Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Olasılıklar

A+A-

Kim ne derse desin siyaset bir bölme, ayırma ve sınır çizme işidir. Mutabakatlar, uzlaşmalar, anlaşmalar bu sınırlar içinde oluşur. Güçler üzerlerindeki örtülerden uzaklaşıp çıplak mantıkları ile karşı karşıya gelirler. Bir taraf diğerine gücünü kabul ettirir ve yeni sınırları belirler. Halbuki daha düne kadar herşey kaybedenin belirlediği sınırlar içinde cereyan ediyordu. Demokratik prosedürler, temel liberal değerler bu gerçeğin dışına çıkamazlar. Türkiye’de siyasi hava değişmeye başladı. Tutuk, pısırık, ağırdan alan halk güçleri üzerlerindeki ölü toprağını silkeliyor. Ayağa kalkmak için belini doğrultmaya çalışıyor. On yılların ataletinden kurtulmak istiyor. 

İklim, hava, atmosfer hızla değişiyor. Savunmada olanlar, kendilerine güvenlerini kaybedenler, yenilgiyi bir alışkanlık haline getirmiş olanlar yerlerinden doğruluyor. Halk onlarca yılın alışkanlıklarından çıkıp kurtulmak istiyor. Büyük bir değişim, yenilenme isteği birikiyor. Tıpkı bir baraj kapağının önünde değişik kollardan gelen suların birikmesi gibi farklı farklı kanallardan gelen arzular, istekler bir havuzda toplanıyor. Herkes üzerindeki baskıyı, kendi olmayı engelleyen ezberleri yıkmak ve sorgulamak istiyor. Bu değişim isteği geçmişteki köpüklerden çok farklı. Halk güçleri kendi geleceklerini bir kişinin, bir partinin insafına terk etmek istemiyor. 

İnsiyatif alan, ileri doğru atılan, siyaseti yeni dizilişlere sürükleyen on yılların biriktirdiği bu istekler. İktidar güçleri ise şimdilik kontrolü kaybetmiş vaziyette. Alışılmadık bir durum ile karşı karşıya olduklarının farkındalar. Bilindik ezberleri ile bu durumu tersine çeviremeyeceklerini tahmin ediyorlar. Bu durum sadece iktidar katlarını değil muhalefet içindeki onlarla zihniyet ortaklığına sahip çevreleride dehşete sürüklüyor. Bu dalganın önüne geçemedikleri için pusuya yatarak fırsat doğmasını bekliyorlar. 

Halk güçlerinin ilerleyişi fiilen bir demokrasi cephesini zorluyor. Kağıt üzerinde, resmiyette kurulamayan demokrasi cephesi pratikte adım adım kuruluyor. Halbuki bu cephenin kurulmaması için ne engellemeler ne blokajlar tasarlanmıştı. Ama şimdi içinde soluduğumuz nesnellik tüm bu geriye çekmeleri boşa düşürdü. Toplumun demokratik isteklerinin önüne geçebilmek öyle kolay değil. Onun içinde yılların düş kırıklıkları, yılların yenilgileri, yılların umutsuzlukları birikmiş. Şimdi bunları hayale, umuda, özleme ve büyük bir demokratik değişime dönüştürme isteği var. Halkların tarihinde bu dönüm noktalarına kolay gelinmiyor. 

Bu değişim beklentisi ya büyük sancılar yaşamadan gerçekleşecek ya da bunun için ağır bedeller ödenecek. Önümüzde bu anlamda çok fazla bir seçenek bulunmuyor. Biz bu sürecin önüne dikilecek güçlerin büyük kaybedeceklerine inanıyoruz. Bu isteği, iradeyi engellemeye, yolundan saptırmaya çalıştıklarında sadece tarihi hızlandırmış ve hiç ummadıkları dinamikleri harekete geçirmiş olacaklardır. Bunu farkedip etmedikleri konusunda müneccimlik yapacak bir noktada kendimizi görmüyoruz. Dileriz, umarız görüyorlardır ve bundan imtina ederler. Akıllarından geçirdiklerini hayata geçirmeyi denemezler. 

Türkiye’nin önündeki tercih sınırlıdır, azdır ve bellidir. Ya lamsız cimsiz, kamil bir demokrasiye ilerleyeceğiz ya da iktidar sahipleri bunu engellemek için açık faşizme yönelecekler. Bu yönelimin elindeki kartlar geçmişe göre daha azaldı, daha zayıfladı. Çünkü halk büyük tecrübelerin içinden geçti. Neyin ne olmadığını bilfiil yaşayarak, deneyimleyerek öğrendi. Beka adına dile getirilen söylemlerin muktedirlerin kendi bekalarıyla ilgili olduğundan artık şüphe etmiyor. İktidarı kaybetmemek için komplolar dahil her türlü melaneti deneyebileceğine ilişkin derin bir kavrayışa ulaştı. Geçmişte sonuç vermiş siyasi mühendislik gayretlerinin aslını astarını artık iyi biliyor. Aldatmaların, savaş hilelerinin, entrikaların peşine takılmayacak bir uyanıklığa erişti. İçindeki fay hatlarının harekete geçirilmesine, kırılganlıkların tekrar hortlatılmasına karşı bağışıklık kazandı. Halkın siyasi kavrayışı siyasi sınıfın çok daha ilerisinde. Kendi işini kendi görüyor, engel çıkaranları elimine ediyor, eski ezberleri Lenin’in dediği gibi ‘asarı atika müzesine’ havale ediyor. Ömrünü birbirlerine karşı mücadele içinde geçirmiş olanları aynı masa etrafında birarada tutuyor.  Kısaca iktidar ömrünü uzatmak için atacağı adımların hem içeride hem de dışarıda limitlerine erişmiş vaziyette. 

Halk daha şimdiden kazandığını ve kazanacağına inanıyor. İktidarın seçimi sandıkta kazanabilme kapasitesini tümüyle tükettiğinin farkında. Bu seçimin ancak bir hile, desise ve bir darbe ile elinden alınabileceğini düşünüyor. Ancak tüm bu musibete karşılık İstiyor ki değişim sancısız gerçekleşsin ve seçim ‘karakol’da bitmesin. Halkın iradesine, değişim arzusuna sahip çıkma konusunda tereddüdü bulunmuyor. Dileyelim iktidar katlarıda hesaplarını buna uygun yapsın. Türkiye’de askeri müdahaleler dışında açık faşizme geçiş denemelerinden  bir sonuç alınamadı. Anti faşist güçler bir devrim yapamasada bunu engelleme başarısını gösterdi. Bu kadarını azımsamaya, küçümsemeye kimsenin hakkı yoktur. Sivil iktidarlar istibdatın dozunu ne kadar arttırmış olurlarsa olsunlar bugüne kadar böyle birşeye cüret edemediler. Şimdi bunu deneyebilirler mi, denedikleri takdirde sonuçları ne olur cevap vermemiz gereken asıl soru budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar