1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. İktidarın 15 Temmuz Anlatısı
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

İktidarın 15 Temmuz Anlatısı

A+A-

Tarihi kendisiyle başlatmak isteyen her iktidarın kurucu bir anlatıya, mite, efsaneye ihtiyacı vardır. Anlatının gücü, mitin etkisi,  iktidarın kalıcılığı ile orantılıdır. Akp daha doğduğu anda alıştığımız diğer iktidarlar gibi olmayacağını hissettirerek geldi. Endişeli modernler son tahlilde endişelerinde haklı çıktılar. Onların döneminde de endişeli muhafazakarlar vardı. Tıpkı bir tahterevalli gibi endişeler yer değiştiriyordu. Bugün geldiğimiz aşamada endişe yerini kaygıya, paniğe ve bir çöküş sendromuna terk etmiş durumda. 

Akp hegemonyasının kırılganlığı, nüfuzunun yetersizliği 15 Temmuz üzerine kurmaya çalıştığı anlatının tel tel dökülmesinden anlaşılıyor. Anlatının sefilliği savunucularının abartılı, yer yer sürreal diyeceğimiz ifadelerinde kendini açık ediyor. Sanki modern zamanlarda değilde antik dönemlerde Troya savaşlarının içinde bir sahnedeymişiz duygusuna kapılıyoruz. Bu anlatı destansı olanı süflileştiriyor. Mit üretme gayreti yerini komediye bırakıyor. Bayram ilan edilmesine rağmen bir bayram coşkusunun izine rastlanılmıyor. 

Anlatı bize bir darbe olduğunu, darbenin liderin ve milletinin azim ve kararlılığıyla yenilgiye uğratıldığını söylüyor. Her türlü kuşkumuzu, sorularımızı terk ederek resmi anlatıya inanmamız isteniliyor. İnandırıcılığını her geçen gün yitiren iktidarın militan savunucuları anlatının dikiş tutmayan kısımlarını hayal güçlerini sonuna kadar zorlayarak yamamaya çalışıyor. Ama yapılanın usta işi bir teğelleme olmadığı da nazardan kaçmıyor. 

Belki de hikayenin, anlatının kendisinde sorun. Bir anlatı olmaya dönüşememesinde sıkıntı. İkna ediciliğinin, inandırıcı olamamasının sebebi bünyesel. Her türlü mitde, efsanede gerçeğin sınırları sonuna kadar zorlanır. Gerçek yeni baştan icat edilip yeniden kurgulanır. Hayal gücü, fantezi bu işin olmazsa olmazıdır. Ama demekki tüm bunlara rağmen kifayetsiz gelen, zorlama olduğu anlaşılan hususlar var. Sağduyunun kabullenemediği, resmî anlatının tüm ikna araçlarını devreye sokmasına rağmen yetersiz kaldığı.   

Anlatının zayıflığı bizzat kurmaca sahiplerinin tutarsızlığından kaynaklanıyor. Aktörlerin sözleri çelişkili ve bir kısmı kamuoyu tarafından sorgulanmaktan yasal zırhlara sığınarak uzak duruyor. Halkın iradesinin dahi buna gücü yetmiyor. Sonra anlatının kurucu unsuruna her türlü destek, yardım bizzat anlatı sahiplerinin himayesinde verilmiş. Bu konudaki pişmanlıklarını en yüksek konumdan itiraf etmişler. Bu husus başkaları için yargılanma konusu iken onlar için basit bir özür sayılmış. Anlatının en sıcak saatlerinde olanın bir musibet değil lütuf olduğu söylenilmiş. 

Lanetli kişi taşlanmış, şeytanlaştırılmış fakat iadesi için tam teşekküllü bir dosya bile hazırlatılmamış. Üstelik anlatıya malzeme sağlayanların her birinin bu kişiyle fotoğrafları, görüntüleri ortaya çıkmış. Anlatının finansörü olduğu devlet hakkında yıllarca atılıp tutulmuş, ama birgün ansızın sarmaş dolaş olunmuş. İçeri alınanlardan ensesi kalın olanlarının bizzat anlatı sahiplerinin içinde olduğu borsa sayesinde aklandıkları yazılmış-çizilmiş.   

Bu nedenlerle anlatı sorunlu, problemli ve dikişleri artık tutmuyor. Geçen her zaman gücünü azaltıyor, inandırıcılığını zayıflatıyor. Gücü, ömrü, müddeti kendisini bir efsaneye, mite çevirmek isteyen iktidardan bile daha kısa sürdü. O nedenle sabırsızlıkla ipliğinin pazara çıkartılacağı gün bekleniyor. Bunun için anlatıcının değişmesi ve hakikatin bütün yönleriyle aydınlatılması gerekiyor. Muktedirler tarihi her zaman kendi ihtiyaçlarına göre yazarlar. Yazanın gücüne, anlatının sağlamlığına göre bir kullanma süresi olur. Ama gerçeklerinde er veya geç ortaya çıkmak gibi kötü huyları vardır.

Önceki ve Sonraki Yazılar