1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Bekir Sıtkı Özer’in Deprem Hakkında Önerisi
Bekir Sıtkı Özer’in Deprem Hakkında Önerisi

Bekir Sıtkı Özer’in Deprem Hakkında Önerisi

Felaket karşısında herkes eşittir. Doğal afet, kimlik, siyasi görüş, din, renk, ırk, mezhep sormaz… Bu nedenle deprem siyasetin üzerindedir

A+A-

Geçen hafta Sayın Bekir Sıtkı Özer ile bir sohbetim oldu. Çok yerinde tespit ve önerileri vardı, sizlerle paylaşmak isterim.

 

Bekir Sıtkı Bey, Müzeyyen Şevkin’in FOX TV’de yaptığı konuşma ve TBMM’ye sunulan Deprem Raporu ile ilgili olarak yazdıklarımı okumuş. Bu gerekçeyle beni telefon ile aradı.  

 “Sedat Bey, siz o raporu okudunuz mu?” diye sordu.

“Raporu henüz buldum yeni okuyorum” dedim…

“O rapor çok değerli” dedi ve ekledi: “ Bu raporun hakkını vermek, deprem için tarihi bir fırsattır. Sana, Sun Tzu’nun Savaş Sanatı kitabında okuduğum br hikayeyi anlatayım:

 

HÜNER, ÖNLEM ALMAKTIR

“Bireylerinin tamamı Çin’de tıp bilimi ile özdeşleşmiş ve her ferdi hekim olan bir ailede, en küçük kardeşe sorarlar:

“Ailenizin en hünerli kişisi kimdir?”

“En büyük ağabeyim hastalığın ruhunu daha şekillenmeden görüp uzaklaştırır; bu nedenle adı evin dışına çıkmamıştır.

Ortanca ağabeyim, hastalıkları daha çok başlangıcında tedavi eder ve iyileştirir; bu nedenle adı mahalle dışına çıkmamıştır.

Bana gelince, ben damarları deler, ilaçları yazar, ameliyat eder, tene masajlar yaparım; bu nedenle adım şehirleri de aşar efendilerin kulaklarına gider…”

 

Sedat Bey, düşmanın planını ortaya çıkarmak, sağlıklı insanı hastalığa karşı dirençli tutmaya benzer. Savaş denilen şey, ülkeler arasında silahlı çatışma olarak algılanır. Bu doğru değildir. Savaş, her türlü soruna karşı verilen mücadeleyi kapsar. Cehaletle, kötülükle, haksızlıkla, yolsuzlukla, salgın hastalıkla… Hepsi de kendine özgü stratejisi olan bir savaşı gerektirir.

Bakın devlet adamları sorun çözer, ama liderler, sorun doğmadan sorunun ruhunu kavrar ve önlem alır.

Bu yüzden devlet adamı ile liderler birbirinden farklıdır. Ve bu yüzden, Mustafa Kemal Atatürk bir liderdir. Her lider bir devlet adamıdır, ama her devlet adamı bir lider değildir” dedi.

 

ÇÖZÜMÜ ORTADA

“Sayın Özer, belli ki Deprem Raporu’ndan çok etkilenmişsiniz…”

“Nasıl etkilenmem. Canlarımızı kaybediyoruz… Bizim için her insan değerlidir. Üstelik, çözümü bilinen sorunlar nedeniyle felaket yaşıyoruz…”

“Anlamadım neyi kastettiniz?”

“Neyi kast edeceğim, TBMM’nde bulunan milletvekilleri, Türkiye’nin deprem bölgesinde olduğunu bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Meclise önerge vererek bu konuda bir komisyon kurulmasını talep etmişler. Ne güzel… Ve içinde Adana Milletvekili Sayın Müzeyyen Şevkin’in de olduğu bir komisyon kurulmuş. Adı: “Depreme Karşı Alınabilecek Önlemlerin ve Depremlerin Zararlarının En Aza İndirilmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu”  Girin internete, herkese açık.

Komisyon üyeleri, depremi bire bir şehirlerinde yaşamış insanlardır. Sakarya’dan Kocaeli’nden, Adana’dan Hatay’dan ve Türkiye’nin dört bir yanından konusunda uzman milletvekilleri… Çalışmışlar. Bizzat yerinde inceleme yapmışlar, neler olduğunu, nasıl olduğunu ortaya çıkarmışlar… Ben deprem uzmanı değilim ama olabilecek bütün ihtimalleri değerlendirmişler ve bir rapor ortaya çıkarmışlardır.

Sedat Bey, üzülmemek elde değil, şimdi yaşadığımız felaketi görünce; acaba bunları bilenler tahmin edenler yok muydu diye düşünüyorum ama… Var. Olmuş işte, tahmin etmişler. TBMM’ye sunmuşlar. Sonuç? Rapor AK Parti ve MHP oyları ile reddedilmiş.

İddia ediyorum, bu raporu ret oyu veren milletvekillerine özelden sorun, hepsi de raporun içeriğini kabul eder. Kimse itiraz etmez. Ama Mecliste ret oyu verdiler.

Maalesef devletimiz, yirmi yıldır, liyakatsiz, beceriksiz, ufuksuz bir zihniyet tarafından yönetilmektedir. Ehliyetsiz sürücülerin yönettiği araç, duvara çarpmıştır. Gerçek afet deprem değil, çözümün var olduğunu bilerek önlem almayanlar tarafından yönetilmektir.

“Yani?”

“Yani si şu… Bu rapor, Türkiye’nin deprem gerçeğinin tomografisidir. Bu öyle bir tomografi ki, reçetesi de ekinde…

 

DEPREM DERSİ OLMALI

Bu rapor, internetin o devasa bilgi deposunda kalmamalıdır. Mensubu bulunmaktan gurur duyduğum partimin genel merkezine şunu öneriyorum:

1 - Bu rapor, teknik detaylardan arındırılıp, kamuoyuna mal edilmelidir. Yöntemi de şu olmalıdır. Bir kitapçık halinde bastırılması ve bugün ve gelecekte, ülkeyi yönetmeye talip olan üyelerimize el kitapçığı olarak dağıtılmalıdır. Bu kitapçık, yerel yönetimlerde, belediye meclisi üyelerinden, daire müdürlerine, il yönetim kurulu üyelerinden ilçe yönetim kurulu üyelerine kadar, partimizin yönetim kesiminden herkesin alfabesi olmalıdır.

Deprem bilgilenme seferberliği ilan edilmelidir.

 

2 – Yasal müracaatlar yapılarak, bu raporda bulunan depremle ilgili bilgiler, okul kitaplarında müfredatta yer almadır. Deprem, derslerin içinde bir konu değil, başlı başına dersin kendisi olmalıdır.

Gerçekten katılıyorum: İmar affı bir cinayettir ve bu cinayettin failleri takibata bile uğramıyor. Bu cinayetlere bir son verilmelidir.

“Sayın Özer, acımız büyük, kaybımız büyük…”

“Kahrolduğum konu da bu… Aslında hiç gerek yokmuş… Çözüm yolu belli ve açık olan bir sorun nedeniyle ülkemin, insanımın ödediği bu bedel içimizi yakıyor. İnsan hayatı, siyasetin çok üzerinde bir değerdir… Çinli hekimler örneğini bu nedenle verdim. Sağlıkta önleyici hekimlik ne ise, deprem de yöntem aynıdır. Depremin yaralarını sarmak elbette önemlidir. Bu insan olmanın bir gereğidir. Ama depremin etkisini minimuma indirmek… İşte liderlik budur…

“Öneriniz bence çok güzel… Evet, kent yönetiminde depremin önceliğini savunmanız artık zorunlu hale gelmiştir. Umarım bunu genel merkeze duyurabilirsiniz…

“Sedat Bey, felaket karşısında herkes eşittir. Doğal afet, kimlik, siyasi görüş, din, renk, ırk, mezhep sormaz… Bu nedenle deprem siyasetin üzerindedir dedi. Elbette önerimi duyurmaya çalışacağım… Size teşekkür ediyorum…”

“Ben teşekkür ediyorum.”

 

VİCDAN MESELESİ

Ben de şuna inanıyorum: Bu deprem raporunu özelde reddedecek bir tane milletvekili yoktur. Ama, maalesef, konu siyasete alet edilince, vicdanların sesi cılız kalıyor…

Umarım Bekir Sıtkı Özer’in önerisi hayata geçer. Ve umarım Adana hakkında deneyimleri yoğun olan Bekir Sıtkı Beyi, sütunlarımda sık sık konuk ederim… Düşüncem bu…

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.