İslam Yönetim Modeli

Vedat Kahyalar

Insanlar,islam dininin kendine has bir yönetim modeli olamayacağına inandırılmış gibi hareket ediyor.Üzulerek söylemeliyiz ki ,buna yonetici elit müslümanlar ve ilgili bilim çevreleri de inanmış görünüyor.

Oysa İslâm, yönetim hukuku alanında insanlığa, anayasal olarak, evrensel ilkeler önermiştir. Bu ilkeler ; adâlet özgürlükler, sorumluluklar, emâneti ehline vermek ve uzmanlarla istişarelerdir. Kur'ân, yöneten ve yönetilenler arasında âdil bir düzen emretmiştir.Bunun şekli ; tarihsel olarak,
coğrafyalara  göre,
geleneklere,yapılara göre değişiklikler arzetmiştir.
Ancak en belirgin özellik ;adalet ve liyakat özellikleridir.Bunlar yoksa orada islami yönetimden söz edebilmek çok zordur.

Müslümanlar ve yönetim tarihini ve yöneticilerini incelediğimizde,en çok rol model alınan ,Arabın 4 dahi yöneticisi olarak kabul edilen, başta Muaviye bin Ebu Süfyan , Mugîre b.Şûbe, Amr b.al-As, Ziyad b. Ebîhi incelendiğinde ; Bizans saray sisteminibenimsedikleri,
kurnaz,acımasız,gösterişe düşkun,kavmiyetçi oldukları görülür.
 Peygamberimiz SAV dönemi mutlak saadet dönemiydi.
Adalet,merhamet,dayanışma,sürekli gelişim hakimdi. Sonrasındaki ilk 4 halife  sistemi de bunu sürdürmeye gayret etti.Ancak Hz Osman'ın ilk 6 yılının ardından adaletteki bozulmaların,Emevi kavmiyetçiliginin filizlenmesi  ,Emevi kökenli,liyakatsiz valilerin adaletsiz uygulamaları ve  zulmleri ardından ,kargaşa ile bozulan islam toplumu,Hz Ali tarafından toparlanmaya çalışıldıysa da fitne ateşi bir türlü söndürülemedi.
Savaşlar,isyanlar ve çalkantılarla geçen yıllar taptaze bir toplumu mahvetmeye yetmişti.
Hz Ali nin meşru halifeliğine,çeşitli sebeplerle karşı çıkarak,fitne odağı olan  ve arabın dahisi olarak kabul edilenler,yüz bine yakın sahabenin acı bir sekilde ölümlerine vesile olmuşlardı.
Kimse kazandığı gücü ve konforu kaybetmek istemiyordu.

Aslında en basitinden sorun da buydu...

Adalet,merhamet,akıl,ilim,gelişim odaklı bir dinin nasıl otoriterliğe ,adaletsizliğe,toplumunu bile isteye cahil bırakmaya,kısaca zulmete evrildiği, islam tarihi incelendiğinde kolayca görülebilir.

Emevi islam yönetim uygulamalarında, bu dahiler/ şahıslar ; örnek ve çok akıllı rol modeller olarak kabul edildiler. Muhammedî islamda, yüzyıllar boyunca -korkarımki- bugün bile rol model alınan,bu  dahi yoneticiler;kurnaz,muhteris,
hile ve kibir ehli olarak kabul edilirler .
Akıllı,bilgili,ferasetli  olmakla kurnaz olmak arasındaki fark dünya ve ahiret hassasiyeti ve inancını   etkiler.Zira ,Kuran,sünnet ve akıl  hakka, hilebaz kurnazlık ateşe götürür .
Emeviler; nesnel kazancı önceledikleri için adalet/zulüm dengesini tersine çevirmişlerdir.

Abbasiler sozde emevi zulmüne karşı savaşmışlardı. Adaleti,liyakati ve takvayı öne çıkararak mücadele ederek kazanmışlardı aslında. Kurulu Bizans sisteminin cazibesine kolayca aldandılar ve Emevileri aratmayacak zulumlere bulaştılar.

Kuran,Emeviler doneminde rafa kaldırıldı.Abbasiler zamanında da, raftan hayata indirilmedi.Türkler Kuran'ı tanıdıklarında da rafta tanıdılar.Sadece ölülere okumak için indirdiler.. 
(Ercüment Özkan)

Osmanlı imparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyetinin takip ettikleri yönetim usulleri yerine göre çok güzel uygulamalara da sahne olmuştur.Ancak arzu edilen özgün bir yönetim usulü de oluşturulamamıştır.
En hafifinden ülkemizde,günümüzde iktisat biliminin önemli uzmanlarının ikazlarına aldırmayıp,bilimle kavga edilerek uygulanan ekonomi ile sıçrayan enflasyonun sebebi de ilgili uzmanlarla istişarenin yeterince yapılmamış olmasıdır.

Islamın uygulayacağı ; adalet,liyakat,nesilleri faydalı ve işe yarayan bir eğitim sistemiyle eğitmesi,
planlaması, vatandaşların adil bölüşüm ve eğitimlerle desteklenmesi,köylüleri sehir merkezlerine yönlendirmek yerine,yerinde eğitimler ve desteklerle takvi etmesi,sanayinin desteklenmesi,zenginliğin tabana yayılması,esnafın,
emeklinin desteklenmesi,
yaygın ve ücretsiz sağlık ve egitim sisteminin oturtulması islami yonetimin bu çağdaki en güzel uygulaması olacaktır.