Suya topu kaçan çocuklar gibi olmak!
KİT'ler Kızların dikiş makinesi, gençlerin gelecek umudu, yaşlıların güvencesi, erkeklerin ekmeği, toplumun refahıydı...
Top sulama kanalına kaçar
Ardından topun peşine olan çocuk sulama kanalına atlar.
Sonra dört çocuk daha; Birbirlerini kurtarmak için.
Top bir çocuğundu, ama altı çocuk, topu kaçan çocuğun yanında yer aldı.
İnsanlar masum doğar sonra günahkâr olur.
Sahip olduğu topu, kanala kaptırmamak için canını hiçe sayan çocuklar...
Büyüdükleri zaman, haklarının yenilmesine umursamaz oldular.
Hiç mi ders almak gerekmez.
Tekel Özelleştirilmesin derken, Sanayi ve Ticaret Odası'nın Başkanları ve esnaf kardeşlerimiz, "aman camımız kırılmasın" diye dükkânlarının kepenklerini indiriyorlardı.
Oysa komşularının elinden ekmekleri alınıyordu; ses çıkarmadılar.
Şimdi de kendi ekmekleri alındı, ama ses çıkaracak kimse kalmadı.
Her oda başkanı "siyasi beklenti" ile teslim alındı.
Yarın ki milletvekilliği veya Belediye başkanlığı için, bugün, gasp edilen ekmekler için hak arayışlarına girmediler.
Çocuğun topu kaçtı.
Çocuk, öylesine onur yüklüydü ki, topunu kanala kaptıramazdı.
Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT), toplumdaki zenginliğin ve ekonomik kalkınmanın dinamoları idi.
Toplumun ekmek kapısı.
KİT'ler Kızların dikiş makinesi, gençlerin gelecek umudu, yaşlıların güvencesi, erkeklerin ekmeği, toplumun refahıydı...
Bir çocuğun topu neyse, bir toplumun KİT'leri de oydu.
Çocuklar topa sahip çıktı ama toplum kendi birikimi olan KİT'lere sahip çıkamadı.
KÖPEĞİN KEMİĞİ
Bir ağacın altında kemiğini kemiren bir köpeğin yemeğini almaya teşebbüs edin bakalım;
Gücünüz yeter mi?
Kimseye "köpek" diye hakaret etmeyin; o, ekmeğini vermez...
"Köpeğin aklı yok, içgüdüleri var" diyeceksiniz.
Yanlış düşünen bir akıl, içgüdülerden daha tehlikelidir.
Çünkü yanlış düşünen bir kafa, yanlışını savunabilir ve başkalarını ikna edebilir.
İçgüdü yapar, yanılmaz ve ikna etmez.
Hz. Muhammed'in en harika hadislerinden biri şudur: "Ümmetim için en tehlikeli gördüğüm kimse, imanı zayıf olup da lisanı kuvvetli olandı..."
İmanı zayıf ve lisanı kuvvetliler, "Liberalizm", "Serbest piyasa", "Avrupa Birliği" derken, "Ilımlı İslam" derken aydınlığımızda elden gitti, cumhuriyetimizin birikimleri de...
Öyle bir akıl tutulması yaşıyoruz ki, topumuzun kaçtığının bile farkında değiliz.
Ortada top varmış gibi oynuyoruz.
Top varmış gibi şut atıyor, top varmış gibi yakalıyoruz.
Top varmış gibi pas veriyor, gol atmışız gibi seviniyoruz...
Esasında yaşıyor gibiyiz, düşünüyor gibi yapıyoruz...
Çocuklar kadar olamadık;
Onlar topun kaçtığını bildiler ve ardına düştüler...
İbret... İbret...
Azıcık ibret...
Sözü, Adana'da Vali yardımcılığı yapmış Şair Eşref'in bir deyişiyle bitireyim;
"Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Vatandaş soyulurken aldırmıyor öküzler!
Hayâdan eser yoktur nafile bütün sözler,
Beyhude inat etme hemen sallabaşını,
Dilini tut, uslu dur, zıkkımlan maaşını..."
Pışşşşşşt! Sen alınma, sana söylemedim...
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.