1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Namık Kemal Biçer: 30. Harfi Arayan Adam
Namık Kemal Biçer: 30. Harfi Arayan Adam

Namık Kemal Biçer: 30. Harfi Arayan Adam

Sedat Memili perspektifinden "30. Harfi Arayan Adam" kitabı ve kitabın yazarı Namık Kemal Biçer...

A+A-

O gün kapım çalındı. Namık kemal Biçer elinde bir kitap ile geldi. “30. Harfi Arayan Adam”

Kitaptan önce yüzü ve gözleri dikkatimi çekti. Her türlü sıkıntıya alışık olan gözleri, bu sevincin büyüklüğüne alışık değildi.

Üzüntülerini saklama konusunda epeyi tecrübeli olan “Pink Namık” sevinçlerini saklayamıyordu. “Hocam” dedi “Yeni kitabımın ilk demosu. Senle paylaşmak istedim…”

Değerli dostlar, gam, keder ve acı, siz istemezseniz de herkes tarafından paylaşılır. Bu insani bir olaydır. Ama sevinçleri paylaşmak erdem ister.

Sayın Namık Kemal Biçer, yayın dünyasına kazandırdığı kitabı “30. Harfi Arayan Adam” eserinin sevincini benimle paylaşma erdemini gösterdi.

Çok sevindim.

Sevinç armağan edilmek herkese kısmet olmaz.

Daha sonra kitap yayınlanınca, Mehmet Akdoğan, Talat Özyürek ile birlikte kitabını imzaladı.

İnkılâp yayınevinden çıkan kitabın arka kapağındaki yazı değerli dost Mehmet Uluşturkkan’a, önsözünü yazma onuru ise bana düşmüştü.

83afcb31-92ca-44e7-a21d-6335c94c5395-1.jpg

İzninizle “Önsöz”ü paylaşayım:

“30.HARFİ ARAYAN ADAM”

Namık Kemal Biçer ile tanıştığım zaman, bir deniz kıyısında olduğumu hissettim;   Hırçın, engin ve derin…

Birçok nedenle görüşmelerimiz sıklaştı. Kendisini tanıdıkça yanılmamış olduğumu gördüm. Denizi oluşturan damlalar kadar yaşam deneyimi vardı. Ancak nasıl ki deniz, deniz olduğunun farkında değilse, Namık Kemal Biçer’de bu derinliğinin farkında değildi.

O sadece yaşıyor ve akıyordu.

Kaleme aldığı otobiyografisi ne bir savunma ne de bir suçlama idi. Hatta bir öğüdü bile içermiyordu.

“Yaşantımla ilgili bu anıları sizlere öğüt vermek için paylaşmıyorum. Irmak sadece akar; isteyen sadece seyreder isteyen bir tas su alır isteyen baraj yapar. Irmağın öyle bir derdi yok, o sadece akar. (…) Ben yazarak bu düşüncemi paylaştım. Dileyen sadece okur, dileyen hissesine düşeni alır” demektedir.

Evet yaşantısını bir ırmağa benzeterek sadece akmıştır ve akmaktadır.

Bu akış, kişileri başarıya veya başarısızlığa götürür.

Şu an yanıtı bilinmeyen bir soru zihinleri kurcalar: İnsan, hangisinin peşine düşmeli, başarının mı yoksa başarısızlığın mı?

Tarih başarının peşinde kaybolan, silinen milyonlarca insanın hazin öyküleri ile doludur.

Oysa aynı tarih başarısızlık merdivenlerini düşe kalka tırmananların başarılarını takdir ederek yazmaktadır.

Namık Kemal Biçer başarısızlığı kendine öğretmen edinerek yola düşenlerdendir.

Her düşüşte yalnızdır.  Kendini yeniden oluşturmak için başarısızlıklarının gölgesine sığınmıştır. Gün gelecek, başarısızlığın gölgesi onu terk etmeyecek en yakın dostu olacaktır.

Kendisi yola çıkmıştır ama nereye varacağına yol karar vermiştir. Bu haliyle, insanı bir plana ve disipline mahkûm eden katı anlayışı yerle bir etmiştir.

Başarısızlığın öğretmenliği onu dünyaca ünlü iş insanı haline getirmiştir.

Kitap, Ceyhan’ın herkes tarafından bilinmeyen bir köyünde başlayıp Adana’da devam eden ve sonuçta uluslararası düzeyde devam eden bir serüvenin içtenlikle anlatımından oluşmaktadır.

d67a8ad7-b358-485c-ac66-440972642a2f-1.jpg

O, kendi yaşamını merkeze koyarak dönemin renkli bir tablosunu da yapmış olmaktadır.

Son elli yıldır bizi bir yapan değerlerin hayatımızdan nasıl çekip alındığının hüzünlü hikâyesi saklıdır bu yaşam öyküsünde.

Bu eseri okurken, bilimin gerçekliğini terk edip sadece imaj ile yola düşenlere sert bir yanıt olduğunu düşündüm. Bu kitap biraz da, gerçeklikten kopup, imajı gerçeklik olarak görmenin / göstermenin toplumu ne denli çürümüşlüğe götürdüğünün tanıklığıdır.

 

Savunma, suçlama ya da öğüt amacı olmayan bu kitabı nasıl değerlendirmeliyiz?

Yazar, köyünde Namık Kemal Biçer olarak doğmuş, ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya  “Pink Namık” olarak ulaşmıştır.

“Pink Namık”, yazarın içinde veya hemen yanı başında onu hiç terk etmeyen hatta onu yeniden oluşturan gölgesidir.

Gölgeler, varlığını borçlu olduğu insanın koyu halidir. Gölge, kendisine neden olan insanın duygu, düşünce, korku, aşk ve nefret duygularını yansıtmaz.

İşte bu çalışma bin insanın kendi gölgesi ile konuşması olarak değerlendirilebilir.

Gölgesi, yazarın, ailesinden sonra en güvenilir dostudur.

Gölgesi ile sık sık konuşması, dertleşmesinden daha doğal bir şey olamaz.

Yolu iş adamlığına, siyasete, devlet adamlığına, gazeteciliğe ve sanata düşmüş her insanın “Pink Namık” ile bir anısı vardır. Binlerce kişinin “Pink Namık” hakkında anlatacağı bir öyküsü vardır.

Elbette yazarın da kendi gölgesi olan “Pink Namık” ile bir söyleşisi olacaktır.

İşte bu kitap o kitaptır.

Ve o kitap, içten, sade, akıcı ve bir o kadar da heyecanlı…

 

Sedat Memili Adana / 11.10.2021”

 

“Bizim Namık”, işi ve ilişkileri gereği, Türkiye’nin sayılı insanları işle bir araya geldi. Uzun liste yapmak istemiyorum. Hepsi de kendi alanında Türkiye’de sosyal, kültürel, siyasa ve sanat yaşamına yön veren kişiler.

Okudukça, heyecanınız ve hayretiniz artacak… Daha da ötesi çok seveceksiniz.

“Gönül yapmak halilim Ka’be bünyâd etmekten yeğdir

Dil-i mahzûnu şâd etmek kul âzâd etmeden yeğdir .”

(Gönül yapmak dostum, Kâbe yapmaktan yeğdir,

 Üzgün gönlü sevindirmek, köle azat etmekten yeğdir.

Hacı Bektaş-i Veli)

 

Kitabında çok gönül kalesi inşa eden Sayın Namık kemal Biçer’i kutluyorum.

Ve kendisine naçizane tavsiyem:

Acı, keder ve aksiliklerin gelişine alışkın olan kalbini, bundan böyle, sevinçlerinin gelişine de alıştırsın.

 

Sedat Memili / 27.12.2021

Adana

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.