Buca Füze Kulübü

Erol Aydın

Cumhuriyet Bayramımız her kesimde büyük bir coşku ile kutlandı. Herkes imkanları dahilinde ve farklı tercihler ile bunu gerçekleştirmiştir.

Mesela İzmir'in en köklü ve 135 yıllık geçmişi olan lisesi geleneksel hale getirdiği Cumhuriyet Balosu ile bu coşkuya katkı sunmuştur. Kızlı erkekli çiftlerden oluşan öğrenciler okulun bahçesinde batı müziği eşliğinde çeşitli dans gösterisi yapmışlardır. Seküler kesim bu gösteriyi,  “işte çağdaş Türkiye’nin gençleri” diye alkışlarken diğer bir kesim ise bunun tam karşısında bir tutum sergilemektedir. Aslında bu tartışma Tanzimat’la başlamış olup Batı ile Doğu’nun kadim bir meselesidir. 

Beğenirsiniz veya beğenmezsiniz böyle bir ayrışma sosyolojik olarak yaşam tercihleri ve kültürel kodlarla ilgilidir. Bu durumu bir nebze olsun kanıksamış olsak da bu balonun kötü bir taklidini Buca’nın henüz 3 yıllık bir geçmişi olan lisesinde karşımıza çıkmış olmasını doğal olarak yadırgadım. Varoşun ortasında küllerinden doğmaya çalışırken bu fikre  kim evet dediyse doğrusu şaşırdım. Oysaki söz konusu lisenin çok çalışkan bir müdürü ve çok idealist öğretmenlerine, yaptıkları başarılı çalışmalarına bizzat şahit olduğum için rahatlıkla söylüyorum. Başta spor olmak üzere birçok branşta çok büyük başarılarına her daim alkış tuttum. Aslı varken çok kötü bir taklit olan Cumhuriyet Balosu fikrini açıkçası yadırgadım. Sosyolojik olarak ne çevre, ne öğrenciler ne de öğretmenler böyle bir eyleme uygun değildir. 

Dansla, baloyla, tango ve twis ile muasır medeniyet seviyesine ulaşmamız mümkün değildir. 10. Yıl marşına takılıp kalmış zihniyete bunları anlatmak mümkün değildir. 

Bugünlerde vizyonda olan Bandırma Füze Kulübü diye çok güzel bir filim var. Bu filim yaşanmış gerçek bir başarı öyküsünü anlatmaktadır. 50’li yıllarda Bandırma’da üç lise talebesinin Füze yapma hayalini beyaz perdeye yansıtmaktadır. Bu tür ibretlik filmlerin tüm çocuklara topluca izlettirilmesi vizyon oluşturma açısından isabetli olacaktır. 

Bu kapsamda Buca’da bulunan Lisemizin de bünyesinde Buca Füze Kulübü ayarında bir girişime ön ayak ve destek olmalıdır. İşte o zaman dünya ile rekabet edebiliriz. 

Bugün Türkiye kendi markası ile sanayi ve mülkiyet hakkı dahilinde otomobil üretebilir bir seviyeye geldiyse daha büyük başarılara da imza atabiliriz. Fakat her yeniliğe kulp takmakta üstümüze yok dolayısıyla ile belli bir kesim geçmişte olduğu gibi bugünde köstek olma yolunda ellerinden ne geliyorsa takoz olmaktan geri durmuyorlar. 

Sonuç olarak; ideolojik olarak ayrışmamız öylesine gözlerimize perde indirdi ki ne yapıldığına değil, kimin yaptığına bakıyoruz. Cumhuriyet Balosu yerine; ARGE, tasarım, üretim, istihdam  ve inovasyon merkezleri ile gençlerin önünü açmalıyız, gerisi angarya olacaktır. 

Esenlik dileklerimle, 

Erol Aydın