Haydi iddialı bir cümle kurayım;
Yayınladığım bu belgeler Adana siyaset, bürokrasi ve basın tarihinin en önemli sonuçlarını doğuran, olaylar silsilesini başlatan hadisenin vesikalarıdır.
Konuyla alakalı tüm belgelere o dönem ben ulaştım, haberi ben hazırladım, ilgili kuruma başvuruyuda ben yaptım, içişleri bakanlığı müfettişlerine bilgi sahibi olarak ifadeyi ben verdim. İyi halt ettim...
Olayı anlatayım;
Adana siyasetinin kudretli siması, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak’ın yine kudretli yıllarıydı. Süleyman Demirel Bulvarı üzerinde bulunan, eşine ait olan arazide, kendi başkanlık döneminde yaptığı imar değişikliğini haber yaptım, ulusal basının ilgisini de yakaladım. Mesele artık ulusal bir pozisyon almıştı.
Ardından, o zaman çok işlevsel bir kurum olan Kamu Etik Kuruluna başvurdum. Kamu Etik Kurulu, Aytaç Bey’i kusurlu bularak, yönetmeliğin ilgili 2 maddesini ihlal ettiğine karar verdi.
Kararı aynen aktarıyorum;
“Yukarıda yapılan inceleme ve değerlendirmeler ışığında; Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç DURAK’ın eşine ait taşınmazı avantajlı bir duruma getiren imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemlere katılmak suretiyle Yönetmelik’in 9. maddesinde düzenlenen “Dürüstlük ve tarafsızlık” ile 13. maddesinde düzenlenen “Çıkar çatışmasından kaçınma” ilkelerine aykırı davrandığına, kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasına ve taraflara tebliğine, tebliğden itibaren 60 gün içinde idari yargı yolu açık olmak üzere 26.12.2008 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir”
Karar, yerel ve ulusal basında büyük yankı uyandırdı.
Kararın yayınlandığı vakitler, Aytaç Bey’in Ak Parti’den ayrılıp MHP’ye geçtiği dönemlere denk gelir. 8 Aralık 2008 tarihinde istifa etmiş, 26 Aralık 2008 tarihinde ilgili karar çıkmıştı.
Bu durum, kararı gölgelese de, ben o dönem Kamu Etik Kurulunun hukuki ve ahlaki kararlar verdiği kanaatindeyim. Çünkü, kurula çok defa başvurdum. CHP’li belediye başkanlarını şikayet ettim ve benim başvurumu reddeden kararlar çıkmıştı.
Tevazu göstermeyeyim; Adana Basın tarihine bir katkım varsa eğer, o dönemlerde yaptığım tüm haberleri, ilgili idari ve yargı kurumlarına iletmem olmuştur. Bu konuda bir usül, yöntem ve gelenek başlattığıma inanıyorum.
Meseleye dönelim; Mülkiyeti Aytaç Bey’in eşine ait olan, Süleyman Demirel Bulvarı’ndaki arazide yapılan imar değişikliğini doğru bulmamam nedeniyle yaptığım bu girişimler sonuç verdi.
Hatta benim tahminlerimin üzerinde idari ve siyasi sonuçları oldu.
Olanları anlatmak isterim;
Kamu Etik Kurulu, ilgili kararı verdikten sonra, davet üzerine İçişleri Bakanlığı’na gittim. Orada bana bir evrak teslim edildi. İlgili birimin yetkilisi, hassasiyetim ve dürüstlüğüm nedeniyle bana teşekkür etti ve beklemediğim cümleyi kurdu. “Bu kararda imzası olan herkes yargılanacaktır” dedi. Orada duraksadım, üzerime kaynar sular döküldü..
Çünkü; kararda o dönem Adana siyasetinin en etkin insanlarının imzaları vardı. Bunlardan bir çoğuyla da yakın arkadaştım. Yaklaşık 70 kişiden bahsediyorum.
O dönem bütün şehir yasası çıkmamıştı. Doğankent, Buruk, İncirlik, Dikili gibi beldeler vardı. Belde belediye başkanlarının tamamına yakını oylamaya katılarak imar değişikliğine “Evet” oyu vermişti. Bu kişiler kendi beldelerinde eşraf takımından önemli insanlardı.
Merkez ve taşra ilçe belediye başkanları, Büyükşehir Belediyesi’nin kudretli meclis üyeleri suça iştirak ettikleri için, İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan suç duyurusu nedeniyle sanık durumuna düşmüşlerdi. Dönemin önemli bürokratları da listeye dahil oldu.
Hukukçulara danıştım, Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacaklarını öğrendim.
Burada arabesk bir romantizm yapmanın tam vakti. Suç duyurusunu yapan İçişleri Bakanı Ak Partili, yargılanacak insanların tamamına yakını Ak Partili. Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.
Bu arada kocaman mecliste tek bir meclis üyesi ret vermişti, CHP Meclis Üyesi Yüksel Erdoğan...
(Yüksel Erdoğan)
Yargılananlar içerisinde sert mizaçlı insanlar da mevcuttu. Ancak ben hiç birisinden ne bir tehdit, ne bir hakaret, ne de bir sitem gördüm.
Rahmetli Şaban İş arayarak sanık olduğunu, bunu hak ettiğini, bana teşekkür ederek ifade etti.
(Şaban İş)
Sert mizacı ile bilinen Mustafa Tuncel ile o dönemde hukukum oluştu, halâ hukukumuz devam eder, bana tek bir kem söz söylemedi. Sadece, bilgiye ve evraklara nasıl ulaştığımı sordu. Söylemedim ama artık bu yükü fazla taşımak istemiyorum, önümüzdeki günlerde açıklayacağım.
(Mustafa Tuncel)
Bu süreç sonunda benim arzu etmediğim, benim niyetlerim arasında olmayan hadiseler zuhur etti.
Aytaç Bey’in görevden alınmasının gerekçelerinin içerisinde, resmi karar yazısında Süleyman Demirel Bulvarı üzerindeki arazi üzerinde yapılan imar değişikliği de yer aldı.
Hatırladığım kadarıyla, yine benim Aytaç Bey aleyhine yaptığım iki haber kararda yer bulmuştu.
Aytaç Bey’i görevden alanlar ile benim niyetimin kesişmesi mümkün değildi, bugün bir üzüntü duyuyorsam bu sebepledir.
Seçilmiş bir belediye başkanının siyasi sebeplerle açığa alınması, sürecin hukuk ihlal edilerek sürdürülmesi, Aytaç beyin mağdur edilmesi ve bu karara dayanak olarak benim haberlerimin olması beni ziyadesiyle üzmüştür.
Başka bir üzüntüm ise, üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen çok kıymetli bir arazi olan ilgili arsa halâ boş olarak durmaktadır. Maalesef orası tartışmaların içerisinde murdar bir vaziyet aldı. Emlakçı literatürü olmasın ama arsaya yazık oldu.
Aytaç bey ile olan hukukuma gelecek olursak; 15 Temmuz darbesi sonrası benim gözaltına alınmam ve devamında yargılanmamı fırsat bilerek, Kamu Etik Kurulu raportörünün de ihraç edilmesini vesile edip bunu yazmış olduğu kitapta bahsetmesi beni ziyadesiyle üzdü.
Kendisine bu durumu yakıştıramadım ancak mevcut siyasetçilerin kabalığını ve gazetecilerle kurdukları ilişki biçimini görünce Aytaç Bey’in bana karşı legal husumetini zamanla tolere ettim.
Beni ziyaret etti, orada elimi cebimden çıkarmayarak kabalık ettim ama barıştık. Bugün olsa elimi cebimde tutmazdım.
Bugün Kamu Etik Kuruluna herhangi bir başvuruda bulunur muyum, tabiki hayır. Bu da benim başka bir üzüntümdür. Artık siyasete bulaşmayan, siyasetin etkisine girmeyen bağımsız ve özel bir kuruluş olduğuna inanmıyorum.
Bu makale sanat filmi gibi aniden bitsin.
Hadise, yukarıda anlattıklarımdan ibarettir...