Özgür Özel'e Açık Çağrı (1)

Hacı Hüseyin Kılınç

1-Cumhuriyet Halk Partisi bugün dar ekipçiliğin, klikçiliğin ve sürekli hasır altı ettiği sorunların ceremesini çekiyor. CHP'nin profesyonel politika erbabının neredeyse tamamına yakını önlerine çıkan sorunları hasır altı ederek erteledi, kaçınılmaz hesaplaşmalarını atiye bıraktı ve siyasal iktidar partinin bu yapısal zaafiyetlerini çok iyi bildiği için elindeki yargı gücü ile bundan yararlanmayı tercih etti.

2-Bugün yine ideolojik, politik yönü son derece zayıf iddialarla taraflar karşılıklı olarak birbirini suçluyor ve birbirine hain damgası vuruyor. Eski genel başkan yenisini ve etrafındaki ekibi başta İstanbul İl Kongresi ve özellikle yenisinin seçilip eskisinin kaybettiği 38.Kurultayı belediye imkanları kullanılarak ve bir kısım delegenin iradesi satın alınarak şaibeli bir biçimde seçilmekle itham ediyor ve siyasallaşmış iktidar yargısı eliyle yeniden koltuğuna dönmekte herhangi bir beis görmüyor. Halbuki kendi genel başkanlığında parti örgütlerine dönerek siyaseti artık belediye başkanları yapacak diyen kendisiydi. Örgütleri politika belirleme süreçlerinden dışlayan, örgütleri seçim güvenliği dışında başka bir işle meşgul etmeyen ve politika yapmayan örgütlerin bir dedikodu merkezine dönüşeceğini bilmeyecek kadar politikadan bihaber olan yine kendiydi.

3-Siyaset belediye başkanlarına yıkıldığında, belediye başkanlarının ellerindeki kamu gücü ile örgütleri istedikleri gibi dizayn edecekleri ve partinin tarihsel bilinci ile halk sınıflarının güncel eğilimlerini siyaset alanına taşımakla sorumlu olması gereken örgütlerin belediye başkanlarının elinde bir kapıkulu haline geleceklerini ya öngöremeyecek kadar olan bitenlerden habersizdi ya da işine geldiği için böyle konuşacak kadar kurnazdı. Siyaset belediye başkanlarına yıkılırsa eğer ve bu söz en tepeden meşrulaştırılırsa tüzük gereği görevlerini parti örgütlerinin denetimi altında ve parti programına uygun biçimde yapmak zorunda olan belediye başkanları her tür örgüt denetiminden kaçar ve yönettikleri belediyeler birer dükalık haline gelir. Belediye başkanlarının kendilerini kamu hizmeti yapmak, bunu yaparken parti denetimine uygun davranmakla sorumlu oldukları yerler olmaktan çıkar tam tersine dönüşür ve belediye başkanları o yerelliğin kralı haline gelir. Tüm bunların müsebbibi de eski genel başkandır.

4-Çünkü kendi atadığı ve halkın AKP'yi yenmek için tek seçenek olarak gördüğü CHP adaylarına verdiği oylarla seçtirdiği belediye başkanları, siyasetin doğası gereği kendini atayana bağımlı olacak, yeniden seçilmek için iyi geçinecek ve çark böyle işlemeye devam edecekti. Genel Başkan örgütleri değersizleştiriyor, belediye başkanlarını örgütlerin üzerine çıkarıyor ve atama yetkisini elinde tutarak hiç zahmete girmeden parti aygıtını dilediği gibi yönetiyordu. Ancak bu sistem seçimler kazanıldığı, parti örgütlerindeki atalet devam ettiği ve seçilen belediye başkanları genel başkana biat ettiği müddetçe devam edebilirdi. Görüldüğü gibi bu siyaset oyununda halk pasif bir destekleyici yani tıpış tıpış gidip oyunu kullanacak, örgütler siyaset üretim merkezi değil bir dedikodu kazanı, siyaset ise çok sınırlı bir parti elitinin karar verdiği bir oyuna dönüşecekti.

5-Eski genel başkan siyasetin içinden değil uzun sürmüş bir bürokratik hayatın neticesinde siyasete geldiği için refleksleri bürokratik, statükocuydu. Bürokrasinin tabiatı gereği statükocu olduğunu, kırtasiyeciliğe düşkün olduğunu bilmeyen yoktur. Eski genel başkan belediye başkanları üzerinden kurduğu statükonun ilanihaye devam edeceğini düşünüyor, siyaseti elitler arası bir mücadele olarak gördüğü içindir devleti çok iyi tanıdığı yanılsaması ile parti siyasetini devlete göre ayarlıyordu. Kendi tutucu siyaset tarzı partinin devlet kurucu statükoculuğu ile birleşince halkın siyaset denkleminde bir yeri yoktu. Devleti kimin yöneteceğine elitler karar verirdi. Halk elitlerin önüne koyduğu seçeneklerden birini tercih ederdi.

6-Bu tutucu refleksin devletin değişen, dönüşen karakterini anlayabilmesi mümkün değildi. Devlet her tür denetimden uzak bir istihbarat devletine dönüşmüşse eğer, kim aksini iddia edebilir, orada siyaset meşruiyet zeminlerinden tümüyle kopmuş ve artık istihbaratın usul ve tekniklerine açık hale gelmiştir. Bunlar ise hile, entrika ve aldatmadır. Siz devletinizi aşkınlaştıran, kutsayan bir dünya görüşüne sahip olursanız, artık norm dışına çıkmış devlet sizi aldatır, komplo kurar ve tabir yerinde ise kumda oynatır. Eski genel başkan bu saydığımız nedenlerle siyasetin hakkını veremedi, sürekli seçim kaybetti ve her tarihi eşikte saray istihbaratı tarafından aldatıldı ve kaybetti. 2017 plebisiti, değişen kurallar, dokunulmazlıkların kaldırılması, altılı masa krizleri, kendi adaylığındaki ısrarı vs...

7-Şimdi aynı kafa bir yargı darbesi ile yeniden partinin başına çöreklenmek, hiç bunlar yaşanılmamış gibi yandaşları ile parti içi iktidarlarını devam ettirmek ve tüm bu pis işleri yaparken Aleviliğin 'kutsal mazlumluk' söylemini araçsallaştırarak yollarına devam etmek istiyor. Bunların dünyasında 19 Mart darbesinin, tutuklanan belediye başkanlarının ve en son saray yargısı ile partiye kayyım atanmasının bir hükmü yok. Çünkü tüm bunları İmamoğlu'nun siyasi ihtiraslarının partinin başına açtığı işler olarak görüyorlar. Ve bundan kurtulmak için saray yargısından medet ummakta bir beis görmüyor, yüzleri kızarmıyor.