İnce Mehmed: Adana’nın Vicdanı, Anadolu’nun Efsanesi
Adana’nın güneşi yakar, toprağı yorar ama umudu hiç soldurmaz.
İşte o umudun adı bir zamanlar İnce Mehmed’di.
Bir köy çocuğuydu belki, ama yüreği bir ülkenin adalet arayışıyla doluydu.
Korkmadı, susmadı, eğilmedi. Çünkü o, haksızlığa başkaldırmanın, mazlumun yanında durmanın adıdır.
Torosların eteklerinde yankılanan o türkü hâlâ duyulur:
“İnce Mehmed geçti buradan…”
Rüzgârın sesi değişir, dağlar susar, pınarlar onun adını söyler.
Bir kahraman değil sadece; bir vicdanın sesi idi o.
O günlerin Adana'sı yoksuldu..!
Toprak ağaları zengindi ama halkın nasibi hep aynıydı:
Ter, çamur, yoksulluk…
İnce Mehmed, o kaderin içine doğdu ama kaderine razı olmadı.
Bir çocuğun bile inanamayacağı bir cesaretle çıktı yola,
bir eşkıya değil, bir adalet yolcusu olarak.
Bugün Adana’nın tarlalarında,
pamuk toplayan ellerin nasırında onun izleri var.
Bir işçinin alnındaki ter,
bir köylünün duasındaki sessiz teşekkürdür ona.
Belki şimdi o günlerin çeteleri yok,
ama hâlâ haksızlıklar, sessizlikler, suskunluklar var.
Ve belki bugün İnce Mehmed başka bir biçimde yaşar:
Bir öğretmenin vicdanında,
Bir gazetecinin kaleminde,
Bir gencin doğruluktan ödün vermeyen yüreğinde…
Ey Adana’nın efsanesi,
Seninle büyüyen her çocuk, haksızlığa itiraz etmeyi öğrendi.
Seninle yazıldı bu toprağın en onurlu destanı.
Ve her sonbahar rüzgâr estiğinde,
her pamuk beyazladığında,
biz biliriz ki sen hâlâ buralardasın.
İnce Mehmed ölmedi,
Çünkü onun adı bir karakter değil, bir inançtır artık:
Adana’nın vicdanında,
Anadolu’nun yüreğinde yaşamaya devam eden bir inanç…


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.