1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Dört Karelik Foto Roman: Ekmek Kuyruğu
Dört Karelik Foto Roman: Ekmek Kuyruğu

Dört Karelik Foto Roman: Ekmek Kuyruğu

"Bu insanlar; 'iş, ekmek, özgürlük' diye toplanmış olsaydı, şu an kuyrukta olan o polis de dahil olmak üzere çoktan coplarla dağıtılmıştı. "

A+A-

O gün Adana’nın herhangi bir mahallesinde sıradan bir gün. Aralık ayının serin ve bulutsuz bir günü. Hava aydınlık. Günlerden Cumartesi. İnsana huzur veren bir hafta sonu görüntüsü…

Sol tarafta renkli branda ve sebze meyve tezgâhının arkasında belediyeye ait ekmek büfesi bulunmaktadır.

b24e74e9-3f70-46ad-aa60-cc33d234b842.jpg

O saatte her evde, açık olan televizyonlardan tartışma programları dinleniyordu:

“Halk mutlu… Dertli hiç kimse yok… “ Başka bir ses:

“Halk mutsuz… Dertsiz bir insan yok…”

Ne “Halk mutlu” diyen bu insanların nasıl mutlu olduğunu açıklayabiliyor, ne de “mutsuz” diyenler, halkın mutsuzluk nedenlerine çözüm üretebiliyor.

1b560ca7-c0ce-4c97-ade5-b23ab7332092.jpg

Takıma santrafor veya kaleci seçer gibi;

“Şu oyuncu bizi kurtarır…”

“Hayır o değil bu kurtarır…”

Takımları belki bir kişi kurtarabilir. Peki ya devletleri, milletleri?

Koca, koca maaşlı ve “içinde genel başkanlarının adı geçmeden cümle kuramayanlar”  kurtuluş ve çözümü bu kişilerde arıyor.

 

Peki ya Halk? Halk mı?

Halk ekmek kuyruğunda… İlk karede görülmeyen, büfenin önünde, ekmek arabası gelmeden önce hareketlenmeye başlıyor.

Halk, ekmek büfesinin önünde toplanıyor…

Bunlar “İş, ekmek, özgürlük” için değil, ekmeği sadece 1.25 kuruş ucuza almak için toplanmışlardı.

Toplananlar arasında polisler de vardı. Onlar da geçinmek için ucuz ekmek derdindeydi.

“Bu insanlar, iş, ekmek, özgürlük” diye toplanmış olsaydı, şu an kuyrukta olan o poliste dahil olmak üzere çoktan coplarla dağıtılmıştı.

fc7ccb5f-a929-44fd-bcc4-40f682b4fb0f.jpg

1.25 KURUŞ UĞRUNA BATAN GÜNEŞLER

Az sonra, büfenin önünde bir hareketlilik başladı. Yaşlı bir insan olduğu yere yığılarak yere uzanmıştı. 112’ye haber verilmiş olacak ki sirenlerini çalmadan sessizce bir ambulans yanaştı. Kapılar açıldı, görevliler hareketlendi…

Kuyruk sırası bozulmadı.

Gelenler yine, kadınsa kadın, erkekse erkek sırasına girdi.

Hepsin de aynı yere merakla bakarak sıralarını korudular.

Çünkü kriz geçiren bir adam için kuyruktan çıkmak risk olabilirdi. Ya da – ki bu daha doğru – ambulansın gelişi ile kuyruktakiler, yardım etme ihtiyacı hissetmemişti.

Sedye ile yaşlı bir adam taşındı ambulansa.

Bu yaşlı adam diyabet hastasıymış. Saat 13.00’de gelecek ekmek için 12.00 sıralarında kuyruğa girmiş ve ekmek arabası gelmeden 10 dakika önce kan şekeri düşerek baygınlık geçirmişti.

Seyredenler öyle dedi. Belki de başka bir şey.

Bu insan için hastane önünde ne bir doktor ne de hastane heyeti bir açıklama yapmayacaktı.

O an, evlerdeki TV’lerin açık oturum programlarında… Doların kaç lira olduğu tartışılıyordu.

(Bir not, cumhuriyetin ilanından beri bu ülkede, sel olmuş, kuraklık olmuş, dünya ekonomik krizi olmuş ama Türk Çiftçisi, şu an ki Tarım bakanından daha büyük bir tahribat görmemiştir. Köylüye vurulmuş, bundan daha büyük bir darbe yoktur.)

Ronaldo’nun attığı gol ofsayt mıydı? Bilmiyorum.

Ambulansla götürülen adama ne oldu? Onu da bilmiyorum. Öğrenemedim.

Anladım ki, bu adamlar bu ülkeyi kurtaramayacaklar.

Bu ülkenin kurtuluşu bu adamlardan kurtulmak ile mümkün olacak…

be1c828a-9183-40d9-9d51-00d39ec7d571.jpg

BU HEPİMİZİN HİKAYESİ

Bu anlattığın Foto Ekmek’te bir aşk hikâyesi beklemeyin…

Bu hikaye bir aşkın değil, aldatışın ve aldanmanın hikayesidir.

Bu hikaye; 1.25 kuruş uğruna harcanmış zamanların hikayesidir…

Bu hikaye bir liraya muhtaç olanların kaderini 60 bin lira maaş alanların belirlediği bir sistemin hikayesidir.

Bu hikâyenin mağdurları,

Sen, ben, o; Biz, siz, onlar…

Söz çok. Bu kadar yeter…

Anlayana sivrisinek…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.