Seyhan Gölü’nün ortasında koskoca bir ada yükseldi.
Yıkımlar oldu, tepkiler oldu, itirazlar oldu ama sonuç değişmedi.
Ada artık orada.
Fiziken var.
Ama adı yok… daha doğrusu adı kirli bir belirsizliğin içinde.
Kimi “Amerikan Adası” diyor,
Kimi “Adnan Menderes Adası”…
Burada artık susulacak, geçiştirilecek bir konu kalmamıştır.
Bu şehir Adana’dır.
Bu göl Seyhan’dır.
Bu topraklar Türk milletinindir.
O hâlde soruyorum:
Bu adaya neden Amerikan Adası deniyor?
Amerika’nın burada ne hatırası var?
Ne bedeli var?
Ne alın teri var?
Ne şehidi var?
Bu isim bu şehre de, bu millete de yakışmıyor.
İsim dediğiniz şey öylesine konulmaz.
İsim, kimliktir.
İsim, duruştur.
İsim, aidiyettir.
Eğer bu adanın adı resmî olarak tescilliyse;
Büyükşehir Belediyesi Meclis kararıyla çıksın,
Belgeleriyle birlikte Adana halkına açık açık açıklasın.
Ama eğer bu isim bir söylentiden, alışkanlıktan ya da kulaktan dolma bir yakıştırmadan ibaretse;
O zaman bu durum kabul edilemez.
Milli hafızası olan bir şehir,
Yabancı isimlerle anılmaz.
Adnan Menderes ismi;
Bu topraklarda bedel ödemiştir.
Bu milletin oyuyla gelmiş,
Bu milletin kaderine yön vermiş,
Ve yine bu millet adına idam sehpasına yürümüştür.
Böyle bir ismin,
Seyhan’ın ortasında yükselen bir adada yaşatılması şereftir.
Ama “Amerikan Adası” ifadesi;
Bu milletin hafızasına saygısızlıktır.
Bu şehrin ruhuna yabancılıktır.
Eğer gerçekten bir kararsızlık varsa,
Eğer gerçekten “kimin adı olsun” deniyorsa;
Çözüm nettir:
Adana halkına sorulmalıdır.
Anket yapılmalı,
Sandık kurulmalı,
Bu adanın adı masa başında değil, milletin iradesiyle belirlenmelidir.
Türkçeleştirilmeli,
Bu topraklara ait bir isimle resmileştirilmelidir.
Çünkü bugün bir ada ismine sessiz kalanlar,
Yarın bu şehrin tarihine de sessiz kalır.
Bugün mesele bir ada değildir.
Bugün mesele bir isim hiç değildir.
Bugün mesele;
Bu şehirde kimin sözü geçiyor meselesidir.