Sessiz Ruhlar
Değişik bir sessizlik bu
Herkesin üstüne bir karabulut gibi çöken
Dünya yanarken, doğa haykırırken savaşları
İnsanoğlunun üzerine çöken
Bu gürültülü sessizlik
Çocuklar çığlık çığlığa ağlarken
Gülen suratlar var anlamsız resimlerde
Duygusuz gözlerde yapmacık üzüntüler var
Herkes konuşuyor ama
Bu boş bağrışmalar karartıyor dünyayı...
Sessizlik belki bir devrim belki bir kıyamet
Sessizlik iki ucu keskin bıçak
Karanlık tarafıyla kanatıyor dünya kendini
Işıl ışıl lambaların koca koca şehirlerin
Gizlediği bir cinayet bu, belki de bir intihar
Kulağı sağır eden gürültülerin
Üstünü örttüğü bir katliam.
Yok, edici sessizliğin sağır ettiği onlarca kulak
Bunca caniliğin kör ettiği binlerce göz
Küçük rengârenk yalanlarla dolu
Bir kutuya odaklanan
Ve mutluluk rolü kesen yüz binlerce surat
Her gün rutine bağlanmış aynı yerlere doğru yürüyen
Kafasında dertleri ile
Oradan oraya koşuşturan onca beden...
Peki ya ruh...
Susar belki aklın belki kulakların duymaz
Görmez gözlerin bu çığ gibi büyüyen sessizliği
Bedenin hissetmez
Ama ruhun, insan ruhuna çöken bu ağırlığı
Nasıl, nasıl olurda taşır?
Nasıl olurda ezilmez bu yükün varlığı ile?