1. YAZARLAR

  2. Cengiz Yıldırım

  3. Âşık Veysel’in Yaşamı, Felsefesi, Âşıklık Geleneğindeki Yeri
Cengiz Yıldırım

Cengiz Yıldırım

Âşık Veysel’in Yaşamı, Felsefesi, Âşıklık Geleneğindeki Yeri

A+A-

Bizi acılara boğan deprem dolayısıyla ara verdiğimiz yazı dizimize devam ediyoruz.

 

2. Bölüm

1.3. Beserek Dağı’nın Gizemi?

Adına onlarca şiir yazılan türküler söylenen, geçmişi önemli bir rivayete dayanan Beserek Dağı ve dağın eteğinde ziyaret edilen bir çam (Emlek yöresinde ardıç denir), çamın dibinde bir de geniş ve derin bir çukur vardır. Bu çukurun dağın yüzünde nasıl oluştuğu bilinmez. Bu çukura yağmur ve kar suyu toplanır. Yöre halkı bu çukurda biriken suya, uyuz olan hayvanlarını sokar. Hayvan uyuzdan kurtulur. Yerin kutsallığı düşünülür. Gerçekte ise, toplanan suya maden karıştığı için yarayı ve uyuz hayvanı iyileştirir. Veysel Karani’nin, uyuz olan develerini de bu suya soktuğu ve develerinin uyuzdan kurtulduğu rivayet edilir. Çukurun yanı başında bir çam (ardıç) ağacı bulunmaktadır. Burası ziyaret edilir. İnsanlar beklentileri için dilekte bulunur, çamın dalına çaput bağlarlar. Adaklar adanır, kurbanlar kesilir, kesilen kurbanlar burada pişirilir, lokmalar dağıtılır ve bunlardan dolayı burası büyüktür “Ulu”dur (Yıldırım, 2018: 16).

5e21a3802269a21574510275.webp

Soyunun Nereden Geldiği

Âşık Veysel’in soyunun Orta Asya’dan (Türkistan, Horasan) göçerek Anadolu’ya yerleştiği rivayet edilir. Göç konusunda yeterli bilgi yoktur. Anadolu’ya Selçuklularla ilk gelenlerden midir (1071)?Yoksa1219’da Harizm Devleti’ne savaş açanve bölgeyi kasıp kavuran Cengiz Han’ın(Moğol) önünden Anadolu’ya kaçan Türkmenkafileleriyle mi gelmiştir bilinmez (Yıldırım, 2018: 18-19). Halk kültürü araştırmacısıKutlu Özen (1998: 11),“Âşık Veysel’in soyunun asıl yerleşimyerinin Kars olduğunu bildirir. Sülalesi hakkında da“Kars’ta bu aileye Şatıroğulları sülalesi denir” der. Gene Özen’in verdiği bilgiye göre “Uzun sürebu yörede oturan Şatıroğulları sülalesi buradan ayrılır. Nezaman ve ne sebeple ayrıldığı hakkında kesin bilgi olmamaklabirlikte Erdoğan Alkan (1991: 21) Celali isyanlarınıbastırmakla ünlü Osmanlı Sadrazamı Kuyucu MuratPaşa (1606-1611) kıyımından kurtulmak için Kars’tangöçtüklerini ve Erzurum, Malatya, Trabzon, Konya, Sivasgibi illere dağıldıklarını yazar. Öyleyse Kars’tan, Sivas DivriğiKaledibi köyüne bu göç 1700’lerin başında olmuştur.

 

Araştırmacı yazar Nejat Birdoğan(1999: Sayı 8, s. 18), Kutlu Özen’in Âşık Veysel’in sülalesi (Şatıroğlu Sülalesi) ile ilgili verdiği bilgiyi doğrulamaz ve şöyle devam eder: “Ben Karslıyım Kars’ın Türkmenki orada Alevi sözü yok. Türkmen sözü var. Türkmen bölgelerinde uzun uzun dolaştım, derlemeler, taramalar yaptım. Şatıroğulları adıyla ne Türkmenlerde ne de yerlilerde bir aile, bir soy yok”der.

 

Bu konuyla ilgili mevcut kaynaklarda aşiretleri, aşiretler içinde oymakları inceleme imkânım oldu. Kars ilimizde Digor ilçesinde Şatıroğlu köyü var ancak köyün muhtarı Hindistan Kesik’le yaptığım görüşmede “Şatıroğlu köyü dâhil Digor köylerinin büyük bir bölümünün Kürt olduğunu söyler. Büyüklerimden duyduğum kadarıyla Şatıroğlu köyü daha öncesinde de Kürt’müş”, der (Yıldırım, 2018: 18-19).

 

Bir başka bilgi de Antalya Teke Bölgesi’nde, Elmalı ile Kumluca arasında 169 çadırlık konar-göçer olarak yaşamaya devam eden sonraki yıllarda yerleşik hayata geçen ve Şatırlı Köyü olarak isimlendirilen bir köy kurulmuştur. Ulaşabildiğim bir makaleden (Atabeyli, 2015: 219, 221) buraya yerleşenlerin ŞatırlıObası’na mensup Avşar Türklerinden olduğu belirtilmektedir.

 

Âşık Veysel de sülalesi için: “Efendim, Şatıroğullarıçoook... Malatya, Trabzon, Konya’da var. Onlar benim düşünceme kalırsa Türkistan’dan mı gelmişler ne...?” demektedir. Âşık Veysel, mensup olduğu kökenini, etnik kimliğini aşağıdaki dörtlükte de, açık bir şekilde belirtmiştir:

 

Muhabbetin candan haslardan hastır

Avutur Veysel’i bir şen piyestir

Türk adı babamdan bana mirastır

Daha bundan başka adı neyleyim

59f033e10f25440ddc831357.webp

Âşık Veysel, bir şiirinde de, kendisini Mansur’a benzetir. Karacaoğlan ve Yunus Emre ile aynı soydan olduğunu anlatır:

 

Neyin neolacak elde neyim var

Karaca Oğlan, Dertli Yunus Soyum var

Mansur’a benzeyen bazı huyum var

Ne sen var, ne ben var bir tane Gaffar

 

Yine Kutlu Özen’in aktardığına (1998: 11-13) göre; Veysel’in dedesi Ali Ağa, Kars’tan ayrıldıktan sonra Sivas’ın Divriği ilçesinin Kaledibi köyüne yerleşir. Bir müddet sonra oradan ayrılan Ali Ağa, Şarkışla’nın Sivrialan (Söbelan) köyünü kendine yurt edinir. Ali Ağa Alevi kökenli bir ailedir. Sivrialan köyü, Erzincan Kemaliye Ocak köyünden göçen Alevi dedelerle, Kaledibi köyünden göçenlerle bu köyü karışık olarak kurmuşlardır.

 

Âşık Veysel’in anılarından öğrendiğimize göre Ali Ağa, İbrahim adında birisinin oğlu olup hayatını çiftçilik yaparak geçirmiştir. Ali Ağa’nın ölümünden sonra, ailenin geçimini oğul Karaca lakaplı Ahmet üzerine alır. Ali Ağa’nın doğum ve ölüm tarihlerini bilmediğimiz gibi, hayatı hakkında da torunu Veysel’in söylediklerinin dışında bir bilgiye sahip değiliz.

 

Âşık Veysel’in anılarında: “Babamın adı Ahmet Şatıroğullarından…babam çiftçi idi. Küçük yaşta yetim kalmış. Onun bunun kapısında çobanlık, hizmetkârlık etmiş. Sonraları çift-çubuk sahibi olmuş”(Gökçe, 1944: 87),.der.

hqdefault-001.jpg

Çocukluğu ve Çiçek Hastalığına Yakalanması

Âşık Veysel çocukluğunu anlatırken: “Ben de yedi yaşıma kadar herkes gibi koşup oynadım, eğlendim. Yedi yaşında hastalanıp gözlerimi kaybettim. Tabiatla ilgili olarak gördüklerim bu yaşıma kadar oldu” der. Âşık Veysel, başka bir sohbetinde de babasıyla aralarında geçen bir anısını şöyle anlatmaktadır:

 

“Şu kadarını hatırlıyorum ki güneşin ışıklarını tutmaya çalışırdım. Babam; ‘avuçla oğlum, bana getir’ derdi. Ben de oynaya, zıplaya, avuçlayıp babama getirirdim. Avucumu açıp verecek bir şey bulamayınca hayret ederdim. Köy yerinin eğlencesinden ne olacak; babam beni bu şekilde eğlendirirdi”(Turan, 2009: 118).

 

Veysel’in dünyaya geldiği sıralar (1894), çiçek hastalığı Sivas yöresini kasıp kavurmaktadır. Yörede çiçek hastalığından etkilenen ve ölen çok sayıda çocuk olmuştur. Veysel yedi yaşına girdiği yıl (1901) Sivas’ta çiçek salgını yeniden yaygınlaşmıştır. Çiçek hastalığına Veysel de yakalanır. Veysel o günleri, çiçek hastalığına tutulduğunu (başlangıcını) nasıl öğrendiğini aşağıdaki şekilde anlatmaktadır:

 

“Yedi yaşıma girdiğim sıralarda idi. Emmimin karısı Muhsine, bana üç etekli bir entari dikmişti. Onu giyinip kendisine o cici elbiselerimle el öpmeye gittim. Hava çok yağmurlu idi. Her taraf çamur deryası halindeydi. Yolda ayağım kaydı düştüm. Entarim çamur içinde kaldı. Kalktım gözyaşları içinde eve koştum. Ertesi gün yataktan kalkamadım. Ateşler içinde yanıyordum. Meğer çiçek hastalığına tutulmuşum.”

 

“Çok geçmeden sol gözümde çıkan bir çiçek çıbanı yüzünden o gözümü kaybettim. Bir müddet sonrada sağ gözüme perde indi. Sağ gözümle ışığı ve aydınlığı seziyor, fakat göremiyordum. Artık küçük kardeşim Elif beni elimden tutarak gezdiriyordu…”

 

“Bir gün bana; müjde Veysel dediler. Köye kırlangıç uşakları gelmiş, perdeli gözünü muayene edecekler.Hemen o gün babam ‘Kırlangıç uşağı’ tabir edilen ve gözlerine perde inenlerin gözlerindeki perdeyi neşterle kaldıran bu hekimleri, eve getirdi. Gözlerimi muayene ettiler. Sağ gözümdeki perde kalkarsa, görebileceğimi söylediler. Babama, bu ameliyatın yapılması için yanımızda aletimiz yok. Çocuğu Sivas’a getirin, deyip gittiler.”

 

“Babam hazırlığa başladı. Müsait bir gün Sivas’a gidecek, sağ gözümü açtıracaktık. Fakat Ulu Tanrı bana dünyayı zindan olarak bağışlamış olacak ki, bir gün ağabeyim Ali ile ahıra gittim. Ağabeyim hayvanların altını çalıyor (süpürüyor) ben de kürünü (musuru) temizliyordum. Saman artıklarını dökmek için yere eğildim. Eğilmemle birlikte çıtak öküzün boynuzu gözüme saplandı. Bayılıp kalmışım. Gözüm de akıp gitmiş.” (Kaya, 2004: 2).

 

Âşık Veysel başına gelenleri, çiçek hastalığı sonucu gözlerini kaybetmesini daha sonraki yıllarda şu dörtlükle anlatır:

 

Genç yaşımda felek vurdu başıma

Aldırdım elimden iki gözümü

Yeni değmiş idim yedi yaşıma

Kayıp ettim baharımı yazımı

 

E-posta: [email protected]

e-posta [email protected]

Cep Tel: +90 533 351 74 60

Ankara/Türkiye

 

2 Bölüm Sonu

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.