Hey beyler! Her yaşlı, ihtiyar ve işe yaramaz değildir

Prof.Dr. Atabay Düzenli

Şimdi de, ''Büyüklerinize bakın, onları dinleyin, yaşam sırları onlarda'' diyecekleri yerde insanları, altmış beş altı ve üstü diye ayırdılar. Başka işleri yokmuş, ayırdıkları yetmiyormuş gibi. Altmış beş yaş üstünü öyle tanıttılar ki sanki her şey bunların başının altından çıkıyor. Dünyadan da haberleri yok. Dünya bu yaşta olanları korumaya almış. Tüm desteklerini veriyorlar. Yeter ki bizim yaşlı dediğimiz insanlar deneyimlerini, tecrübelerini, bilimlerini ve yaşam tarzlarına gelecek nesillere aktarsınlar diye. Bunların çoğunun Geriatri (Yaşlılık Hekimliği) bilim dalından da haberleri yok. Bunlar yaşlı deyince, ''doğum yaşını'' bilirler ve yaş yetmiş iş bitmiş diye bakarlar. ''Gönül yaşını'' bilmezler.''Evde kal'',''Evine git'',''Bur da oturma''sözcüklerinin nasıl söyleneceğini de hiç bilmezler. Bu bilim dalı ise yaşlıları şöyle tanımlar: ''Yaşlılığın çeşitli tanımları söz konusudur. Bunların içinde sosyal anlamda yaşlılık, kültürel duruma ve sosyal özelliklere göre toplumdan topluma değişen bir tanım olarak karşımıza çıkmakta olup, modern anlamda kişinin aktif çalışma dönemini tamamlayarak, sosyal güvence sisteminin katkısıyla ya da birikimleri ile yaşadığı döneme verilen addır''

 Ben, tabi ki bu bilim dalının tamamen yanındayım. Böyle bir, kuru kuruya altmış beş yaş üstü - altı gibi ayırımı kabul etmiyorum. Bu konuda tabii ki yazacak çok daha fazla şeyim var. Katılırsınız katılmazsınız ama ben yine de Zeki Hançerlioğulları’nın Ahmet Zorlu’nun yazısı için ''İki önemli neslin kuşağı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi'' dediği yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bak delikanlı;

Sokağa çıktı diye alaya aldığın ihtiyar var ya. Ya 68 ya da 78 kuşağına mensup bir delikanlıdır aslında, o ya da onlar, Hani, “Dede” diye alay ettiklerinden bahsediyorum!

Tahakküme başkaldırmak onların yaşam tarzıydı, gençliklerinde…

Onların her biri gençliklerinde filozofça yaşadılar, çıktılar mı meydana inletirlerdi alanları, hakları ve halkı için!

Akşam evine giderken, ekmek olmazsa da olur, ama gece okuyacağı kitabı ve gazeteyi asla ihmal etmezdi.

Cebindeki 2,5 lirayla ekmek almaya kıyamaz, ama bastırır kitap satın alırdı!

Kiminin başucunda “Nihal Atsız’ın eserleri, kiminin başucunda Marks’ın “Das Kapital’i ya da; Georges Politzer’in “Felsefenin Temel İlkeleri” yer alırdı…

Ortak Paydaları, “Anti Emperyalist” olmalarıydı.

Kimi “Kahrolsun ABD” kimi de “Kahrolsun Rusya” der. Emperyalizme tavırlarını ortaya koyarlardı.

Onlar sahada olduğu sürece, Emperyalizm ülkemin hava sahasına bile giremedi.

Ta ki, bu günün bazı makbulleri! 6. Filoya karşı secde edene kadar!

O nedenle, bu gün dışarı çıktı diye alay ettiğin Dede’yle muhatap olurken iki kere düşüneceksin!

Çünkü onların en genci 60 yaşında, en delikanlısı 80’ine merdiven dayadı. İstisnasız tamamı hayattan alacaklı bir nesil onlar.

Daha ilkokul sıralarında Türkiye ve Dünyayı öğrenmeye başladıkları zamanlar el attı Emperyalizm onlara.

Gıda yardımı adı altında gönderilen UNICEF etiketli Süt Tozunu saklı-gizli içmeyerek ve yerlere dökerek yaptılar ilk eylemlerini Emperyalizme karşı.

Zira ABD emperyalizminin amacı çocukları beslemek değil, “Senin gibi Sünger beyinli bir nesil yetiştirmekti!

Senin gibi 10 dakikada bir selfie çekmeyi bırak, onların sararmış bir siyah- beyaz çocukluk resmi bile olmadı biliyor musun?

Bazılarının yüzlerini, öldürüldüklerinde ya da idam edildiklerinde gazetelerde çıkan fotoğraflardan tanıyor, biliyoruz.

Ama o bazılarının fikirleri bu gün bile gerçeği gören gençliğin savunduğu, temelini Antiemperyalizm in oluşturduğu görüşlerdir biliyor musun?

Bunlar Verem’e, Tüberküloz’a Kızamığa kafa tutmuş, terörün, anarşinin kol gezdiği dönemde kelle koltukta yaşamış bir gençlik.

Bu nesil var ya, be nesil, her biri ilkokulu, bazıları ortaokulu az bir bölümü liseyi okuyabildi, ama felsefeyi su gibi içmiş titri olmayan birer prof’tu.

Hem de bu günün “Ben cahilin ferasetine güveniyorum” cusundan değil, “Bilim, ilim, ahlak, erdem” diyeninden

O nedenle dikkat edeceksin. Alaya almayacak, başına kolonya döküp sokak ortasında sorgulamak yerine önlerinde düğme ilikleyip yardımcı olacaksın.

O alaya aldığın Emmi ve Emmiler var ya, en genci 2-3 ihtilal görmüş, en az 10 ekonomik krizden sağ salim çıkmış insanlardır. Yoklukla terbiye edilmiş, ekmeği hep elinden alınmak istenmiş ama ekmeğini vermemek için direnmiş bir nesilden bahsediyorum.

Onlar bu vatanı hiçbir karşılık beklemeden sevmiş, kalemini onuru için kullanmış neslinin gururu olmayı başarmış insanlardır. Daha da önemlisi nedir biliyor musun delikanlı? Onlar karşılıksız sevdikleri bu vatan için yeri geldi dayakla, yeri geldi kurşunla, yeri geldi zindanla bedel ödediler, biliyor musun?

Ama hep “Olsun biz bu vatanı karşılıksız sevdik, bedeli neyse ödemeye hazırız” diyecek kadar yürekli gençlerdi. Senin gibi baba harçlığıyla gitmediler okula.

Kimi gündüz çalıştı, gece kelle koltukta gitti ortaokula, liseye. Kimi kendi kendini eğitti, boş zamanlarında deli gibi kitapların içinde kaybolarak.

Biliyor musun o zor şartlara rağmen her biri bir baltaya sap olmuş, senin ve babanın iyi yaşaması için bir hayat sermişler senin ayaklarının altına.

O nedenle, onları yıkacak en son şey, senin gibi bir sünger beyinli tarafından alaya alınmaktır. Onlar geldikleri yere el etek öpmeden, palto tutmak yerine kafa tutarak geldiler.

Birer efsanedir 68 Kuşağının, 78 kuşağının her bir ferdi. O nedenle dikkat et. Onlar kendilerini sokağa atıyorsa buldukları her fırsatta, hiç düşündün mü neden?

Onlar her korkuyu attılar üzerlerinden, ama demir parmaklıklar, zindanlar onların hayatında hep bir kâbus olarak kaldı.

Hiçbir suçu olmadığı halde, zindanlarda, demir parmaklıkların arkasında tutulmalarını hala bu gün bile hazmedemiyorlar. Onlar isyan etmek için dağları mekân seçtiler bir zamanlar.

Tıkıldıkları zindanlarda tek hayalleri vardı, “memleketin kırlarında özgürce dolaşabilmek.” Onlar vatana âşık, toprağa âşık bir nesil.

O nedenle sana tavsiyem. Onlara ilişme!

Onların kafasının tası attı mı, yaşlarına başlarına bakmadan çıkarlar yeniden meydanlara.

Başkaldırırlar, “Sünger Beyinlilerin” davranışlarına. Ben uyarayım da…

Anlaşıldı mı? Beyler…

Doğa ve Yaşam Bilimci
Prof. Dr. Atabay Düzenli
atabayduzenli@gmail.com