1. YAZARLAR

  2. Sedat Memili

  3. "Anıtı Dikilen Sinek..."
Sedat Memili

Sedat Memili

Gazeteci Yazar

"Anıtı Dikilen Sinek..."

A+A-

Bir sinek kolonisi… Apartmanın bodrumunda yaşıyor. Yuvalarının loş ve rutubetli ortamında, belirli bir düzen içinde yaşayıp gidiyorlar.

Genç bir sinek, üst camdan gözlerini alamıyor:

“Demek yeryüzünde aydınlık yerler de var” diye düşünerek aklını oraya takıyor.

“Ben bu karanlığa katlanmak zorunda değilim. O aydınlık dünyaya gitmek istiyorum” der ve pencereye doğru kanat çırpar.

Öteye geçemez; başını cama çarpar.

Yeniden dener. Yeniden geçemez.

Uykuları kaçar: “Ben bu aydınlığa ulaşmalıyım. Bu karanlık benim kaderim değil…” diye düşündükçe, yaşadığı ortamdan şikâyetleri artar.

Rahatsızlığı çoğalır. Koku ve pisliğe dayanamaz hale gelir.

Öfkesi arttıkça hızı da artar aydınlığa uçar; yeniden başını cama çarpar. Hem de daha şiddetle.

Artık aydınlığa ulaşmak genç sinekte bir saplantıya dönüşür. Yaşlı sinekler, mutsuz genç sineği teselli etmeye başlarlar:

“Evet, orada aydınlık var. Biz de biliyoruz. Biz de oraya gitmek istiyoruz. Ama geçemiyoruz…”

“Ben oraya gideceğim” der genç sinek inatla. Yaşlılar:

“Aydınlığa inat ile ulaşılmaz, yöntem ile ulaşılır. Biz yöntemini bulamadık. Onun için geçemiyoruz” derlerse de genç sineği ikna edemezler.

Bu arada yeni doğan sinekler ile yıllardan beri loş ve kapalı alanda kalıp aydınlığı özleyen diğer sinekler, umutlanmaya başlamışlar. Yaşlı sinekler:

“Yapmayın etmeyin, bu yöntemle aydınlığa çıkılmaz” derseler de, sinek kolonisinin umutları büyüyor…

Genç sinek, bir yandan “Aydınlıklar Gelecek” diye umut verirken, diğer yandan hızını arttıran yöntemler geliştirmiş. Yanına topladığı birkaç sinekle birlikte, bir güç oluşturup, el birliği ile aydınlığa uçmaya karar vermişler.

Ve o sabah, olabilecek en büyük hızla aydınlığa kanat çırpmışlar.

Cama öylesine şiddetle çarpmışlar ki, genç sineğin başı parçalanmış ve pencere camına yapışmış.

Diğer sineklerden bazıları ufak tefek yaralanırken, bazıları da zarar görmemiş. Çünkü cama çarpar gibi yapıp, yaklaştıkça yavaşlamışlar.

Olan Genç Sineğe olmuş. Ölüsü cama yapışmış halde kalmış.

O sabah, apartman görevlisi: “ Bıktım şu sineklerden” diyerek elindeki sarı bezle, camı sinekten temizlemiş. Genç sineğin ezik ölüsü pencerenin önüne düşmüş.

Diğer sinekler bu ölünün başında toplanmışlar. Ve kendi aralarında:

“Kahramandı…” , “Büyüktü…”, “Yol göstericimizde…” diye konuşmaya başlarlar. Yaşlı biri çıkıp:

“Bizim için kendini feda etti. Bundan böyle öldüğü yer, kolonimizin yüz akı ve liderinin anıtı olacaktır”  diyerek göz yaşartan bir konuşma yapmıştır.

Toplananlardan bazıları: “Sayın sinekler, aynı şeyi yaparak, farklı sonuçlara ulaşılmaz. Aydınlığa giden yolda cam vardı. O camı kaldırmamız lazım. Aksi takdirde başımızı yine cama çarparız” deyince, anıt için toplananlar sinirlenmiş:

“Sen karanlığı görmüyor musun? Her yer pis… Leş kokusu var… Yoksa bu pislikten mutlu musun?” diyerek yol göstericileri aralarına almamışlardır.

Bu yazıyı, Allah Rahmet Eylemesin Aziz Nesin’in “Anıtı Dikilen Sinek” adlı öyküsünden esinlenerek kaleme aldım.

Yaşadığımız bu. CHP’nin hatalı yöntemini eleştirdiğimiz zaman, “Sen bu gidişattan memnun musun?” diyorlar. Bu iş midir?

CHP içerisinde başların çarptığı camlardan birini listeleyelim:

7 Dönemdir Milletvekili olanlar: Engin Altay, Erdoğan Toprak

6 Dönemdir Milletvekili olanlar: Faik Öztrak, İlhan Kesici, Yaşar Tüzün,

5 Dönemdir Milletvekili olanlar: Veli Ağbaba, Özgür Özel, Tekin Bingöl, Uğur Bayraktutan, Mahmut Tanal, Bülent Tezcan, Sezgin Tanrıkulu,

4 Dönemdir Milletvekili olanlar: Murat Temir, Tuncay Özkan, Barış Karadeniz, Burcu Köksal, Gamze İlgezdi, Hüseyin Yıldız, Enis Berberoğlu, Oğuz Kaan Salıcı, Orhan Sarıbal.

Üç ve daha az dönem olanları yazmıyorum bile. Bunların hepsi masum da bir tek Kılıçdaroğlu’mu günahkâr…

Bu kişiler (siyaseten) şeffaf duruşları ile arkalarındaki aydınlığı gösterip, ona ulaşılmasına cam olarak engel olmuşlardır.

Şimdi yeni bir cam oluşturma girişimi başlamıştır. Değişim…

İyi de bu değişimin içeriği nedir?

Partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi’dir.

Eğer partinin adını değiştirmeyecekseniz, yapmanız gereken ilk şey, fabrika ayarlarına dönmektir. Aydınlığa ulaşmanın biricik yöntemi tüzük ve programdır. Tüzüğü önünüze alıp; “Altı Ok” ile simgelenen değerlere sahip çıkmaktır. Denenmiştir ve doğrudur.

Eğer bunu yapmayacaksanız, bence önce partinin adını ve bayrağını değiştirmekle değişime başlayabilirsiniz.

Son söz: değişim mi? Ya partinin adını ve bayrağını değiştirin veya Tüzük ve Programını…

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.