Bu yıl 32.’si düzenlenen Adana Altınkoza Film Festivali, 28 Ağustos Cumartesi günü yapılan ödül töreninin ardından sona erdi. Özellikle sanat çevreleri festivale yoğun ilgi gösterdi.Köşe yazıları yazıldı, Adanalılar organizasyonlara iştirak etti, söyleşiler yapıldı, başarılı bir festival süreci geçirdiğimiz kanaatindeyim.
Film festivalinin atmosferi devam ederken, bir gün sonra Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana emniyet müdürü ve askeri yetkilileri de yanına alarak asayiş toplantısı sonuçlarını açıkladı. Bazı suç başlıklarında azalma, bazı başlıklarda yükselme, bazısında ise stabil durum olduğunu açıkladıktan sonra Adana’nın imajına zarar veren dizi ve film çekimlerini Adana’da yasakladığını, bu konuda gerekli talimatları verdiğini söyleyiverdi.
En son söylemem gerekeni en başta söyleyeyim; Şu an Adana’nın gündeminde böyle bir tartışma yok. Herhangi bir dizi ya da filmin Adana imajına zarar verdiği ile alakalı bir konu mevcut değil. Son yıllarda çekilen film ve dizilerin hepsi Türkiye gündemine sanatsal değeri ile alakalı geldiler. Şu an Adana’da içinde çok ünlü sanatçıların bulunduğu “Bereketli Topraklar” isimli bir dizinin çekildiğini biliyoruz.
Adana Valisi Sayın Köşger’in şehrin imajı ile alakalı iyi niyetli düşüncelerinin ve çabalarının olduğunu biliyorum. Adana’nın güvenli bir şehir olmasından birinci derecede sorumlu bir kamu yöneticisi olarak, özellikle organize suç çeteleri nedeniyle oluşan manzaradan rahatsız olduğunu da biliyorum.
Ancak; sanat, edebiyat, kültür ve sinema kenti olan Adana’nın Valisi'nin, suçları anlattığı bir toplantının içerisine, her ne gerekçe ile olursa olsun, film ve dizilerin çekimini yasaklayacağını açıklaması benim içime asla sinmedi.
Evvela şunu söylemek lazım; sinema dediğimiz sanat dalı, içinde yüzlerce başlığı barındırır. Drama, komedi, suç, sanat sineması, western , erotik, bilim kurgu gibi yerel, ulusal ve uluslararası yüzlerce kategorisi olan devasa bir sanat dalından bahsediyoruz.
Adana’da, geçmişten günümüze, sinemanın alt başlığı olan konularla alakalı bir çok film çekildi, dizi çekildi. Bunların birçoğu Türkiye sinema tarihinin yüzakı olan eserlerdir.
(Hanımın Çiftliği - Adana)
Sadece yakın tarihe baktığımız zaman; Aile Arasında, Şahmeran, Hanımın Çiftliği, Magarsus, Kendi Yolunda başta olmak üzere onlarca film ve dizi Adana’da çekildi. Bu eserlerin Adana’da çekilmesi, şehrin kültür hayatı için olağanüstü güzellikte bir hadisedir.
Bu süreçte mafyayı özendirdiği söylenen dizilerin de çekildiği malum. Ben bu çekimlerin olmasında garipsenecek bir durum görmüyorum.
(Sıfır Bir Bir Zamanlar Adana'da)
Hatta çekilmeliydi. Mafyanın artık Adana’nın acı bir gerçeği olduğunu aramızda inkar edecek kimse var mı?
Ben mafya temalı çekimlerin, olaya tersinden bakarak, mafya meselesini bir farkındalık haline getirebileceğini dahi düşünebilirim.
Velev ki bu dizi ve filmlerle alakalı mücadele etme gereğini duyan insanlar da olabilir. Şehrin asayişinden sorumlu insanların hassasiyeti bizlerden daha farklı da gelişebilir.
Ancak; bir kültür şubesi içerisinde oluşan, istenmeyen tarzda, özellikle gençleri etkileyen ve imrendiren bir yapı ile mücadele asayiş mantığında ve kamu otoritesi tarafından yapılamaz. Kültürel mücadele kültür yolu ile olur.
Ayrıca, Adana’nın imajına neyin zarar verip vermeyeceğinin kamu otoritesi tarafından belirlenmesi kabul edilecek bir durum değildir.
(Selvi Boylum Al Yazmalım - Adana)
Adana’da dinci bir grubun, geçen yıllarda masum bir organizasyon olan, bir grup gencin kıyafet balosunu nasıl iptal ettirdiğini gördük. Yakın dönemde “Manifest” isimli genç kızlardan oluşan bir grubun konseri Adana’da iptal edildi.
Hatta; Gülşen ve Hadise konserlerinin iptal edilmesini salık veren bir grubun hezeyanlarına da sosyal medyada şahit oluyoruz.
Vali bey’in açıklamasına döneyim; bu tür girişimler, yasaklamalar iyi niyet barındırsa dahi, sonucu itibari ile sanata, sinemaya zarar verecek yaklaşımlardır.
(Kendi Yolumda - Adana)
Sanata, özgürlüğe, sinemaya düşman bir grubun, iktidarla bir şekilde kurduğu fikir akrabalığının Adana’da temsilcilerinin olduğu gerçeği bir yerde dururken, her ne olursa olsun dizi ve film yasaklanmasını savunamayız.
Bu grupların Adana’da siyaseti ve idari kurumları etkilediğini maalesef hepimiz biliyoruz.
Yarın bunlar ortaya çıkıp Yaşar Kemal’in ince Mehmet’i eşkiyalığı övüyor, Orhan Kemal’in romanları Adana’yı ahlaksız ve perişan gösteriyor derse ne diyeceğiz?
(Aile Arasında - Adana)
Aile Arasında filmi Adana kültürü ile dalga geçmiyor mu ?
Hanımın Çiftliği dizisinde köyün ağası garibanın karısına el koymadı mı ?
Kozan’da çekilen Kanal filminde köy ağaları kaymakamın arkasından teneke çaldırmadı mı ?
Meramımı ziyadesiyle anlatmak için, Adana sinema tarihinde gerçekleşen bir sürü görüntüyü buraya taşıyabilirim. Gerek yok zannederim, anlaşılmışımdır.
(007 James Bond-Skyfall - Adana)
Her ne olursa olsun sanatı, sinemayı kriminalize edecek yaklaşımlardan uzak durmalıyız.
Alpaçino’nun “Baba” filmini onlarca defa seyrettik, İtalya’nın imajı mı sarsıldı?
Adana’da çekilen Tatar Ramazan filmi hangimizi baştan çıkarmıştır? Tatar Ramazan’a özenip hapise düşen mi var?
Mafya dizilerinden etkilenen gençlerin olduğu varsayılsa bile, bu durumla ilgilenmek; pedogojnin, psikiyatrinin ve toplumsal kültür meseleleri ile ilgilenen bilim dallarının işidir.
Ayrıca her sanat dalında olduğu gibi Sinema, kendi içerisinde zaten kalitesiz yapımlarla mücadele halindedir.
Seks sineması tarihinde yapılan filmlerden hangisi toplum belleğinde kalmıştır? Adana sinema tarihi dediğimiz zaman hangi filmler aklımıza geliyor?
Selvi Boylum Al Yazmalım, Yılanı Öldürseler, Hanımın Çifliği, Eskici ve Oğulları, Umut, Tatar Ramazan…
Hani, nerede üçüncü sınıf mafya dizileri?
Toplumda ve bireyde görülen her husus sinemanın ilgisi dahilindedir.
Yapmayın, etmeyin, kültürel mücadele kültürle yapılır, asayiş mantığı ile değil.