Adana Barosu’nda, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında düzenlenen buluşmada, hem Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu’nun (TÜBAKKOM) ortak metni hem de Adana Barosu’nun hazırladığı basın açıklaması okundu. Avukatlar, baro yöneticileri ve çok sayıda katılımcının bir araya geldiği toplantıda, kadınlara yönelik şiddetin artık yalnızca bireysel bir sorun değil, toplumsal bir yara olduğu vurgulandı.
Baro Saymanı ve Kadın Hakları Merkezi Koordinatörü Av. Zülal Elmalı Erdem ile Kadın Hakları Merkezi Üyesi Av. Nural Kılıç, farklı başlıklar altında benzer bir gerçeğe işaret etti: Şiddet önlenebilir ve bunun için kararlı bir toplumsal irade gerekiyor.
“25 Kasım, Şiddete Karşı Yükselen Ortak Sesin Günüdür”
TÜBAKKOM’un metnini okuyan Av. Zülal Elmalı Erdem, 25 Kasım’ın Mirabal Kardeşler’in anısına Birleşmiş Milletler tarafından mücadele günü ilan edildiğini hatırlattı.
Erdem, Türkiye’de şiddetin artık münferit değil “olguya dönüşmüş bir gerçeklik” olduğuna dikkat çekerek, eşitsizlik ve cezasızlık kültürünün bu tabloyu ağırlaştırdığını vurguladı.
Kadınların yaşam hakkını korumanın devletin pozitif yükümlülüğü olduğunu belirten Erdem, “Her bir kadın cinayeti, bu yükümlülüğün yerine getirilemediğinin acı bir göstergesidir. Kadınlara yönelik şiddet önlenebilir.” diyerek, güçlü bir mesaj verdi.
“Şiddetin Hiçbir Türü Özel Mesele Değildir”
Adana Barosu’nun basın açıklamasını okuyan Av. Nural Kılıç, resmi veriler ışığında 2024 yılında 407 kadının hayatını kaybettiğini hatırlattı.
Kılıç’a göre, Türkiye’de neredeyse her üç kadından biri hayatının bir döneminde psikolojik şiddete maruz kalıyor. Ekonomik ve fiziksel şiddetin de yaygınlığı göz önüne alındığında, şiddetin artık “görmezden gelinemez bir toplumsal sorun” olduğu ortada.
Kılıç, toplumsal cinsiyet eşitliğinin bu mücadelenin başlangıç noktası olduğunun altını çizdi: “Şiddeti hafifleten, görünmez kılan tüm tutumlar ile mücadele edilmelidir. Kanun önünde eşitlik, her aşamada korunması gereken temel bir ilkedir.”
“Medya Dilini Değiştirmeli, Cezasızlık Son Bulmalı”
6284 sayılı yasanın hayati bir koruma mekanizması olduğuna dikkat çeken Kılıç, etkin soruşturma ve failin gerçekten cezalandırılmasının caydırıcılık için şart olduğunu söyledi.
Cezasızlık kültürünün şiddeti yeniden ürettiğini belirten Kılıç, “Medya, dilini ayrımcılıktan arındırmalı, şiddeti meşrulaştıran içeriklerden uzak durmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Özel sektör ve sivil toplumun da bu mücadeleye dahil edilmesi gerektiğini söyleyen Kılıç, “Bir kişi daha eksilmeyene kadar mücadelemiz sürecek.” diyerek açıklamayı sonlandırdı.