Kadın Erkek farkı:Devlet baba,Belediye annedir

Sedat Memili

“Karısı ölmüş 40 adamın bir araya gelip, 
Turlara çıktığını gördünüz mü?” 

KADINLAR UZUN YAŞAR 
"Kadın ile erkek arasındaki beyin farklı mıdır? Cinsiyet farklılığı beyinlere nasıl yansımış ve arasındaki ilişkileri göreceğiz. 
“Kadın olumsuz olaylarda kendini kilitleyip erkekleri suçlar… Bu arada erkekler için de iyi haberlerim yok. Bakın çevrenize bayanlar çoğunluktadır; çünkü ölmüyorlar. ‘Rahmetliyi geçen yıl gömdük…” 40 kadın Trabzon turunda. Aranızda hiç, eşi ölen 40 erkeğin bir otobüse doluşup turlara çıktığını gören var mı?
Gaia, - Gayya –mitolojinin yaradılış efsanesinde dünyayı, yeri, evrensel bir öğe olarak toprağı simgeler. (Böylelikle tatmin ettiğiniz gibi, bütün varlığımızı verdiğimiz halde bir türlü doyuramadığımız konular için kullandığımız ‘Gayya Kuyusu’nun, dünya, toprak olduğunu anlıyoruz.) Üretken, doğurgan toprak ana Gaia, doğurduğu oğlu Uranos ile Titanları yarattı. Titanların bir kısmı Zeus’a isyan eder. O zaman, doğuran, üreyen, çoğalan kadındı. Erkek, bu çoğalmaya rolünün olup olmadığını önceleri fark etmedi. Kadın da ona fark ettirmedi. Kadının egemen olduğu bir dünyaydı. 
Prometheus, Zeus’tan aldığı bir görev üzerine, toprağı gözyaşı ile karıştırıp elde ettiği çamurdan erkeği yarattı. Zeus, özellikle tembihledi  “yaptığın bu erkeğe acı ver ama akıl verme!.” Prometheus, Zeus’tan gizli olarak erkeğe akıl verdi. Ateşi çalması ile bilinen Prometheus ateş ile özdeşleşen aklı çalmıştır. Bu yüzden Zeus tarafından sonsuza kadar cezalandırılmıştır. Akıllanan insan Zeus’a isyan etmiştir. 
Sonra Zeus, Hephaistos’a (Demirci) Kadın’ı yaratma görevi verir. O da su ve toprağı yoğurup oluşan çamurdan kadını yaratmıştır. Kutsal dinlerde erkekleri Cennet’te ve tek başlarına görüyoruz. Kadın olmadan erkek, Cennet’te ve mutlu… Sonra insan iman tahtasından kadını oluşturuyor. Ama bir şart var “elmadan yemeyecek, ya da bilgi ağacının meyvesinden.” 
Havva elmayı mutlaka yedirmeli; yediriyor da… Sonra ceza, Kadın ve Erkek Cennet’ten kovulur ve ölümlü olurlar. Ayrıca kadına doğumda acı ve sancı çekme cezası verilir. 

HER ERKEĞİN İÇİNDE BİR KADIN VARDIR
Bakın dikkat edin, bilimsel tablolarda Erkek (xy), kadın ise (xx) olarak tanımlanmaktadır. Kadın, hakkıyla tam kadındır, ama her erkeğin içinde bir kadın vardır. 
Sonra toplumsal rollere bakıyoruz. 
Devlet (babadır, erkek, korkutucu, bazen soğuk, bazen şefkatli) 
Belediye (Annedir. Kadındır. Gece kalkar ortalığı süpürür, suyunu getirir, çöpünü kaldırır, rahat yaşaman için sana hizmet eder.) 
“Erkek, çiftleşmeye kadın ilişkiye önem verir. “
Erkek ve kadın çok farklı iki yaratıktır. Bu iki yaratık, adına “evlilik” denilen bir kuruma giriyorlar. Evlilik, kadınların keşfettiği muhteşem bir ittifaktır. 
Evlilik ile erkek özgürlüğünü paylaşır; Evlilik ile kadın özgürlüğünü kazanır. 
Çocuğun doğması ile birlikte, kadın yeniden özgürlüğünü kaybeder, erkek ise özgürlüğünü kazanır. 
Çocuk yapmak, erkeğin kadını eve bağlama adına devreye soktuğu gizli bir stratejisidir.   
Gebelik kadınlar için ölümcül bir oluşumdur ve cinsellikle bulaşır.     
Ve Feminizm. Kadınlar, Feminizm diye bir şey uydurdular, uydurmakla kalmayıp üstelik erkeklere inandırdılar.     

ARIZA ANNEDEN KAYNAKLANIYOR
Öyle kalmayacak tabi, çocuklar büyüyecek. Kadın kendi yazgısını kızları için paylaşmakta gecikmeyecek. Onları, göndermek üzere yetiştirir. Ama oğul, kendine aittir. Onunla bütünleşir. Oğlunu da ona göre eğitir. Kendi düşüncesinde de; “oğlum bana bakacak, beni gezdirecek, ele güne rezil etmeyecek…” İşte bu Zehirli Terbiyedir. Bu Zehirli terbiye’yi de Zehirli Yapışkan ile kullanır: “Ben sizin için neler yaptım. Nelere katlandım…”
Kız için sorun yok, zaten gitmek üzere yetiştirilmiş. Erkek için ise: “Evlen bakalım, ileride alacağın kadın, sana benim gibi bakacak mı? Hangi kadın senin kahrını benim kadar çeker?”
Arıza anneden kaynaklanıyor. 
‘Oğlum rengin solmuş, gel de akşam size yemek yapayım. Zaten hazır yemekten bıkmışsınızdır.’ Sonuç, eşi ile annesi arasına sıkışan erkek, aldatmaya başlıyor ve sonra gelin ile kaynananın ittifakı. Artık, ortak düşmanları vardır. 
Zaman değişince anlayışlar ve öncelikler de değişiyor. 
Kadın eskiden; Koruyacak güçlü erkek peşindeydi
Şimdi, duygusal destek verecek erkek arıyor. 
Erkek, fiziksel çekiciliğin peşinden koşar, sonra da kimyasının uymadığını fark eder. 

ERKEKLERİN DEĞİŞMESİ HAYALDİR. 
Özellikle şunu söylemek istiyorum; kadınlar ilk tanıştıklarında erkekleri zaman içerisinde değiştireceklerini düşünürler. Sakın bu yanılgıya düşmeyin; Erkekler değişmez. 
Şu hali en iyi halidir. Değişirse de şüpheniz olmasın daha da kötü olacaktır. 
KADINA HEDİYE VERME
Kadın için satıldığında para edecek şeyler hediye değildir. Mesela saksıda bir çiçek alırsınız. Bu hediye olmaz. Ona bakmak gerekir. Canlı çiçek alacaksınız solunca atacak. Pırlanta alırsanız hediye olur; çünkü pırlanta satılınca para etmez. Kadın,  erkeğin kendisi için ne kadar parayı boşuna harcayabileceğini ölçü olarak tutar. Beklenmedik düzensiz hediyeler, beklenen düzenli hediyelerden daha değerlidir. 
Dokunmaya karşı kadınların cildi daha hassastır. Kadın erkeğe dokununca erkek soluğu yatak odasında almak ister. Kadın, bunu kesinlikle reddeder. Ama kadınlar, kaynana önünde eşlerine dokunurlar, bunda 2 amaç vardır. Hem eşi üzerinde egemenliğini ilan eder hem de kaynanayı çileden çıkarır. 
Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kalabalık mekânlarda (Lokanta konferans salonu, sinema, gazino, çay bahçesi, AVM her neyse) kadınlar 3-5 kişi bir araya gelerek tuvalete giderler. Şimdi bir erkek yanındaki ne: “Tamer, haydi beraber tuvalete gidelim derse ne olur?” 
Katıldığınız için hepinize teşekkür ederim…”

(*) 2015 yılının Aralık ayında,  Güney Rotary Kulübü Dönem Başkanı Ecz. Nurgün Özdoğmuş tarafından düzenlenen bir konferansta, Sn. Fatma Akdoğan'ın davetlisi olarak Prof. Dr. Şükrü Uğuz’u dinledim. O konferanstan notlar.