1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Akşenergillere sorular!
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Akşenergillere sorular!

A+A-

Çok kısa bir zaman önceye kadar herkes Kürt meselesini tartışırdı. Tartışma kamusal alanda öyle bir yer kaplardı ki zannedersiniz başka sorun kalmamış konuşulacak. Ama bu tartışmaların şöyle bir özelliği de vardı; konuşmalar rejimin çizdiği sınırlara hapsolurdu. Epey bir süredir Kürt meselesi adına bir şeyin konuşulduğuna şahit olmuyoruz. Kürtlerle ilgili tartışmanın zemini de değişmiş vaziyette. Mesele şimdilerde iktidar dili tarafından ' beka ' sorunsalına hapsedilirken, karşı cephe açısındansa Kürtlerin varlığı seçmenlik düzeyine ve ittifak kombinasyonlarına çekilmiş görünüyor. Yani Kürt meselesi etrafında bir tartışmanın yapılması ihtimal dahilinde değil, ama Kürtlerin varlığı da orta yerde durmaya devam ediyor. Kürtlerin varlıklarını devam ettirme konusundaki ısrarları düşünülmüş, uygulanmış bütün politikaları geçersizleştiriyor. 12 Eylül'ü kurgulayanlar yüzde on barajı ile asıl olarak Kürtlerin siyasi temsilini engellemek istemişlerdi. Önce bağımsız adaylar sonrasındaysa kendi partileri ile barajları yerle yeksan ettiler. Şimdi barajın indirilmesi bütün bu imha politikalarının arkasında durmuş MHP'ye kıyak olsun diye konuşuluyor. Tarihin ironisi diyerek geçelim: kime niyet kime kısmet.

AKP'de Kürtlerle açılımı gerçekçi bir barış için düşünmemişti. Vesayetçi güçleri tasfiye ederken niyeti hem Kürtleri oyalayarak cephe daraltmak hem de oy havuzu olarak sonuna kadar yararlanmaktı. Aslında şunu söyleyebiliriz Türkiye'deki sistemik güçlerden hiçbirisinin Kürt sorunu bütün yönleriyle ele alıp çözmek gibi bir niyeti olmadı. Ya sistemin dışına itilerek görmezden gelindiler, yok sayıldılar ve bunun sonucunda ağır bedeller ödediler. Ya da sistem içindeki güç mücadelelerinde araçsallaştırılmaya çalışıldılar. Kuşkusuz Kürtler zengin tarihsel, siyasal birikimleri ile tüm bu anlattıklarımızın farkında bir halk. 

Bugünde AKP her geçen gün çözülürken, seçmen desteği %30'ların dahi altına inmişken, politik hesaplarda Kürtlerin varlığı önemli bir yer kaplıyor. Son beş yılın imha politikaları Kürt siyasetinin profilini oldukça düşürmüşse de nesnel varlıkları olduğu yerde durmaya devam ediyor. Hem AKP'nin hem de küçük ortağının desteği en iyimser ölçümlere göre dahi %40'ları bulmuyor. Millet ittifakı ve onun muhtemel ortaklarının desteği şimdilerde onların bir iki puan üzerine çıkmış vaziyette. Her türlü matematik hesaba göre Türkiye'nin kaderini HDP ve arkasındaki güçler belirleyecek. Bu bir niyet, temenni veya arzu değil nesnel bir hakikat. Herkes Kürtlerin oylarına göz dikmişken, kimsenin onların sorunlarıyla ve çözüm yollarıyla ilgilenmemesi de memleketin trajedesi. 

Kürtlere karşı kimsenin samimi olmadığını yaşanılmış tecrübelerle çok iyi biliyoruz. Kerameti kendinden menkul olanlar,  kendilerini çok uyanık zannedip onları nasıl aldatacaklarının hesabını yapıyorlar. Bir aldatma ustası olan Erdoğan'da çözüm, açılım, müzakere diyerek bu oyunu tezgahlamıştı.   ' Seni başkan yaptırmayacağız ' duruşu ve şiddetin olmadığı bir iklimin, kendisini değil Türkiye'nin demokratik güçlerini büyüttüğünü fark eden Erdoğan masayı devirdi ve  o gündür bugündür kaosun içinde yaşıyoruz. Başkanlık denilen ucube sistem de Kürtlerin barajı aşıp, parlamenter muhalefetin en önemli dinamiği haline gelmelerine karşı devlet aklının bir çözümüydü. Ama hayat da sürprizlerle doludur işte. Erdoğan'ı ilanihaye başkan yapmak üzere kurgulanmış sistem de Kürtler sayesinde onun ayaklarına dolandı. Şunu söylemeye çalışıyoruz; Kürtler her türlü engellemeye karşılık politik varlıklarını tüm güçlere hissettirecek bir aracı eninde sonunda buluyorlar. 

Bütün bunları anlatmamızın nedeni Akşener'in en son bir televizyon programında HDP ve Kürt seçmene yönelik sözleri. Akşener HDP'yi ittifakın içine almamakta kararlı. Bu da gösteriyor ki Akşener'in bir demokrat olmasının önünde sayısız engeller var. Akşener, Kürtlerin ve HDP'nin diktatörlükten kurtuluşu  sağlayabilmek için bir mecburiyet olduğunun  hala farkına varabilmiş değil. HDP %10 barajlarını rahatlıkla aşabilen, sıkıştığında Türkiye'nin demokrasi güçlerinin desteklerini verebilecekleri bir politik özne. Şiddet Türkiye siyasetinin yapısal bir sorunu. Parlamenter muhalefetin başka unsurları da şiddetle arasına net sınırlar çekebilmiş değil. Ortağınız Kemal Bey şimdiki iktidar blokunun üçüncü ortağının mafya olduğunu söylüyor. Devlet barışın önündeki engelleri kaldırdığında şiddet mekanizmalarının sustuğunu da yaşanılmış deneyimlerle biliyoruz. Sorun sizin politik vizyonunuzla ilgili. AKP ve Erdoğan'dan kurtulmayı samimi olarak arzuluyorsanız Kürtlerle siyasi zeminlerde buluşmanın yol ve yöntemlerini ararsınız. Türkiye'nin gerçek bir hukuk devletine dönüşmesini istiyorsanız onları dışlama lüksünüz bulunmadığını fark edersiniz. 

Bu husus bir defa 2019 mahalli seçimleriyle çoktan ispatlandı. Kürt seçmenin yüksek politik kavrayışı olmasaydı bugün hangi büyükşehiri  kazanabilirdiniz. Sizin bu yaklaşımınız Kürt seçmeni sizden soğuttu ve İYİ parti adaylarına destek verilmedi. Devletin değil halkın siyasetçisi olmayı ne zaman başaracaksınız? Siyasetinizin sınırlarını toplumun beklentileri yerine  ' ağır abileriniz ' mi belirlemeye devam edecek? Yanınıza aldığınız bir kısım zevat Erdoğan sizi tehdit ettiğinde dahi ona toz kondurmazken, cezaevindeki Kürt siyasetçilerine verilmiş isimleri tartışma konusu ediyor. Bunun ırkçılık, soy faşizm olduğunu onlara hatırlatıyor musunuz ?

Erdoğan'ı iktidarının bekası için devlet şiddetini kullanmakla eleştirmiş ve Netanyahu'ya benzetmiştiniz. Netanyahu yolsuzluk dosyalarından kurtulmak için seçimleri kaybetmemek, politik iktidarını yitirmemek istiyordu. Yüzlerce Filistinli'nin alçakça ölümüne onun hırs ve ihtirasları neden olmuştu. Erdoğan'da AKP'nin CHP ile koalisyon yapmasını engellemek için Türkiye'yi yeniden seçimlere götürmüş ve memleket bir kan deryasının içinden geçmişti. Biz benzetmeyi niçin yaptığınızı anladığımız halde bunu izah etmekten bile kaçındınız. İsrail politik düzeni aylar süren münakaşalardan sonra Netanyahu'suz bir formülü bağırlarına taş basarak da olsa üretti. Birbiriyle ilgisiz partiler sırf bunun için anlaştı ve uzlaştı. Sorumuz şu İsrail politik zevatının ürettiği çıkış formülünü siz HDP'yi iterek, dışlayarak, itibarsızlaştırarak nasıl üreteceksiniz ve bizleri Erdoğan karşıtlığında samimi olduğunuza nasıl ikna edeceksiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar