Adana’nın Yüreğir ilçesinde bulunan Misis (Mopsuestia) Antik Kenti, Bizans dönemine ait kilise kalıntılarında keşfedilen eşsiz bir mozaikle dünya arkeolojisinin gündemine oturdu. MS 4. yüzyıla tarihlenen “Nuh’un Gemisi” mozaiği, hem ikonografik özellikleri hem de nadirliği nedeniyle bilim dünyasında büyük heyecan yarattı.
Mozaikte, çiçek ve geometrik motiflerle çerçevelenmiş bir alanda, üzerinde “Nuh’un Gemisi” yazısı bulunan bir sandık tasviri yer alıyor. Sandığın etrafında iki sıra hâlinde dizilmiş hayvan figürleri bulunuyor. En dikkat çekici yönlerinden biri ise Nuh'un insan figürüyle betimlenmemiş olması. Uzmanlara göre bu durum, erken dönem Hristiyan ikonografisinin kutsal anlatıları nasıl yorumladığına dair önemli ipuçları barındırıyor.
Arkeoloji literatüründe taban mozaiği üzerinde Nuh’un Gemisi’nin hayvan geçidi biçiminde tasvir edildiği yalnızca iki örnek biliniyor:
— Ürdün’deki Gerasa Mozaiği
— Adana’daki Misis Mozaiği
Bu nadirlik, Misis mozaiğini uluslararası ölçekte benzersiz ve bilimsel açıdan önemli bir eser haline getiriyor.
Yaklaşık 7000 yıllık geçmişe sahip Misis, Kalkolitik Çağ’dan Bizans dönemine uzanan çok katmanlı tarihiyle Çukurova’nın en önemli yerleşimlerinden biri olarak biliniyor. Antik kent; köprüleri, surları, mozaikleri ve arkeolojik dokusuyla hâlâ bölgenin kültürel mirasını taşıyor.
“Nuh’un Gemisi” mozaiğinin keşfi, Adana’nın yalnızca tarım ve gastronomiyle değil, arkeoloji ve kültürel miras alanında da dünya sahnesindeki yerini güçlendirdi. Uzmanlar, mozaiğin hem dini ikonografi hem de antik tasvir geleneği açısından benzersiz bir örnek olduğunu vurguluyor.
Dünya üzerinde yalnızca iki örneği bulunan bu nadir mozaik, Misis Antik Kenti’ni uluslararası arkeoloji araştırmalarının önemli duraklarından biri haline getirirken, Adana’nın tarihsel zenginliğine de ışık tutuyor.