1. YAZARLAR

  2. Yaşar Erkmen

  3. Kent Belleği
Yaşar Erkmen

Yaşar Erkmen

Kent Belleği

A+A-

Tepebağ Höyüğündeki kazı çalışmaları, Adana’nın tarihini ortaya çıkarıyor. Bir yerin tarihinin oluşması için yüz yıllar gerekiyor. Tepebağ’da yapılan kazılarda henüz 55-60 metrelik derinliğe inilmesine karşın, tarihin MÖ 18. yüzyıla kadar uzandığı anlaşılıyor. Höyükler, tepeler bir kentin belleğidir ve o kentte yaşamış uygarlıkların tarihini koynunda barındırır.

Her türlü doğal afetin, özellikle de depremin neden olduğu yıkımların sonucu bir kent yerle bir olabiliyor. Yeni yerleşim bu kalıntıların üzerine inşa edildikçe altta bir tarih kaybolup gidiyor. Tepebağ’da yapılan kazılarda elde edilen bulgularla MÖ 18. yüzyıldan günümüze kadar hüküm sürmüş değişik uygarlıklarla ilgili bilgiler ediniyoruz.

ye1-002.jpeg

Kızılay Caddesindeki bir görüntü, bu düşüncelere sevk etti beni. Bir kentin tarihi, yaşam tarzı, görüntüsü zaman içerisinde yavaş yavaş değişiyor. Bazen bunun farkına varıyor, bazen ruhumuz bile duymuyor. Çok eskiden doğal afetlerin her biri; sel, fırtına, yıldırım, yangın ve deprem bir yerin geçmişini, bir toplumun hafızasını tümden silebiliyordu. İnsanoğlu aklını geliştirip teknolojiyi kullandıkça depremlerin dışındaki doğal afetlerin üstesinden gelmeyi başardı. İnşaatla uğraşanlar, depremle baş edebilmenin yolunun sağlam bina yapmaktan geçtiğini bilseler de henüz açgözlülüğün şehvetinden kutulamadıkları için bedel ödemeye devam ediyoruz.

ye2-002.jpeg

Adana’da, Büyük Postane’yi bilmeyen yoktur. Herkesin bildiği bir yer olunca oraya yakın yerleri tarif ederken orası adres olarak gösterilirdi. Postane’nin karşısında, Postane’nin yanında, Postane’yi geçtikten sonra gibi sözlerle yer tarifleri yapılırdı. Şimdi ne diyecekler acaba? Çünkü Büyük Postane diye bir yer yok artık. Konum atarız, diyenler olabilir ama toplumun çoğunluğu konum atmayı da konumdan adres bulmayı da henüz öğrenebilmiş değil.

Depremden ağır hasarlı olarak çıkan Büyük Postane binası bir yıldır yıkılmayı bekliyordu. Dün önünden geçerken iş makinalarının devasa binayı yıkmaya başladığını gördüm. İçim burkuldu. Özel günlerin öncesinde ne heyecanlarla bu koca binanın önündeki seyyar satıcılardan aldığım kartpostalların arkalarını süslü cümlelerle doldurup sevdiklerime gönderdiğim günler geldi gözümün önüne. Mektuplar gibi kutlama kartları da yaşantımızdan sessiz sedasız çıkıp gittiler. Bir mesajla ya da bir telefonla bu görevi yerine getiriyoruz artık. Çok özlediklerimizi ise görüntülü bile arayabiliyoruz. Yeter ki yaşıyor olsun ve yeter ki elinde teknolojinin son harikası ‘akıllı’ telefon olsun! Ama yaşamıyorsa o kişiye ulaşmanın bir yolu yok. Çünkü diğer taraftan yani gaipten haber verecek bir teknoloji henüz icat edilmedi.

İnsan belleği, geçmişe ya da sevdiği, kaybettiği insanlara olan sevgisini, özlemini bir parça giderebiliyor. Yaşanılan özel anları, unutulmasın diye hafızamıza özenle kaydediyor. Yeri ve zamanı geldikçe de bu özel anlar, bir film şeridi gibi gözümüzün önünden akıp gidiyor. Büyük Postane’nin önünden her geçişimde gülümseyerek anımsadığım o özel anlar, dün yıkımı bir süre izlerken gözümde canlanıverdi. Bu kez yüzümdeki gülümsemenin yerini derin bir keder kaplamıştı.

ye3.jpeg

Bu kederin sebebi, binanın yıkılmasından çok, enkazın altında kalan güzel anılardı. Zemin kattaki havale servisinin şefi, çok sevdiğimiz bir abimizdi. Çocukluğumuzda koca köyde kendimize örnek aldığımız birkaç kişiden biriydi. Arada bir ziyaretine gider, sohbet ederdik. Sohbetimizin konusu genellikle köyümüz, ortak tanıdıklarımız ve futbol olurdu. Köyümüzle ilgili Adana’da yaptığımız her toplantıya, her etkinliğe katılmaktan büyük keyif alırdı. Yakın zamanda kaybettiğimiz bu değerli ve her yönüyle beyefendi abimizi bir kez daha saygıyla ve özlemle andım. İyi ki uzun yıllar çalıştığı binanın yok oluşunu görmedi diyerek kendimi bir parça teselli ettim.

Bir bina yıkılırken duvarına, zeminine, tavanına sinmiş anılar da yıkılıp toprağa karışıyor. Bir süre sonra bina da binada yaşanılanlar da acımasız zaman değirmeninde öğütülüp yok oluyor. Geride eli böğründe, yapayalnız mutsuz, umutsuz insanlar kalıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.