Horoz kümesi için savaştı

Yurtlarını savunan horozlara yenilmek onur vericiydi.

Çotlu Köyü ile Düzce Köyü arasında bulunan DSİ’ye ait sulama kanalına paralel yol üzerinden gidiyorum. Kanal kenarında Suriyeli göçmenler ve Mevsimlik işçilerin yapmış olduğu barınma yerleri var. Ev, ama ev diyemiyorum. Ürkek çocukların ve yaşamın ağırlığıyla zorla ayakta duran annelerin kuşkulu bakışları altında yoldan geçiyoruz.

İnsanın, kendinden utandığı anlar...

Kanal kenarında bir ev gördüm. Bakımlı ve önlerinde çiçek ekili.  Kanal’ın karşı kıyısında olduğu için bir de küçük köprü yapılmış. Tertemiz ve Bakımlı.

Hemen karşısında küçük küçük tahta, artık bez ve kargılardan yapılı bir kümes vardı. Kümesin önünde bir tavuk ve yanı başında yaklaşık 10 tane civciv gördüm. Fotoğraflarını çekmek için yaklaştığımda nereden çıktığını bir türlü fark edemediğim iki tane horozun saldırısına uğradım.

Şaka değil, önce çok korktum. Gagalarının ne denli güçlü olduğunu biliyorum.

Neyse fotoğrafları çekip, meydanı horozların zaferine terk ettim.

Yurtlarını savunan horozlara yenilmek bana onur verici göründü.

Vatanı savunanlara bazı aydın bozuntularının neden “kuş beyinli” dediklerini anladım.

Kuşlarda bile, yurt, mekân bilinci gelişmiş iken kendilerinde olmayışının nedeni de anlaşışmış oldu.

Ben bu yurtta yaşıyorum. Bu ülkenin vatandaşıyım. Bu ülkede doğdum, bu ülkede okudum, beslendim, giyindim, âşık oldum, evlendim ve bu ülkede çocuklarım oldu.

Babam da böyleydi çocuklarım da böyle olacak…

Bu ülkenin değerlerine sahip çıkmak, “kuş beyinlilik” ise gördüm; bazıları “kuş beyinli” bile değil.

O beyinsiz ve ruhsuzların, köylerde yaşayan horoz ve tavuklardan alacakları çok ders var…

Bizlerden alacakları ders onlara Merih gezegeni kadar uzak

1/1