İsmet İnönü'nün sisteme yeniden dahil ettiği Adanalılar
Mustafa Kemal Atatürk'ün, Cumhuriyeti ilanından hemen sonra bazı konularda yakın çalışma arkadaşlarıyla ihtilaf yaşadığı ve bu durumdan dolayı yol ayrımına gidildiği bilinen tarihi bir gerçektir. Bu gerçeğin en bariz göstergelerinden bir tanesi Kazım Karabekir'in genel başkanlığında 17 Kasım 1924 tarihinde kurulan muhalefet partisi, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kuruluşudur. Fırka'nın kuruluşunda Atatürk'ün milli mücadele döneminden yakın arkadaşları olan Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Refet Bele gibi çok önemli komutanlar yer almıştır. Parti, 5 Haziran 1925'te Şeyh Said isyanından da sorumlu tutularak kapatılmıştır.
Bir diğer önemli olay ise Atatürk'e karşı düzenlenen İzmir Suikasti olayıdır. 14 Haziran 1926 yılında gerçekleştirilmesi planlanan suikast akamete uğramış bu nedenle Atatürk'ün yakın arkadaşları yargılanmış ve çoğu beraat ederken bazıları idama mahkum edilmiştir.

Bu olayların neticesinde Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar çok önemli emekleri olan insanlar idareden ve siyasetten uzaklaşmıştır. Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Mersinli Cemal Paşa, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele başlıca isimlerdir. Cebesoy ve Bele, Atatürk ölmeden sisteme yeninden dahil olurken diğer isimler, Atatürk’ün vefatına kadar siyaset ve devlet yönetiminden uzak kalmışlardır. Ancak Atatürk’ün vefatından sonra cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, sistem dışı kalan bir şekilde Mustafa Kemal Atatürk ile kırgınlığı olan kişileri toplamış Mustafa Kemal Atatürk’ün eleştirisini yapmamaları kaydıyla onları yeniden sisteme dahil edecek bir barış harekatı başlatmıştır. En bariz örnek, Kazım Karabekir’dir. Milletvekili olarak sisteme dahil olmuş akabinde TBMM başkanı olmuştur.
Adana’da sistemin dışında kalanlar
Adana, cumhuriyet tarihi boyunca önemli kararların alındığı, önemli aktörlerin yer aldığı önemli bir merkez olmuştur. Yukarıda anlattığım hadiselerin dışında başka meselelerden dolayı önemli kişilikler Atatürk’ün vefatına kadar sistem dışında kalmak zorunda kalmışlardır. Benim tespit ettiğim bu kategoride 4 kişi vardır. Farklı gerekçelerle aynı düzlemde yer almamasına rağmen 1923 ve 1938 yılı arasında bu kişiler, sistem dışı kalmışlardır. Tespit ettiğim 4 kişi;
1- Abdulkadir Kemali Bey (Yazar Orhan Kemal’in babası)
2- Ahmet Remzi Yüreğir
3- Sinan Tekelioğlu
4- Turan Cemal Beriker
Sisteme yeniden dahil olan bu 4 kişi ile alakalı kısa bilgiler verdikten sonra daha önce yaptığım çalışmalarda uzunca biyografilerini yazdığım şekliyle aynen aktaracağım. Biyografilerde sistemden çıkış nedenleri ve yeniden dahil oluşlarını daha ayrıntılı okuyacaksınız.

1- Abdulkadir Kemali Bey
Birinci mecliste Adalet Bakanı vekilliği yapacak kadar etkin ve saygın bir yere sahip olan Abdülkadir Kemali Bey, 1930 yılında merkezi Adana’da olan Ahali Fırkası’nı kurmuş, daha sonra ülkeden çıkmak zorunda kalmıştır. 8 yıl boyunca, Suriye’de sürgün olarak yaşadıktan sonra, 1938 yılının sonunda Türkiye’ye dönmüştür. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün girişimi ile Bergama Ağır Ceza reisi olmuştur.
Adana'dan Portreler Galerisi

10 Ağustos 1899'da o zaman ki adı Cebeli Bereket olan Osmaniye'nin Yarpuz Bucağı'nda doğdu. Türk edebiyatında önemli bir isim olan, romancı Orhan Kemal'in babasıdır. Çocukluğu Ceyhan'da geçti. Orhan Kemal, otobiyografik romanı olan "Baba Evi"nde Abdulkadir Kemali Bey'i sertlik yanlısı, çocuklara şiddet uygulayan bir baba olarak tasvir edecektir.
Ceyhan İptidai Mektebi ve Rüştiyesi'nden sonra Adana İdadisi'ni bitirdi. Daha sonra İstanbul'a gelerek Hamidiye Yüksek Ticaret Okulu'na iki yıl devam etti. Ardından İstanbul Hukuk Mektebi'ne girdi. İttihat Terakki Cemiyeti'ne katıldı. Özellikle cemiyetin karizmatik askeri liderlerinden biri olan Talat Paşa'dan çok etkilendi.
Üçüncü çocuğu olan kızına Talat ismini koydu. Birçok defa İttihat ve Terakki Cemiyeti'ndeki faaliyetleri nedeniyle tutuklandı.
Bu dönemde "Musaffer Erganun" ve "Şebtab" isimli iki dergi çıkardı. 1912 yılında hukuk mektebini bitirince Siirt'e savcı yardımcısı olarak atandı. Basra'da savcılık yaptı. 1914'de memuriyetten istifa etti. Aynı yıl seferberlik ilanı nedeniyle yedek subay olarak orduya yazıldı.
1915 yılında Çanakkale Savaşı'na katıldı. 1918 yılında terhis olduktan sonra Hukuk İşleri Müdürlüğü'ne atandı. Çok geçmeden Kirmasti (Mustafa Kemal Paşa) Kaymakamlığı görevine getirildi. 2 Nisan 1919 tarihinde 18 Ermeni'nin öldürülmesinden sorumlu görülerek tutuklandı. Yargılama sonucunda beraat etti. Ardından Kastamonu Savcısı olarak atandı.
Birinci Meclis'e Kastamonu Milletvekili olarak girdi. Adliye Vekâleti Müsteşarlığı yaptı. Siirt Mutasarrıflığı'na atandıysa da milletvekilliğini tercih ederek göreve gitmedi. 1 Kasım 1920 tarihinde Adliye Vekâleti (Adalet Bakanı) seçildi, 4 Kasım 1920 tarihinde istifa etmek zorunda kaldı. İstifasının arka planında meclis başkanı Mustafa Kemal Paşa'nın kendisiyle çalışmama isteğini beyan etmesi belirleyici oldu. Pozantı İstiklal Mahkemesi Başkanlığı görevlerinde bulundu. Daha sonra Adana'ya dönerek avukatlığa başladı.
Burada "Mücahede" adında bir gazete çıkardı. 30 Ağustos 1924 tarihinde Adana'da "Toksöz Gazetesi"ni kurdu. Gazete 30 Aralık 1924 tarihinde kapatıldı. Yazdığı yazılar nedeniyle tutuklandı. Şeyh Sait ayaklanması nedeniyle Şark İstiklal Mahkemesi'nde yargılandı. 1930 tarihinde Adana'da Ahali Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Ancak hükümetin sert tutumu karşısında Suriye'ye kaçtı, yaklaşık dokuz yıl sürgünde kaldı.
1939 yılında Türkiye'ye döndü. Bergama Ağır Ceza Reisi oldu. Daha sonra istifa edip avukatlık yaptı. 1946 yılında Demokrat Parti'ye girdiyse de daha sonra istifa edip ayrıldı. Yaşamının son yıllarında şifalı bitkiler üzerine çalıştı.
Pozantı İstiklal Mahkemesi Baskanligi görevlerinde bulundu Daha sonra dönerek Adana'da avukatlığa başladı.
21 Temmuz 1949 tarihinde Ankara Gülhane Hastanesi'nde vefat etti.
2- Ahmet Remzi Yüreğir

Yeni Adana Gazetesi’nin sahibi olan ve milli mücadele döneminde önemli hizmetler gören Ahmet Remzi Yüreğir’de çok istemesine karşın Atatürk’ün hayatta olduğu dönemde sisteme dahil olamamıştır. 1931 yılında kurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası’na katılmış muhalif tutumunu göstermiştir. Atatürk’ün vefatından sonra, yine Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün oluruyla Cumhuriyet Halk Partisi Adana Milletvekili olmuştur.
Adana'dan Portreler Galerisi

1892 yılında Adana'da doğdu. Adana Öğretmen Okulu'nu bitirdi. Öğretmenlik mesleğine başladığı sırada, Birinci Dünya Savaşı çıktığından silah altına alındı. Mondros Mütarekesi imzalandığında Adana'da bulunan Ahmet Remzi Yüreğir, Yıldırım Orduları Komutanı Mustafa Kemal Paşa'nın Suriye bozgunundan sonra karargâhını Adana'da kurması ve sonrasında milli bir mücadele başlatmak için destek toplamak üzere yaptığı toplantılara katıldı.
Mustafa Kemal'in çalışmalarından etkilenerek 1918 yılında öğretmenliğini sürdürürken arkadaşı Avni Doğan ile birlikte Adana Gazetesi'ni çıkarmaya başladı. İşgal güçleri, Kuvâ-yi Milliye'yi destekleyen bu gazeteyi bir baskınla kapattıktan beş gün sonra "Yeni Adana Gazetesi"ni çıkarmaya başladı. Kurtuluş Savaşı sırasında tüm güçlüklere karşın bu gazeteyi çıkarmayı sürdürdü.
Ancak gazeteyi sekiz sayı çıkardıktan sonra Fransızların basımevi işçilerini tutuklaması ve kendisi için ölüm fermanı çıkarması üzerine kadın kılığına girerek Adana'dan kaçtı.
Sivas'ta başlayan ulusal hareketi desteklemek üzere Kayseri'de, Adana Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdu ve bir dönem için cemiyetin tek üyesi oldu.
5 Ağustos 1920 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ile birlikte Pozantı'ya gitti. Adana merkezli direnişi başlatmak için buradaki gizli çalışan Müdafaa-i Hukuk Heyetleri ile görüşme yaptı. Tarih kayıtlarında 1. Pozantı Kongresi olarak geçmekte olan kongre sırasında, Çukurova Cephesinin açılması için gereken silah ve muhimmat tedarikini Mustafa Kemal'den istedi.
Kongrede Birinci oturumda söz alan Ahmet Remzi Bey, bölgede Ermenilerin Türkleri öldürdüklerini söyledi. Fransızların bu öldürmelere göz yumduklarını da ekledi. Mustafa Kemal ise; "Şehitlerimiz; vatan kurbanıdır, mücadelenin hızlanmasını sağlamışlardır. Tanrı'nın yardımıyla, işgalcileri ülkeden attığımızda bu acıları unutacağız" demiştir. Kuvâ-yi Milliye'nin alt yapısını oluşturmak üzere Yeni Adana Gazetesi'ni büyük bir inatla önce Karaisalı'da, daha sonra Pozantı'da çıkarmayı sürdürdü. Ayda 300-500 tane basabildiği gazeteyi hayvan sırtlarında gizlice köylere ulaştırdı, gazetesini uzun süre yaşatarak bölge gazeteciliğinin başarılı bir örneğini verdi.
1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası'na katılarak, partinin Adana sorumluluğunu üstlendi. 1940'lı yıllarda CHP içinde yer aldı. 1946-1950 yıllarında CHP Adana Milletvekili oldu. CHP'nin 1950 seçimlerinden yenilgi ile çıkmasından sonra partinin yeniden yapılanma çabaları doğrultusunda İstanbul'da parti adına "İnkılap" adlı bir gazete çıkarmak için çalışmalara başladı ancak bir trafik kazası sonucunda 7 Ekim 1951 tarihinde hayatını kaybetti. Ahmet Remzi Yüreğir'in Nilüfer adında bir kızı ve Orhan, Aydın, Çetin ve Yalçın adında dört oğlu bulunmaktadır. Oğullarına 2. isim olarak hep Remzi koymuştur.
3- Sinan Tekelioğlu

Milli Mücadele döneminin Barı Kilikya cephesi komutanı olan Sinan Tekelioğlu’da, Atatürk’ün yaşadığı dönemde sistem dışında kalmış kişiliklerden bir tanesidir. Atatürk tarafından, çeşitli nedenlerle kara listeye alınmıştır. Özellikle, paşa ünvanını kullanması, Atatürk tarafından sertçe eleştirilmiştir.
Yine dönemin milletvekili olan ve Atatürk’e yakın olan Damar Arıkoğlu’nun hatıralarında anlatığına göre Atatürk’ün Adana’ya bir ziyareti esnasında Sinan Tekelioğlu’nun eşini Atatürk’e gönderdiği Atatürk’ü evine davet ettiği ve bu davranış karşısında Atatürk’ün çok sert tepki gösterdiği rivayet olunur. Sinan Tekelioğlu’da, Atatürk’ün ölümünden hemen sonra İsmet İnönü’nün oluruyla CHP Seyhan Milletvekili olarak TBMM’de yer almıştır.
Adana'dan Portreler Galerisi

Sinan Tekelioğlu; 1880 yılında Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde doğdu. Asıl adı Ali Ratip'dir. Babası avukat Halit Efendizade Behçet Bey, annesi Fitnat Hanım'dir. İlköğrenimini Edirne'de yaptı. 1911'de Harbiye'yi asteğmen rütbesi ile bitirdi. Subaylık stajının ardından gönüllü olarak Trablusgarp Savaşı'na katıldı.
Balkan Savaşları sırasında Selanik'te bulunan 5. Kolordu'da görev yaptı ve tüm kolordu ile birlikte tutsak düştü. Esaretten kurtulduktan sonra I. Dünya Savaşı'na katıldı; Suriye-Filistin ve Çanakkale cephesinde savaştı. Yarbay Mustafa Kemal'in maiyetinde bulundu. Birkaç defa yaralandığı için 1916'da geri hizmete alınan Ali Ratip Bey, 28 Temmuz 1918'de yüzbaşılığa terfi etti.
Anadolu'nun işgali üzerine Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan ulusal direnişe katıldı. Kayseri Jandarma Komutanlığı'nda görevlendirildi. Bu görevi sırasında Kayseri Ulu Cami'de yaptığı konuşma üzerine İstanbul hükûmeti tarafından 1919'da askerlikten çıkarıldı, hükümetin kara listesine alındı. Jandarma Yüzbaşı Ali Ratip, Heyet-i Temsiliye'nin emri ile 4. Kolorduya verildi ve Batı Kilikya Cephesi Komutanı olarak görevlendirildi. Görevi, Adana ile Mersin havalisinde Fransızlara karşı Kuvay-i Milliye teşkilatını yönetmekti. Bu gizli görevi sırasında 'Tekelioğlu Sinan' adını kullandı.
1 Nisan 1920 tarihinde Karaisalı'ya geldi ve coşku ile karşılandı. Bir süre av derisi toplayan tüccar kıyafeti ile dolaştı, yörede Kuvayı Milliye hareketini başlattı. Halk arasında Sinan Paşa olarak tanındı. Karargâhını Karaisalı'ya kuran Sinan Bey'in müfrezesi 11 Nisan'da 11. Tümene bağlandı.
Teşkilatlandırdığı mücahitlerle Adana ve çevresinin Fransız işgalinden kurtarılmasında hizmet verdi. Fransız Kumandanı Binbaşı Menil'i ve birliğini Karboğazı Baskını ile esir alıp Toroslar'ı Fransız işgalinden kurtaran milis kuvvetlerine kumanda etti.
Adana'dan sonra Batı Cephesi'nde görev yaptı. Rütbesi 22 Şubat 1921'de binbaşılığa yükseltildi. 1925'te askerlikten emekli oldu ve 1927'den itibaren Fethiye, Daday, Akşehir'de kaymakamlık yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenim gördü, 1934'te mezun oldu.
Millî Mücadele sırasında aldığı 'Tekelioğlu Sinan' takma adını kullandı.
Hukuk öğreniminin ardından İktisat Bakanlığı'nın Ölçüler ve Ayarlar Müdürlüğü'nde memurluk yaptı. 1937'de Ölçü ve Ayarlar Müfettişliğine yükseldi; Zonguldak bölgesinde görev yaptı. Siyaset atılmak üzere 1939'da görevinden ayrıldı. 1939 seçimlerinde Seyhan milletvekili seçilerek VI. dönem TBMM'ye girdi. 1943'te çok kısa bir süre için Ulaştırma Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde bulunduktan sonra Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü müfettişliğine getirildi.
VII. ve VIIl'inci dönemde CHP'den Seyhan, IX'uncu dönemde Seyhan'dan bağımsız olarak milletvekili seçildi sonradan Demokrat Parti'ye katıldı. X. Dönemde de DP'den Seyhan Milletvekilliği yaptı.
Millî Mücadele'de bir generalin komuta edeceği büyük kuvvetleri yönetmiş olduğundan, özel kanunla kendisine general rütbesinin maaşı tahsis edildi.
1919-1921 arasında yüzbaşı rütbesinde bir subayken Çukurova yöresinde Fransız işgalcilere karşı gönüllülerle verdiği mücadelesine dair hatıratının bir bölümü, 1965 yılında Adana'da Dirlik gazetesinde yazı dizisi şeklinde yayımlanmıştır. Tamamı beş defterden oluşan hatıratı Genelkurmay Personel Başkanlığı Askerî Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Dairesi Başkanlığı'nın arşivindedir. Osmanlı Türkçesi'nden günümüz Türkçesine çevrilmiş ve 'Kuvay-ı Milliye Komutanı Tekelioğlu Sinan Bey'in Günlüğü' adıyla yayımlanmıştır.
16 Aralık 1965 tarihinde Ankara'da vefat etti. Kabri, Ankara'da Cebeci Şehitliği'ndedir.
Adana'ya olan sevgisini Batı Kilikya Cephesi Kumandanı olduktan sonra doğan çocuk ve torunlarına verdiği Seyhan, Ceyhan, Örcün, Berdan gibi isimlerle ortaya koydu.
4- Turhan Cemal Beriker

Aslında Turhan Cemal Beriker, bu listede aynı kategoride yer alacak bir isim olmamıştır ancak Atatürk’ün Adana ziyareti esnasında çamurlu bir yol nedeniyle ağır eleştiri almış ve Atatürk tarafından Belediye Başkanlığı görevinden alınmıştır. Yine İsmet İnönü’nün oluruyla CHP İçel Milletvekili olarak TBMM’ye girmiş, sisteme yeniden dahil olmuştur.
Adana'dan Portreler Galerisi

1891 yılında Adana'da doğdu. Baba adı Cemalettin, anne adı Hacı Emiş'dir. İlköğrenimini Adana'da tamamladı. İstanbul'da başladığı Beriker olarak da geçer.
Belçika'da Ticaret Hukuku okurken I. Dünya Savaşı'nın çıkmasıyla çok zor koşullar altında ülkesine döndü. Savaş yıllarında, Osmanlı ordusunun Süveyş Kanalı'ndan başlayan geri çekilme hareketi sonrasında yedek subayken Kudüs, Tripoli, Şam ve Halep yolu üzerinden Adana'ya döndü. Sonrasında ticaretle uğraşmaya başladı.
1926 yılında Adana Belediye Başkanlığı görevine geldi. 12 yıl süren belediye başkanlığı görevi boyunca, Adana valileri ile sorun yaşadı. Dönemin valisi Müştak Lütfi Gürsan tarafından Ankara'ya şikâyet edildi. Bu durum TBMM gündeminde tartışmalara neden oldu. 4 Aralık 1930 tarihli oturumda, dönemin etkin isimlerinden Cumhuriyet Serbest Fırkası Genel Başkanı Gümüşhane Milletvekili Ali Fethi Bey, Turhan Cemal Beriker hakkındaki iddiaları meclis gündemine getirdi. Dönemin başbakanı İsmet İnönü, Fethi Bey'e verdiği cevapta, "Şu nokta çok önemlidir; Kanun koyucu, yolsuzluktan ve rüşvetten zanlı olanları gayet hızlıca mahkeme etmeyi düşünürken, namus sahiplerinin de şunun bunun kindarlıklarına kurban edilmesine de asla izin vermez. Geçimsizliği, öteden beri bakanlıkça bilinen Müştak Lütfi Bey'in kindarlık duygularına kurban olacak diye bir takım namuslu adamları İçişleri Bakanlığı nasıl süründürsün? Yolsuzluktan zanlı olunan bir an önce cezalandırılması ne kadar gerekliyse; namuslu insanları da kurtarmak o kadar gereklidir." Sözleriyle Beriker'e sahip çıkıp, görevden alınmasını engelledi.
1927 tarihinde Mersin, Tarsus, Seyhan ve Ceyhan Belediyeleri ile Mersin Ticaret Odası ve Mersin Özel İdaresi'nin bir araya gelerek kurduğu Mersin Limanı'nın işleticisi olan Mersin Liman Şirketi'nin kuruluşuna öncülük edip, Adana Belediyesi'ni yüzde 20 ortak etti.
Adana'da ilk defa yapılan Kanara (Mezbahane), Asri Mezarlığın büyütülmesi, Adana'nın ağaçlandırılması, müzayede salonu açılması, umumi pazar tesisi, 5 Ocak Stadyumu'nun yapılmasına öncülük etti. Adana'nın en önemli parkları arasında yer alan Atatürk Parkı'nın yapılmasını sağladı. 1935 yılında Atatürk Parkı'ndaki Atatürk Anıtını, heykeltıraş Ali Hadi Bara'nın yapması için öncü oldu.
1937 tarihinde Atatürk'ün Adana'yı ziyareti sırasında dönemin valisi Tevfik Hadi Baysal'ın kasıtlı olarak Atatürk'ün içinde bulunduğu aracı, çamurlu yollarda seyrettirmesi üzerine, aracın çamura saplanması Beriker'in Atatürk'ün gözünden düşmesine neden oldu. Nihayetinde 1938 yılı başlarında Beriker, Adana Belediye Başkanlığı görevinden bakanlık kararıyla alındı. Atatürk'ün ölümü sonrasında, İsmet İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı esnasında yürüttüğü "Küskün olan- ların yeniden kazandırılması" politikası neticesinde, TBMM'de 6. ve 7. Dönem CHP İçel Milletvekilliği yaptı. Harp, Gümüş Liyakat ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalya- ları sahibi olan Beriker'in ismi, Adana'nın en uzun bulvarları arasında yer alan bir bulvara ve bir ilkokula verildi.
Evli ve Korkut, Akşit, Ayzin Becer adlarında 3 çocuk babası olan Beriker, 17 Mart 1959 tarihinde hayatını
kaybetti.

