Ersoy, “Devlet için milletin yaşam hakkı korunması gereken en yüce emanettir” diyerek başladığı konuşmasında, sağlık politikalarının yalnızca idari bir hizmet alanı olarak görülmemesi gerektiğini ifade etti. Sağlık sisteminin, bir ülkenin kriz anlarındaki refleksini, olağan dönemlerdeki öngörüsünü ve uzun vadeli stratejik gücünü ortaya koyan temel alanlardan biri olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin son yıllarda sağlık sisteminde tedavi odaklı yapıdan, koruyucu ve izlem merkezli bir modele geçtiğini belirten Ersoy, bu dönüşümün sıradan bir organizasyon değişikliği olmadığını söyledi. Ersoy, bu sürecin bütçenin stratejik kurgusuna yön veren bilinçli bir devlet politikası olduğunu ifade etti.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlenmesinin sistemin tamamını ayakta tuttuğunu dile getiren Ersoy, “Koruyan sağlık güçlü oldukça tedavi eden sağlık nefes alır, hastanelerin yükü azalır, sistem sürdürülebilir hale gelir ve vatandaş kendini güvende hisseder” dedi.
Konuşmasının sonunda Türk devlet geleneğine vurgu yapan Ersoy, Milliyetçi Hareket Partisi’nin yaklaşımını şu sözlerle özetledi:
“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Bu söz bir temenni değil, Türk devlet felsefesinin özüdür.”
Ersoy’un açıklamaları, sağlık politikalarının yalnızca bugünü değil, ülkenin geleceğini şekillendiren stratejik bir alan olduğuna dair güçlü mesajlar içerdi.