Adana artık neyi bekliyor?
Adana’nın Kaybedecek Zamanı Yok: Yeni Bir Sanayi ve Tarım Hikâyesi Şart
Adana, uzun süredir üzerinde taşıdığı ölü toprağını artık silkelemek zorundadır.
Bu şehir, potansiyelini bilen ama kullanamayan bir dev gibidir.
Verimli toprakları, genç nüfusu, limanlara ve enerji hatlarına yakınlığıyla Türkiye’nin en stratejik kentlerinden biri olan Adana, ne yazık ki yüz yıldır aynı sanayi ve tarım kalıplarına sıkışıp kalmıştır.
Bugün açıkça söylemek gerekir:
Adana’nın sanayi ve tarım rejimi değişmelidir..!
Ve bu değişim, makyajla değil, köklü bir zihniyet dönüşümüyle mümkündür.
Tekstil Kısır Döngüsünden Çıkmak Zorundayız !
Tekstil, Adana sanayisinin tarihidir; ancak geleceği değildir.
Düşük katma değerli, yoğun emek gerektiren ve küresel rekabette hızla kan kaybeden bu alana mahkûm olmak, kenti yerinde saymaya mahkûm etmektir.
Artık şu soruyu sormak zorundayız:
Neden Adana’da çip üretilmesin?
Neden batarya, enerji depolama sistemleri, yazılım tabanlı sanayi ürünleri bu kentte doğmasın?
Neden savunma sanayi için, nükleer santraller için üretimler yapılmaz?
Adana’nın endüstriyel geleceği;
kimya, yenilenebilir enerji,
ileri malzeme teknolojileri,
yazılım ve elektronik tabanlı üretim gibi yüksek katma değerli alanlarda şekillenmelidir.
Sanayi bölgeleri yalnızca fabrika kümeleri değil; üniversite, AR-GE ve girişimcilik ekosistemleriyle bütünleşmiş teknoloji merkezleri hâline gelmelidir.
Tarım, ham üretim değil, akıllı ve markalı üretim haline dönüşmelidir
Adana tarımı da aynı kaderi paylaşmaktadır: Üretiyor ama kazanamıyor...
Narenciye bahçeleri var, fakat narenciyeden dünya markası çıkaramıyoruz.
Sebze ve meyve üretiyoruz, ama işleyemiyor, paketleyemiyor, katma değer ekleyemiyoruz.
Oysa yeni tarım modeli nettir:
İşlenen, markalaşan ve ihraç edilen tarım.
Narenciyenin sadece portakal olarak değil; konsantre, markalı meyve suyu, aroma, meyve salatası, kozmetik hammaddesi ve fonksiyonel gıda olarak değerlendirildiği, meyve ve sebzenin çeşitlendirildiği ve işlendiği bir tarım-sanayi entegrasyonu Adana’nın yeni hikâyesi olmalıdır.
Manda, Süt ve Dut: Neden Dünya Markası Olmasın?
Bölgede iklim ve doğa şartları son derece uygun olmasına rağmen yeterince değerlendirilmemiş alanlar da vardır.
Bunların başında manda yetiştiriciliği, manda sütü ürünleri ve dut gelmektedir.
Adana ve çevresinde;
manda, manda sütü ve dut ürünlerine odaklı ihtisas Organize Sanayi Bölgeleri kurulabilir.
Buradan dünyanın en kaliteli peynirleri, yoğurtları, kaymakları ve dut bazlı fonksiyonel gıdaları neden çıkmasın?
İtalya’nın parmesanla, mozerella ile, Fransa’nın roquefortla, Hollanda’nın goudayla yaptığı şeyi Adana neden başaramasın?
Mesele Potansiyel Değil, Cesaret Meselesidir !
Adana’nın sorunu imkânsızlık değildir.
Sorun; alışkanlıklara saplanıp kalmak, risk almamak ve vizyon eksikliğidir.
Bu şehir; sanayide yüksek katma değer, tarımda işleme ve markalaşma, ekonomide yenilik ve teknoloji ekseninde yeni bir yol çizmek zorundadır.
Adana’nın artık yeni bir hikâyeye ihtiyacı var.
Ve bu hikâye, geçmişe övgüyle değil; geleceğe cesaretle bakılarak yazılabilir.


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.