1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Evin İlyasoğlu : Yaşar Kemal ile binbir çiçekli bahçedeydik
Evin İlyasoğlu : Yaşar Kemal ile binbir çiçekli bahçedeydik

Evin İlyasoğlu : Yaşar Kemal ile binbir çiçekli bahçedeydik

Cumhuriyet'ten Evin İlyasoğlu'nun yazısı

A+A-

Yaşar Kemal Vakfı’nın çağrılısı olarak 2-3 Aralık’ta İzmir’deydik. “Binbir Çiçekli Bahçe” başlıklı sempozyum özenle hazırlanmış müthiş zengin bir etkinlikti. Birinci gün vakıf yönetim kurulu başkanı, sevgili dostum, Ayşe Semiha Baban Gökçeli’nin yaptığı içten açılış konuşmasını, ardından sempozyumun ev sahibi İzmir Büyükşehir Belediye Reisi Tunç Soyer’in kucaklayıcı konuşmasını dinledik: Yaşar Kemal bu toplumun vicdanıydı. Barış, sevgi ve demokrasiyi anlattı; ‘Ben insanlardan hiç umudumu kesmedim’ diyordu. ‘İnsan değer yarattığı gibi değersizlik de yaratır’ (Akçasazın Ağaları’ndan) İnsana insan olma çağrısı: özgeçmişle yüzleşme cesareti verdi. Anadolu medeniyetinin zirvelerinden gürleyerek gelen bir nehir gibi bu kültür birikimini omuzlarında taşıdı. Anadolu’nun sözü oldu. Birbirimizle, doğamızla, geçmişimizle ve geleceğimizle uyumu en yakın haliyle, ustalıkla anlattı. Bu topraklardaki çok renkliliğin, çoksesliliğin, çok nefesliliğin eşsiz manzaraları onun eserlerinde hayat buldu.”

Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki sempozyumu İzmir’in nasıl kucakladığına, gerçek sanatçıya nasıl sahip çıktığına da tanık olduk. İlk günün birinci oturumunda yer alan Türkan Şoray“Yılanı Öldürseler” romanını rejisör olarak nasıl beyazperdeye aktardıklarını anlattı. Ayrıca Yaşar Kemal romanlarının filimlerdeki kahramanı olarak pek çok anı biriktirmişti. Sonraki oturumlar, “Gazeteci Yaşar Kemal” ve “Toprağın Rengi, İnsanın Sesi” başlığını taşıyordu. İkinci günün programı “Doğanın Rengi, İnsanın Sesi” başlığı altındaki konuşmalarla başladı, sonra “Yaşar Kemal Anlatılarında Doğanın Doğası” ; “Yaşar Kemal ile Edebiyatta Dünden Yarına” başlığıyla devam etti ve benim de konuşmacı olduğum “Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçede” konuşmalarıyla sempozyum sona erdi. 

Benim konum “Yaşar Kemal Yazınında Müzik Öğeleri” idi. Nâzım’ın dizelerinden yola çıktım: “Müzikte şiir, resim, heykel, mimari ve şiirde resim, müzik, heykel mimari falan filan vardır. Bunun aksini iddia etmek bilgilerimiz arasındaki diyalektik bağı görmemek demektir.” Yaşar Kemal ilk gençlik yıllarında şiir de yazmış. Onların içinde müzik bulmak çok kolaydı. Ancak: Deniz Küstü, Ağrıdağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, Kuşlar da Gitti ve İnce Memed 4 başlıklı kitaplarda yazarın kullandığı sessel işlemeler, yinelemeler, uyumlu harflerin aliterasyonu, izlenimci imgelerle buğulaşan sözcükler, cinselliğin bilinçaltı akışıyla soluk soluğa anlatımı ve bu anlatımın yazıdaki noktalamayı yok edişi; ışıklar, renkler, kokular ve seslerin birbiriyle kaynaşması kitapların çok ayrıcalıklı işlemeleriydi. Bu açıdan Yaşar Kemal yazısına bakınca ona bir kez daha hayran oldum.

Bütün konuşmalar daha önceden hazırladığımız uzun metinlerin özetiydi. Şimdi Feridun Andaç’ın editörlüğünde hazırlanan “Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçede” başlıklı kitap, yılbaşında piyasada olacak. Bu konuşmaların ve anlatıların tümü uzun metinleriyle bu kitapta yer alacak. Kitabın içindeki anılar ve bakışlar böylece yarınlara aktarılacak.

RENGİM GÖKMEN’E ALTIN MADALYA

Sevda Cenap Vakfı bu yılki “altın madalya”yı değerli orkestra şefimiz Prof. Dr. Rengim Gökmen’e verdi. Ne kadar iyi etti. Giderek ülkemizde azalan dürüst insanın, dürüst sanatçının, dürüst hocanın bir simgesidir Rengim Gökmen. İnsanlığı dürüsttür, orkestra şefliği dürüsttür; esere bağlıdır, yönetirken hiç gösteri yapmaz ve hiçbir zaman nezaketinden ödün vermez. Aynı şekilde onun eğittiği genç orkestra şefleri de bu çizgiyi sürdürürler. Vakfın bu kararında şu satırlar var: 

“Türk bestecilerinin eserlerinin ilk seslendirilmelerine, kayıtlarına ve ülke genelinde icralarına katkısı, genç yorumcuların ve orkestra şeflerinin yetiştirilmesine, yeni orkestraların kuruluşuna, ulusal ve uluslararası opera ve bale festivalleri ile yarışmaların oluşumlarına öncülüğü ve Türkiye’nin tanıtımına katkıları göz önünde bulundurularak, 2022 yılı Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası’na layık görülmüştür.”

Doğrusu bu altın madalyanın bugüne dek hâlâ Rengim Gökmen’e verilmemiş olmasına şaşıyorum. Şimdi bir de Rengim Gökmen kitabı yazılacak ve vakfın yıllar boyu sürdürdüğü bir ritüel daha yerine getirilecek.  

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.