Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Adana, hem camileri hem de kiliseleriyle dikkat çekiyor. Kuruköprü Anıt Kilisesi, Bebekli Kilise ve tarihi Yağ Camii gibi yapılar, Adana’nın inanç ve kültür zenginliğini gözler önüne seriyor. Eğer Adana’da gezilecek tarihi yerleri keşfetmek istiyorsanız, bu kadim şehirdeki kiliseler sizi zamanda yolculuğa çıkaracak.
Adana, yüzyıllardır farklı kültür ve inançların bir arada yaşadığı kadim bir şehir…
Bugün sokaklarında dolaşırken görülen her yapı, kentin geçmişindeki çok sesliliğin sessiz tanıkları gibi yükseliyor: Musevi Havrası, Yağ Camii, Kuruköprü Anıt Kilisesi ve Bebekli Kilise… Her biri, Adana’nın hoşgörü dolu tarihine ışık tutuyor.
Musevi Havrası: Adana’nın Sessiz Sinagogu
Adana’daki ilk sinagog, 1920’li yıllarda dönemin Başhahamı Gaston Mizrahi tarafından kiralanan bir yapıda hizmete açıldı.
Zamanla birkaç kez yer değiştiren ibadethane, 1945’lerin sonunda Gilodo ve Benyeş ailelerinin bağışlarıyla satın alınan bir binaya taşındı.
1981-83 yılları arasında bugünkü iki katlı ve avlulu yerine kavuştu.
1985’te onarılan sinagog, 2007 yılında sahiplerinin varisleri tarafından Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı’na bağışlandı.
Yönetimi Neve Şalom Sinagogu Vakfı’na devredilen yapı, Temmuz ve Ağustos ayları dışında Şabat günleri ibadete açık.
Mütevazı mimarisiyle dikkat çeken Musevi Havrası, Adana’da Yahudi kültürünün son temsilcilerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.
Yağ Camii: Kiliseden Camiye Dönüşen Tarih
Adana’nın en eski camilerinden Yağ Camii, Eski Belediye Caddesi’nde yer alıyor.
Bir dönem kilise olarak inşa edilen yapı, 1501 yılında Ramazanoğlu Halil Bey tarafından camiye çevrildi.
Evliya Çelebi’nin de “Eski Cami” olarak andığı eser, adını kapısının önünde kurulan yağ pazarından alıyor.
1525 yılında yapılan minaresi ve bitişiğindeki medresesiyle birlikte bir külliye oluşturuyor.
Yağ Camii, Adana’nın İslam mimarisindeki en önemli sembollerinden biri olarak varlığını koruyor.
Kuruköprü Anıt Kilisesi: Müze Olan Mabed
1845 yılında Rum Ortodoks cemaati tarafından inşa edilen Kuruköprü Anıt Kilisesi, bugün Adana Etnografya Müzesi olarak hizmet veriyor.
Tanzimat Fermanı sonrası inşa edilen yapı, 1920’lerde Rum cemaatin ayrılmasının ardından uzun yıllar Adana Arkeoloji Müzesi olarak kullanıldı.
2015 yılında restore edilerek Kuruköprü Anıt Müzesi ve Geleneksel Adana Evi adıyla ziyarete açıldı.
Bugün hem mimarisiyle hem tarihsel hikayesiyle Adana’nın çokkültürlü kimliğinin önemli simgelerinden biri.
Azize Meryem Ana Kilisesi: Yıkılan Bir Hafıza
1840 yılında Ermeni Apostolik toplumu tarafından yaptırılan Azize Meryem Ana Katedrali, 20. yüzyılın başına kadar Adana’daki Ermeni cemaatinin ruhani merkeziydi.
1915 sonrasında askeri depo olarak kullanılan yapı, 1930’larda Tan Sineması olarak kiralandı.
1970’lerde Merkez Bankası binası yapılmak üzere yıkılan katedral, Adana’nın kaybolan Ermeni mirasının en çarpıcı örneklerinden biri olarak anılıyor.
Bebekli Kilise: Adana’nın İkonik Sembolü
Adana’nın merkezinde yükselen Bebekli Kilise (Aziz Pavlus Kilisesi), 19. yüzyılın sonlarında inşa edildi.
Üzerindeki 2,5 metrelik tunç Meryem Ana heykeli, halk arasında “bebek”e benzetildiği için yapı bu isimle anılıyor.
1915 sonrası Katolik ve Protestan cemaatlerin ibadethanesi haline gelen kilise, Adana’nın siluetine zarif bir estetik katıyor.
2011’de saldırıya uğrasa da restore edilerek yeniden ibadete açıldı.
Bugün hâlâ ayinlerin yapıldığı nadir kiliselerden biri.
Taşlarda Saklı Hoşgörü
Musevi Havrası’ndan Yağ Camii’ne, Kuruköprü Kilisesi’nden Bebekli Kilise’ye kadar her yapı, Adana’nın çok inançlı, çok kültürlü geçmişini anlatıyor.
Bir zamanlar aynı sokakta ezan sesine, çan sesine ve dua ezgilerine ev sahipliği yapan Adana, “bir arada yaşamanın” en güzel örneklerinden biri olarak tarihteki yerini koruyor.
Kaynak: 5 Ocak Gazetesi