Çelik'in açıklamalarından satır başları şöyle:
"İsrail'in İran'a saldırısı, Gazze'de yürüttüğü soykırım, Rusya-Ukrayna savaşı devam ederken Dışişleri Bakanlığı sunumu çerçevesinde bunu ele alıyoruz.
İsrail'in İran'a saldırısıyla birlikte BM şartı dahil olmak üzere hepsinin ihlal edildiği bir tablo ortaya çıktı. Uluslararası hukukun geçerliliği açısından vahim manzaradır. İran nükleer anlaşmalara taraf ülke, İsrail ise nükleer silah olmasına rağmen taraf değil. Burada Cumhurbaşkanımız başından beri bu meseleyle ilgili prensibini net şekilde ortaya koymuştu. 'Biz bölgede hiç kimsenin nükleer silah sahibi olmasını istemiyoruz' demişti.
Nükleer risk Hürmüz Boğazı'nın kapatılma ihtimalinden daha büyük tehlike
Bugünün gündemi Hürmüz Boğazı'nın İran tarafından kapatılıp, kapatılmayacağı. Nükleer tesislerin üzerine bomba yağdırılırken, İran bombalanırken iki şey dikkat çekiyor. Birincisi nükleer tehlike, Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasından daha büyük tehlike.
İsrail doğrudan sivil hedefleri vuruyor. Hastaneyi, üniversiteyi vuruyor. Hedef nükleer silahın engellenmesi ise o zaman sivil altyapıyı niye vuruyorsunuz? Biz İran'a yapılan her türlü saldırıyı kınıyoruz.
Bu saldırıyla ilgili olarak bilgi alınmasından itibaren hem Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla hem TSK hem diğer birimlerimiz Türkiye'nin güvenliği açısından her türlü tedbiri almıştır.
İsrail için en büyük tehdit Netanyahu hükümetidir. Kimse başka ülkede rejim değişikliğinden bahsedemez.
İran haklı olarak 'Biz zaten müzakere masasındaydık' diyor. 'Saldırı devam ederken müzakere masasına dönmemiz mümkün değil' diyor. İran haklıdır. Burada sorun İsrail'in saldırganlığı. Öncelikle İsrail'in durdurulması gerekiyor"