Adana Film Festivali: Halk Yoksa Şölen Kimin İçin?

Remzi Yıldırım

Gerçekçilikle Başlayalım

Adana Film Festivali bu yıl da yapıldı. Perdeler açıldı, ödüller verildi, müzikler çaldı, danslar edildi. Ama halk nerede? Sinemanın izleyeni, sokaktaki sesi, bu şehrin gerçek sahipleri neredeydi? Kimsenin pek umrunda olmayan bir tören daha, sönük bir havada, sessizce başlayıp sessizce sona erdi. Oyun havası çaldı ama halk oynamadı. Çünkü çağrılmadı.

Toplumcu Gerçekçilikle Devam Edelim

Harcanan bütçeyi düşündükçe insanın içi burkuluyor. Kameraların karşısında parlayan isimlerin, kırmızı halıda poz verenlerin, ödül kürsüsünden halka seslenmeyi unutanların gölgesinde gerçek Adanalı yoktu. Oysa bu şehir; Yılmaz Güney’in çocukluğudur, Ayhan Işık’ın set arkasıdır, Orhan Kemal’in karakteridir.
Adanalı sinema yapmıştır, oysa festival Adanalı’yı dışarıda bırakmıştır.

Romantizme Dokunalım

Bir zamanlar bu şehirde festival demek; portakal çiçeği kokusu eşliğinde sinema sevinci demekti. Gençlerin hayal kurduğu, yaşlıların anılarını tazelediği bir bayramdı. Işıklar sinemaya yanar, alkışlar yüreğe dokunurdu. Ama artık rüzgâr başka yerden esiyor. Festival, şehri unuttu; şehir de festivale küstü. Ve şimdi sessizlik var. Üstelik bu sessizlik, sadece sesin değil, duygunun da çekildiği bir boşluk.

Modernizmle Yabancılaşma Hissi

Her şey çok düzenli ama hiçbir şey anlamlı değil. Sahne var, ışıklar var, hatta protokol de yerli yerinde. Ama bir eksik var: ruh. Bu festival sanki bir Excel tablosuyla planlanmış. Gönülden değil, görevden yapılmış. Festivalin kendisi de ne olduğunu bilmiyor gibi. Kime seslendiğini, neyi kutladığını unutmuş. Halktan koptuğu için, artık halkın hatırasında da yer edinemiyor.

Postmodern Bir Bakış Parodi ve Absürtlük

Festival programı açıklanıyor: gala, panel, gösterim, ödül töreni. Ama salonda alkıştan çok koltuk gıcırtısı var. Sanki herkes oradaymış gibi yapıyor. Sosyal medyada paylaşılan birkaç kare dışında festivalin izi yok. Şaka gibi: filmler gösterildi ama konuşulmadı. Ödüller verildi ama tartışılmadı. Şehirde festival olduğunu bilen bile az.
Adana sokaklarında festivalin yankısı değil, sadece trafik sesi vardı.

Varoluşçu Dokunuş  Sorumluluk Çağrısı

Peki bu sessizlik kime ait? Sadece organizasyon ekibine mi? Hayır. Biz de sustuk. Yıllardır bu festivalin halkla bağını koparanları izledik. "Nasıl olsa yapılır" dedik, ama yapılanın ne olduğuna bakmadık. Bu artık sadece bir kültür etkinliği değil; kültürel bir yabancılaşmanın aynası hâline geldi.
Eğer sinema gerçekten bir halk sanatıdır diyorsak, halkın olmadığı bir festival sadece bir vitrindir.

Lirik Bir Kapanış  İçtenlik ve Vefa

Ey Adana, ey sinemanın sıcak bağrında büyüttüğü şehir…
Bu festival senin kalbin olmalıydı.
Ama kalp gibi atan değil, tabela gibi asılan bir şey oldu.
Oysa sen; bir zamanlar kameraların değil, yüreklerin şehriydin.
Şimdi yeniden hatırlama zamanı:
Festivalin ruhunu halk verir.
Ve halk yoksa, festival sadece bir sessizliktir.


Neticede;
Sinemayı halktan kopararak değil, halkla omuz omuza taşıyarak büyütmek gerek.
Ve Adana Film Festivali, bu hakikati yeniden hatırlamadıkça, en görkemli tören bile en sessiz hayal kırıklığına dönüşecektir.