"Hakiki Refah 2056 yılında"

Sedat Memili

"Madem 100 ton altınımız var, 100 gram çay bulsana!"
Bir köylünün refah vaat eden Tarım Bakanından isteği...

Refaha ne kadar yaklaşırsanız o kadar uzaklaşır.
Bize refahın 2056 yılında olacağını söylemişlerdi ama, söz dinleyen kim? 
"Refah", "Refah" diye bağırıp çağırırken, refahı kaçırdığımızın farkında bile değiliz. 
Refaha ulaşmak için kimsenin bir şey yapmasına gerek yok o zaten 2056 yılında gelecek ve halkımız refaha kavuşacak...
Ne acelen var kardeşim, şunun şurasında 36 yıl kaldı.  
Bunu nereden mi biliyorum? Anlatayım. 
Adana toprakları insana kurtuluş hissi vermekle ünlüdür. Eğer ruhunuz Mustafa Kemal ise, emperyalizme, haksızlığa, adaletsizliğe ve zulme karşı kurtuluş hissi edinebilirsiniz... 
Bu hisle, halkınızı bilinçlendirir, aydınlatır ve refaha kavuşturabilirsiniz... 
Çünkü bu his, halkınızın, devletinizin, onurunuzun kurtuluşudur... 

YARININ REFAHI MI? BU GÜNÜN ÇAYI MI? 
Ama ruhunuz, siyasal tutsaklığa uygun, ülke kaynaklarını talan etmeye yönelik ise bu kez kendi kurtuluşunuz hissi uyanabilir. 
Dönemin tarım Bakanı Esat Budaklıoğlu Adana'ya geldi ve bir hafta kaldı. (Mart / 1956) 
Çevreyi dolaştı. Her yanda vatandaşın şikayeti: Fiyatlar, gelir adaletsizliği, iktidarın baskısı... vs... vs... yani halkın büyük bir bölümünün yabancısı olmadığı şeyler.
Buraya gelmeden kurtuluşla ilgili hiç bir fikri olmayan bakan, Adana'yı görünce kurtuluşun formülünü verdi: 
"2056 yılında hakiki refaha kavuşacağız..." 
Refahı anladık da hakikisi ne oluyor onu anlamış değilim. 
Demek bir de hakiki olmayan refah varmış. 
Sayın Bakan bunu neden söylemiş ona bakalım. Ülke borç batağında. Bakan da açıklıyor: "Ülkenin 120 ton altını var. 100 tonu borç karşılığı ipotek edildi. Bu borç 2056 yılına kadar ödenecek ve... Gelsin refah... ve Mutlu son..." 
Sevenler sevdiğine, halk refahına 2056 yılında kavuşacak... 
Bu açıklama gelince oradan yaşlı bir vatandaş bağırır: "Madem bu kadar altınınız var, bana 100 gram çay bulsana!"
Kurban olduğum halkım, en akıllı çözümler onda. "100 sonraki refahın senin olsun, bana bu gün 100 gram çay ver yeter" anlayışında. 
*
Ama o bakanın hesap etmediği bir şey vardı. Onlar ülkenin gelecekteki refahı için bu günkü zenginliklerini ipotek ettiler; ondan sonra gelen iktidarlar, bu günkü zenginliklere de el koyarak geleceği, mutlak hakimin himmetine bıraktılar... 
Hangisi evladır?