24 Ocak Cuma akşamı ülkemiz ,deprem gerçekliğini bir kez daha yaşadı.

Elazığ’ın Sivrice İlçesinin merkez üssü olduğu depremin büyüklüğü 6.8’di. Deprem, komşu illerde ve aynı fay kırığı üzerindeki yerleşim birimlerinde ciddi bir şekilde hissedildi. 31 yurttaşımız yaşamını yitirdi, 1700 yurttaşımız çeşitli şekillerde yaralandılar. Yine her deprem sonrası gördüğümüz içimizi yaralayan bina,enkaz görüntüleri, arama kurtarma çalışmaları,umutla bekleyen insanlarımız, canlarını yitiren, yürekleri dağlanan anne ve babalar...

Deprem sonrasında belediyelerin,merkezi hükümetin, çeşitli kurum ve kuruluşların ve yurttaşlarımızın yaraların sarılması ve dayanışma doğrultusunda başlattıkları çalışmalar takdire şayandı.Bu büyük acı karşısında ülkemiz birlikteliği ortaya koymayı başardı. Ülkemizin, deprem ülkesi olduğu ve üzerinde bulunduğu fay kırıkları bilimsel bir gerçeklik.Yaşanan depremlerden ders almayan bir anlayış halen devam ediyor.Önlem, tedbir almak yerine ; çarpık kentleşme,ucuz imalatlar, kar hırsı,denetimsizlik ve bilimsel gerçeklerden uzaklaşma devam ediyor.Artık bilimin sesine kulak vermek ve bu işleri Allah’a havale etmemek gerekiyor.

Yıkılan binalar ve enkaz görüntülerinden insanlarımızın pamuk ipliğine bağlı bir şekilde yaşamlarını sürdükleri anlaşılıyor. Ayrıca depreme dayanıklı konutların üretilmediği, mevcut konutlarda boşaltma ya da güçlendirme yapılmadığı ortada. Yeni canları yitirmeden deprem gerçekliğiyle yaşamanın ve bilimin önerilerinin uygulamaya geçirilmesi zorunluluk halini almıştır. Depremde yitirdiğimiz insanlarımızı rahmetle anıyorum,ailelerine ve ulusumuza baş sağlığı dileklerimi sunuyorum.

CHP’de ülke genelinde ilçe seçimleri tamamlandı. Seçilen il delegeleri ; il başkanını,il yönetim kurulu üyelerini, disiplin kurulu üyelerini ve kurultay delegelerini seçecekler. Şubat ve Mart ayı içerisinde il kongreleri tamamlanacak ve partimiz 28-29 Mart’ta olağan kurultayında genel başkan,parti meclisi üyeleri ve yüksek disiplin kurulu üyeleri belirlenecek.İlimizde  de ilçe kongreleri tamamlandı, bu kongrelere dair düşüncelerimi sizlerle paylaşmıştım. İl seçimine dair düşüncelerimi de sizlerle birkaç yazıda paylaşmaya çalışacağım.

2017 sonunda yapılan il başkanlığı seçimine tek liste ile gidilmiş ve başkanlık görevine şu an Adana Milletvekilimiz olan sayın Ayhan Barut gelmişti ancak Haziran 2018 genel seçimlerinde adaylığı nedeniyle sayın Barut istifa edecek, önce yönetim kurulu üyesi ve başkan yardımcısı sayın Şahin Yeter’in başkanlık görevini yürütmesine dair görevlendirme yazısı genel merkezden gelmişse de bir süre sonra il yönetimi içinde yapılan seçimde başkanlığa sayın Emrah Kozay seçilecekti.2019 yerel seçimlerinde belediye meclis üyeliklerine adaylıklar nedeniyle il yönetiminde istifalar olacak ve yedek üyelerle yönetim tamamlanıyordu. 2019 yerel seçimlerinde meclis üyeliklerinin belirlenmesinde izlenen yöntemler,sahada ve sandıkta seçimin yükünü çeken örgütlerin görüşünün yeterince alınmaması ve çeşitli nedenlerle sayın Emrah Kozay il başkanlığından istifa edecek ve yerine halen il başkanlığı görevini yürüten, sayın başkanımız Mehmet Çelebi gelecekti.

Genel ve yerel seçimlerdeki adaylıklar ve çeşitli nedenlerle iki yıllık görev süresi çok sayıda başkan ve yedek üyelerle tamamlanacaktı.Öncelikle kimseye, seçilme hakkını kullanmasından dolayı bir eleştiri getiremem, böylesi bir eleştiri yanlış ve haksızlık olur ancak sayın genel başkanın da çok sayıda konuşmasında vurguladığı üzere genel ve yerele talip olanların il ya da ilçe başkanlığı görevine talip olmamalarını, istifalar nedeniyle aksamaların yaşandığı,örgütlerde savrulmalar olduğu gerçekliği karşısında bu durumun çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bir yandan örgütte emeğiniz olmazsa bu isim nereden çıktı eleştirisi diğer yandan sayın genel başkanın açıklamalarını dikkate alarak tüzükte bir düzenleme yapılabilir.

Adana İli ; bir ucu  Kayseri, Niğde’ye , diğer yandan Osmaniye’ye dayanan oldukça geniş bir il. Yine sekiz bin yıllık tarihsel geçmişe sahip olan Adana ,sanayi ve tarımda geçmişe göre ciddi gerileyen,üretim ve istihdamın durduğu,resmi işsizlikte ilk sırada yerini alan, göç alan,göç veren, zengin bir kültüre sahip olan, farklılıkların barış ve huzur içinde bir arada yaşamayı gerçekleştirdiği bir şehir.2018 genel seçimlerinde CHP dört milletvekili ile temsil hakkı kazanırken, 2019 yerel seçimlerinde büyükşehir belediye başkanlığının yanı sıra yeniden Seyhan ve Çukurova’yı ve bunlarla beraber Ceyhan ve İmamoğlu belediye başkanlıklarını kazanmayı CHP, başaracaktı.

Adana’nın geçmişten günümüze zengin bir sol deneyimi, HDP gerçekliği var.Dinamik bir demokratik kitle örgütleri işbirliği ve bu örgütlerin gündeme dair basın açıklamaları ve eylemleriyle, sendikal hareketin örgütlü gücü ve sesini yükselttiği yapıyı ilimizde gözlemliyoruz.İşte böyle bir il Adana. Üzerine daha fazla sözler söylenebilecek çok konu başlığı var.2017 olağan kongre sürecinin bir benzeri,  2019 olağan kongre sürecinde de yaşanmıştır. Parti içine hakim olma ya da parti içi iktidarı devam ettirme yönünde müdahaleler, belirleyici olma çalışmaları bu kongre sürecinde daha net görülmüştür. Siyasetin yapılma şekilleri değişmiş, parti içinde verilen emek, topluma ve partiliye kendini kanıtlama ve kabul ettirme, demokratik yarış ortamının yerine gücü elinde bulunduranların izin ya da onayı belirleyici olmaya başlamıştır.

Adana büyük bir il, yılların ihmaliyle artan ve çözüm bekleyen sorunları çok. Böylesi bir dönemde il başkanlığı seçimine gidiyor CHP. Ülkenin içinden geçtiği darboğaz, istikrarsızlık ortamı,yoksulluk, işsizlikteki oranlar,intiharlar, cinayetler , tek adam uygulamaları ve hukuksuzluğu düşünüldüğünde toplumun CHP’den beklentileri daha da artmış durumda. İradesine ipotek koydurmayan ve belirleyiciliğini yitirmeyen, toplumsal katmanlara açılan,demokratik kitle örgütleriyle işbirliğini ve eylemliliğini arttıran,sorunlara yerinde çözüm getiren, sorun odaklarında örgütlenmeyi başaran dinamik, üretken bir il yönetimine ihtiyaç olduğu net bir şekilde görülmektedir.Özellikle de CHP’de önce örgütün geldiği, örgütün belirleyici olduğu, sahadaki ve sandıktaki çalışmaların sorumluluklarının örgütte olduğu unutulmamalıdır. Belediye başkanları zaten yoğun ve ciddi bir hizmet verebilme sorunuyla karşı karşıyalar. Bir de üzerlerine partideki yönetimsel boşluğu doldurma gibi bir görevi almamaları gerekir. Belediyelerin yükünü hafifleten, düzeyli, dayanışma ve işbirliğine dayalı bir örgütsel yönetime ihtiyaç olduğu ortadadır.

Pazar gününde sizleri daha fazla siyasetle boğmayayım. Sağlıklı,mutlu,huzurlu günler diliyorum siz değerli okuyucularıma. Yazılarımda gereken yardımı sağlayan sayın Taner Talaş’a da yürekten teşekkürü borç bilirim.