1. HABERLER

  2. GÜNDEM

  3. Tarihe Geçen STK Başkanı Ömer Faruk Sakarya
Tarihe Geçen STK Başkanı Ömer Faruk Sakarya

Tarihe Geçen STK Başkanı Ömer Faruk Sakarya

Gazeteci Yazar Sedat Memili, geçtiğimiz günlerde Çukurova GİAD Başkanlığını devreden İş İnsanı Ömer Faruk Sakarya hakkında ilginç değerlendirmeler içeren bir yazı yayınladı.

A+A-

Adana'da ayçiçeği ekiminin hazin bir hikayesi vardır.

Allah insanlığı, ufuksuz ve beceriksiz yöneticilerden korusun…Hayalimizdeki Adana kâbusun coğrafyası mı, yeryüzü cenneti mi? 

Ömer Faruk Sakarya’nın Çukurova GİAD Yönetim Kurulu başkanlığı yaptığı dönemde elime bir kitap geçti. Adı bile ilgi çekici: Hayalimdeki Adana…

Sayfaları karıştırırken benimde hayalimden geçenleri paylaşmak istiyorum. whatsapp-image-2025-06-16-at-17-12-04.jpeg

Şu an binlerce aileye geçim kaynağı olan ayçiçeği, ülkemize ilk kez 1924 - 1928 yıllarında Romanya ve Bulgaristan'dan gelen göçmenlerle birlikte gelmiştir. Uzun yıllar Trakya'da süs bitkisi olarak ekilmiştir. 

Ayçiçeği'nin bir sanayi bitkisi olabileceğini ilk keşfedenlerden biri Adanalı bir çiftçidir. (Ne yazık ki kayıtlarda adını bulamadım) 

Henüz ayçiçeğinden yağ çıkarılmadığı dönemdi. Ve bu güneş çiçeğini sadece Trakya biliyordu. Anadolu'da bilinen bir bitki değildi. 

MÜJDE ADANA'YA YENİ BİR MAHSUL!

Bu çiftçi; "Efendiler" dedi "Ben Adana çiftçiliğine yeni ve kazançlı bir mahsul daha ilave etmek istiyorum. Bir kaç seneden beri Adana topraklarında tecrübesi yapılan, iyi verim alınan bu mahsul 'Ayçiçeğidir.

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-50-35-1.jpegBen bunun tohumunu hariçten kendi paramla satın alıp memlekete getireyim, memlekete girerken gümrüğünü vereyim. Adana'ya kadar nakil masrafını ödeyeyim. İsteyen çiftçiye de tohumunu dağıtayım. Dünya piyasası ne kadar düşerse düşsün, çıkacak mahsul için şimdiden fiyat ve alım garantisi vereyim. Piyasa yüksek olursa, piyasaya göre, piyasa düşerse peşin belirlediğimiz fiyat üzerinden, Adana çiftçisinden o mahsulü almayı taahhüt ederim. 

Bu surette hem memleket çiftçiliği yeni bir mahsul kazanmış olur hem de yeni bir nebati yağ sanayinin inkişafı temin edilmiş olur. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-29-55.jpeg

Bu konuda Adana'nın yetkili çiftçileri ile şahsen mutabık kaldım. Ziraat Odası da bu teklifi tetkik edip onayladı. Yalnız bana böyle bir tohumu getirtmem için resmi izin verin" diyerek, resmi kurumlara başvurusunu yapar. 

Kıyamet ondan sonra kopar… Adana – Ankara hattında resmi kurumlar arasında evrak yıllarca gelir gider. Bu mahsulü “müjde” sayanlar ile “felaket” sayanlar arasındaki tartışmalar sonucu, Ayçiçeği Adana’ya gelemedi.

Büyük projeleri ufku dar olanlara anlatma zordur. Sayın Ömer Faruk Sakarya’nın yaptıkları ve projelendirdiklerine bakıyorum da, o adı meçhul çiftçi gibi olmasından çekiniyorum. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-50-00-1.jpeg

 “HAYALİMDEKİ ADANA…”

Ömer Faruk Sakarya, adını bilmediğim bu girişimcinin kaderini yaşamaktadır. 

“Hayalimdeki Adana” kitabını, yaklaşık on yıl önce görmüştüm. Kitap bence son on yılın değil, son yüzyılların hayallerini kayıt altına almıştı. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-50-00.jpegSon yirmi yılımı Adana tarihi araştırmalarına verdim. Bu güzel şehrimizde derinliği anlaşılmamış projeler ile derinliği anlaşıldığı halde bazı kurumlarca engellenen onlarca projeye rastladım. 

Su kanallarının şehir için kullanımı ve Adana’ya liman yapılmasından, Şeker Kamışından şeker üreten fabrikaya kadar… Birçok girişimin nasıl sevinçle başlayıp nasıl siyasete kurban edilerek hüsranla sonuçlandığını hüzünle tespit ettim. whatsapp-image-2025-06-16-at-16-49-36.jpeg

Çok Oda başkanımız oldu… Ama bazıları efsane oldu; Kasım Ener, Taha Toros, Sabri Gül, Fazlı Meto gibi başkanlar efsane oldu. Ve son yıllarda Ömer Faruk Sakarya ise efsane STK Başkanı olarak listeye girdi.  

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-48-54.jpeg

ÇUKUROVA: YEHOVA’NIN CENNET’İ VE VAADİ

Kıtab-ı Mukaddes (Tevrat), Mısır’dan Çıkış Bölümünde, Rab Tanrı Yehova, İsrailoğullarına şöyle der: “Söz verdim sizi Mısıır’da çektiğiniz sıkıntılardan kurtaracağım: Kenan, Hitit, amor, Periz, Hiv ve Yevus topraklarında, pınarlarından süt ve bal akan ülkeye götüreceğim. (Tevrat. Çıkış 3/17) 

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-48-25.jpeg“Pınarlarından süt ve bal akan ülke” olarak tarif edilen topraklar, içinde Çukurova’nın da bulunduğu coğrafyadır. Bu tanım Tevrat’ta yaklaşık 25 yerde geçer. (isteyene liste olarak veririm) 

Rab Yehova’nın İsrail Oğulları’nın yaşayacakları  “cennet” olarak vaadi bu topraklardır. Bütün Mezopotamya’yı, Fırat ve Dicle’yi bir kenara bırakalım, sadece Adana’yı konuşalım…

Konumuz Adana… 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-18-34.jpeg

KAVALALI İBRAHİM PAŞA GÖRÜYOR…

Bir şehrin içinden nehir geçiyorsa, coğrafya olarak Allah’ın inayetine mazhar olmuştur. 

Adana’nın içinden bir değil, iki değil üç nehir birden geçiyor. (Seyhan, Ceyhan, Berdan) Tarsus’ta Adana’nın sınırlarında idi. Adana su içinde yüzen bir ada…

Bu toprakları yaşanacak cennet olmasını sağlayan bu üç nehri kanallarla birleştirme fikri, Kavalalı İbrahim Paşa’ya gelinceye kadar kimsenin aklına gelmemiştir. 

Nil Nehri deltasının değerini bilen Kavalalı, burada üç nehri birleştirmek için ilk kazmayı vuran validir. Yıl 1833’tür ve Adana henüz bağımsız bir vilayet olmamıştır. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-17-33.jpegBurada doğup, büyüyen ve yaşayanların görmediğini Kavalalı bir defada görmüştür. 

Ve aradan yıllar geçiyor, Ömer Faruk Sakarya’nın başında olduğu kurum Adana’yı suyla birleştiren projeye birincilik ödülü veriyor. 

Bu ufku geniş oda başkanı; Adana’nın su üzerinde yüzen bir ada olduğunu görüyor. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-17-20.jpeg

ZİYA PAŞA GÖRDÜ

İçinden üç nehir geçen şehrin içinden bir metro geçiremedik… 

Elbette Vali Ziya Paşa’nın hakkını yemeyelim. Kurak bir zamanda yağmur duasına çıkma önerisinde bulunan Müftü’ye: “Seyhan Nehri böylesine bereketle akarken, yağmur için Allah’ın huzuruna çıkmaya utanırım” demiştir. 

“Adanalı da Baraj vekayiin ilk hissi teşebbüsü, yağmur duasına çıkma utancından doğmuştur” diye düşünebiliriz. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-16-58.jpegBurada doğup, büyüyen ve yaşayanların görmediğini Ziya Paşa, valiliği sırasında görmüştür. 

Sayın Sakarya Adana’yı yarına taşıyacak fikirler projelendirilmesi amacıyla bir yarışma başlattı. Hedefi Adana’yı dünya kenti yapmaktı. Baş vuru yapan 206 projeden sinerji yaratacak 40 proje seçti; bunların 22’si şehrimizde ırmak ve kanalların değerlendirilmesi üzerine oldu. 

Yehova’nın, Kavalalı İbrahim Paşa’nın ve Ziya Paşa’nın gördüklerini gördü. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-15-27.jpeg

AVUSTURYALI SEYYAH GÖRÜYOR…

Sizi 1859 yılına götüreyim. Avusturya İmparatorluğu vatandaşı Maden Mühendisi Russeger, Toros Dağları’nda hangi madenler var diye incelemeye gelirken, Dr. Koçi bir botanikçi olarak ona eşlik ediyordu. 

Biri Toros Dağlarındaki maden zenginliklerini diğeri de bu güzelim coğrafyalardaki endemik bitkileri keşfetti. Bu iki keşif Avrupalıyı zengin etti, biz burada yaşayanlar orada ücretli çalışmayı kendimiz için nimet saydık… 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-14-53.jpegİnanın öyle oldu. 

Kasım Ener’in Türkçe’ye çevirip yayınladığı anıları baştan sona okudum. Kahroldum…  

Dr. Koçi’nin burada keşfedip, Avusturya’ya götürdüğü endemik bitkiler, Orta Avrupa ilaç sektörünün doğmasına neden oldu. 

Avusturyalı Seyyah bir kez geldi, gördü ve ülkesini zengin edecek sektörü buldu. 

Burada doğup, büyüyen ve yaşayanların görmediğini Gezgin Koçi, birkaç dolaşmasıyla gördü. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-13-04.jpeg

ALADAĞ’DA BİR İNGİLİZ GÖRÜYOR…

2. Dünya Savaşı bitmiş, anıların konuşulduğu döneme geçilmiş. Savaş sırasında bir görevle Adana / Aladağ’a gelmiş olan E.H. Peck adında bir İngiliz’in buradan evine yazdığı mektup ortaya çıkar. 

Dağcı olan İngiliz asker Aladağ’ı gezince hayran olur. Duygularını yazar. 

Mektup uzun. Kısacık özetler vereceğim: 

Türkiye’nin çok zengin bir tabiata bürünmüş dağ silsileleri, Türkler için olduğu kadar, dağcılık sporunu seven yabancılar içinde az bulunur bir güzelliktedir... Türkiye’nin dağcılığa en elverişli yeri olan bu dağlar, Alpleri aratmayacak güzelliktedir.”

Aladağ; 'orman, göl, dik zirveler, kar, buz ve sarp kayalıklar gibi, bir doğanın bütün isteklerini kendinde toplamıştır. Sihirli bir güzellik içinde sporların en heyecanlısına en iyi şartlar altında, imkân veren Aladağ, onun sakinleri kartallar ve geyikler, çok az kimselerin bu dağ cennetinin eşiğini aştığına şahit olmuşlardır. Halbuki Aladağ ve bölgesi, ufak bir ihtimamla, Türkiye’nin en canlı dağcılık merkezlerinden biri haline gelebilir…

Yüzyıllarca burada yaşayanlar Aladağ’ın muhteşem güzelliğini göremedi; görev için kısa süreliğine Aladağ’a gelen bir İngiliz dağcı gördü. 

Ve Adana Sulama Kanalları ile Seyhan barajının sportif faaliyetlere ev sahipliği yapacağını Ömer faruk Sakarya Görüyor. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-11-45.jpeg

GÖKTEN DÜŞEN ÇEKOSLOVAKYALI GÖRÜYOR

Halbuki sizin şehrinizin üzerinden tayyarelerle beraber paralar da uçmaktadır.  

Efendim, olay şöyle gelişiyor: 1932 kışındayız. Şubat’ın ilk haftası… Eski takvime göre Karakış bitmiş, Zemheri ayı başlamıştır. Gökyüzünde bir tayyare peyda oluyor ve bu tayyare Adanalının şaşkın bakışları altında Kiremithane Mahallesinde bulunan bir alana iniyor.

Birkaç saat sonra başka bir tayyare yine Toroslar geçit vermediği için Koşu Meydanı’na (Şimdiki hipodrom civarı) zorunlu iniş yapıyor. 

Her ikisi de Çekoslovakya Tayyaresi. (Şimdiki adı Çekya) 

Türksözü gazetesi bu iş adamı ile röportaj yapar ve bir görüşte Adana Hakkında projelerini sıralar. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-30-46.jpeg“Türkiye’ye geliş sebebiniz?”

“ İzlin’de büyük bir kundura fabrikasının sahibiyim. Fabrikamda otuz beş bin amele çalışmaktadır. Bütün memleketlerde olduğu gibi Türkiye’de de yün, pamuk ve ham kösele ve deri üzerine önemli miktarda iş yapmak arzusundayım. Fakat bu da Türkiye’nin fabrikamdan mamul eşya alması şartı ile olacaktır. Bu koşulu kabul eden her hangi muteber bir tüccarla derhal iş yapmaya hazırım…

Şehrinizle ne güzel iş yapılırdı ama bu ova şehrinde bir havaalanınız yok…” 

Hava muhalefeti nedeniyle bir gün Adana’da konaklamak zorunda kalan Çekoslovakyalı projelerini sıralar. (Röportajın tam metni vardır) 

Seçilen 40 Projein dökümü yapıldığında Sayın ömer Faruk sakarya’nın vizyonu, geleceğe bakışı, Adana’yı dünya kenti yapmaktaki kararlılığını görebilirsiniz. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-16-50-01.jpeg

VE ÖMER FARUK SAKARYA GÖRÜYOR…

ÇUKUROVA GİAD Yönetim Kurulu Başkanı olarak Sayın Sakarya’nın neler yaptığını uzun uzun anlatacak değilim. Yaptığı her etkinlik başlı başına bir yazının ve hatta kitabın konusu… Bunları sıralamayacağım. Sosyal medyada sorduğunuz zaman birçok linkte karşınıza çıkar. 

Ben bir oda başkanının bunları görmesi, görenleri bir şemsiye altında toplaması, fikirleri kitap olarak yayınlaması ve Adana’yı bilfiil dünya gündemine taşımasından söz ediyorum. 

Ukrayna Fahri Konsolosluğunu söylemiyorum bile… Böylesine onurlu bir görevi üstlenen kişinin sorumluluğunu geçiştirmeye hakkım yok. whatsapp-image-2025-06-16-at-17-18-17.jpeg

Bu başkan, konusunda uzmanlığı dünya otoritelerince kanıtlanmış insanları Adana’da misafir etmiştir. Dünyaca bilinen yazarlar, sanatçılar ve bilim insanları Adana’nın havasını solumu görüşler bildirmiştir. Başkan’ın bir söylem olarak duyurduğu;  “Dünya Kenti Adana” anlayışı bu çalışma ve ziyaretler ile ete ve kemiğe bürünmüştür.  

Ufuk açan projeleri Adana özeli ve Türkiye genelinde umut olmaktadır. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-30-31.jpegKendisini tanımam, hiçbir mekânda bir arada bulunmuşluğum yoktur. Adana ve Türkiye ekonomisine dost olan kendisine de dost olmuşlardır. Ben de gıyabında takdir etmişimdir. 

2012 devraldığı GİAD Yönetim Kurulu başkanlığını 4 dönem hakkıyla temsil ettikten sonra 2025 yılında başarılı bir şekilde diğer arkadaşlarına devretmiştir. 

whatsapp-image-2025-06-16-at-17-30-16.jpegBir köylüden duyduğum: “Adanalı hazine sandığı üzerinde aç oturmaktadır” tespiti ne kadar moralimi bozuyorsa, Sayın Sakarya’nın çalışmaları umudumu o kadar yeşertiyor. 

Yönetim Ay Çiçeği zenginliğini göremedi ama halk gördü. Sayın Başkan sizin çalışmalarınız da görülecek. Sadece pişiyor. 

Lütfen devam edin Sayın Ömer Faruk Sakarya…

Özelde Adana’nın genelde ülkemizin, sizler gibi değerlere ihtiyacı var…

YAZIDA KULLANILAN KAYNAKLAR;

7 Şubat 1932 - 24 Ocak 1933 Tarihli Türksözü Gazetesi…

28 Ağustos 1945 Yeni Adana Gazetesi

10 Şubat 1953 Bugün Gazetesi

SEDAT MEMİLİ

Önceki ve Sonraki Haberler

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.