1. YAZARLAR

  2. Prof.Dr. Atabay Düzenli

  3. Uçurumdan önce son çıkış: Kıyısal, kentsel, kırsal akıllı dönüşüm
Prof.Dr. Atabay Düzenli

Prof.Dr. Atabay Düzenli

Doğa ve Yaşam Bilimci

Uçurumdan önce son çıkış: Kıyısal, kentsel, kırsal akıllı dönüşüm

A+A-

Bütün dünya biliyor ki, ülkemiz doğası, canlı ve cansız doğal kaynakları ile eşsiz bir özelliğe sahiptir. Ama ne yazık ki, bu kaynakları iyi değerlendirip kullanamadığımız da herkes tarafından bilinen bir gerçektir. Nasıl ki anayasalar, ait oldukları yerin tarihi geçmişi ve geleceğinin yazısal yasası ise, o yerin doğal özellikleri ,ekolojisi ve yapısallığı da, görsel olarak yaşam ortamını, yaşam biçimini, sağlıklı yaşama ve yaşatma şartlarını ortaya koyan doğa nın yasasıdır.

Peki, ülkemizdeki durum nedir? Bazı yerler hariç , durum içler acısıdır.

Kıyısal yapılaşmaya baktığımızda hepsi, denize düştü düşecek. Yat kalk tık denizdesin. Hepsi liman, iskele veya doldurularak yol konumuna gelmiş.  Doğaya hiç uymayıp korkunç bir ekolojik zarar ve görüntü kirliliği oluşturmakta. Kentlerimiz daha beter konumdadır. Ne tarih kalmış ne folklorik özellikler ne de mitleri. Karşı balkonda iç çamaşırlar. Balkonlar dip dibe. Kibrit kutusunun betonlaşmış halindeki evler. Her tarafına sinmiş ağır metaller. Korkunç bir gürültü ve görüntü kirliliği. Ardahan' dan Edirne'ye gider gibi evden işe gidiş. Özürlüler yürüyemez gidemez konumunda.. Kırsal bölgeler tam bir rezalet. Ne görsellik var, ne doğaya saygı. Dağın başında şehirdeki gibi betonlaşma...

Böyle akıl böyle mantık olur mu? Doğallık hemen hemen sıfır.

390829a8-c953-4bb8-b302-e3ffe2a0db11.jpg

YAŞAMI, BAŞKA CANLILARA BORÇLUYUZ

Ekolojik zarar boylu boyunca. 2B ler,  HES'ler, Termik santraller bu karmaşanın üzerine tuz biber olmuştur. Burada yaşayanlara yaşam tazminatlarının ödenmesi gerekir. Kaybolanların yerine aynısı gelecekse tabii İnsan dışındaki canlıların hesabı ise ortada yok. Kim biliyor ki insanlar yaşamlarını o diğer canlılara borçlu. Yapılan bu hataların ve plansız kıyısal , kentsel ve kırsal gelişimin asıl nedeni  bilgisizlik olamaz. Olsa olsa, herkesin çıkar ve yandaş uğruna, babalarının malı gibi kullanım haklarını kendilerinde görmelerinden ve sahip oldukları görevlerinde bilimi ve yasaları görmezlikten gelmelerinden kaynaklanmaktadır.

Hiç kimse, aman yine  ahşap, taş veya kerpiç yapılardan söz ediliyor demesin. Bu konu bu kadar basite indirgenemez.

9bc12e25-2336-49df-9b03-7af30abf445f.jpg

EKOLOJİ, DOĞANIN ANAYASASIDIR

Bilgiye başvurduğunuzda bu yapıların temizliğinin ve bakımının zaman ve para gerektirdiği görülür. Bu yapılara gerekli bakımların zamanında yapılamadığında ne gibi problemlerle karşı karşıya kalınacağını bilirsiniz. Bu durumu fark edenler, son zamanlarda “Kıyı,Kent ve kırsal Ekoloji (Ekokent)” kavramlarına sıkı sıkıya sarılmaya başlamışlardır.  

Bu kavramlar Ekoloji bilim dalının uygulandığı sahalardır. Ekoloji canlının yaşadığı alanlarla uğraşan bir bilim dalıdır. Amacı da, oradaki canlı ve cansızlarla beraber en ideal yaşama biçimini ve gereklerini ortaya koymak ve sürdürülebilirliğini sağlamaktır. Öyle seçenekler sunar ki, paranız ve zamanınıza göre doğal dokunuzu da koruyabilirsiniz; gelişen ve var olan yeni veriler, malzemeler, yeni teknikler doğrultusunda yaşama alanınızı oluşturabilirsiniz. Bunu gerçekleştirmenin yolu: Yaşadığınız yerde ekolojik elemanlara kulak vereceksiniz ve ekolojik yasaları uygulayacaksınız. Ve de  kıyı , kent ve kırsalların ekolojik ayak izlerini iyi hesap edeceksiniz.Sonuçta kıyı, kent ve kırsalların sembolünü markasını yapılaşmasını ulaşım biçimini ve uğraş şekillerini ortaya koyacaksınız ki canlansınlar, güzelleşsinler ve dünya standartlarında yaşanabilir hale gelsinler..  Nasıl mı? İlk önce o yerde bulunan tüm kültürel ve doğal varlıkların envanterinin ortaya konulması, toprak ve iklim özelliklerinin belirlenmesi, yaz kış gibi zamanı bilinen periyodik dönüşümlerin  saptanması, deprem, sel, kasırga, tufan, fırtına gibi doğal afetlerin ne zaman nereden nasıl geleceği bilinmesi kent ekolojisinin temel bileşenlerinin içersinde yaşamsal öneme sahip gerçeğinin kabulü. 

8308c3cd-f2fe-4ea2-a27a-914a37aaa31b.jpg

DEPREMİN ZAMANI DEĞİL "NE YAPACAĞI" BELLİDİR

Kent yaşamının şekillenmesinde bu faktörlerin bilinmesi, gerekli olan tüm tedbirlerinin ve planlamaların ortaya  konulması, orada yaşayacak halkın yaşam kaynağı ve biçiminin belirlenmesi, tüm bunlara, orada yaşayan ve yaşamak isteyen halkla ortaklaşa yetki ve bilir kişilerle karar verilmesi ve de verilecek kararların hep beraber taviz verilmeden uygulamaya konulması önemlidir.  Ancak, bu yöntemin genellikle işletilmediği, alınan kararların çevresel etkilerinin göz ardı edildiği de bilinen bir gerçektir. Bunun en güzel örneği de ülkemizde yaşanan depremler ve sonuçlarıdır. Çünkü depremin ne zaman olacağı belli değil ama ne yapacağı bellidir. Dilediğin gibi dilediğin yerde bina yap sat.

 Kontrol var mı? Bilimsellik var mı? Yok.

Rant var mı? Kayırmacılık var mı ? Var.

Sonuç:ellerde deprem olur yıkım ve enkaz altında kalan olmaz. Bizde ise deprem olur. Binalar yıkılır. Çöken binaların altında insanlar kalır. Sel ve kasırgalarda aynı şekilde. Peki, bu mevcut durum değiştirilebilir mi? Bu sorunun yanıtını, o yaşam alanındaki tüm kesimlere ait insanlar, tartışarak, dünyayı ve geleceği görerek verecek. Yaşayacağımız ve yaşatacağımız alanların bu şekilde oluşması dileği ile. Gelin, gelecek nesillere borcumuzu ödemenin bir fırsatını yakalamışken yalnız afet ve deprem riskini içermeyen,aynı zamanda akıllı ve doğal çevreye uyumlu  kıyısal , kentsel   ve kırsal dönüşümlere destek verelim. Ama bir şartla unutmayalım ki bu dönüşümler  yalnız eski konut ve binaların yıkılıp yerine yenisinin yapılması değil tamamen tersine tüm canlıların hakkettiği şekilde yaşaması ve yaşamlarını sürdürebilmesi için bilimsel verilere ve gerçeklere göre yapılacak yaşam alanları ve ihtiyaçlarıdır.

BAŞKA ÇIKIŞ YOK!

 

 

Prof.Dr. Atabay Düzenli

Doğa ve Yaşam Bilimci

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar