1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Kitabın ürünleştirilmesi
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Kitabın ürünleştirilmesi

A+A-

İstanbul’da gördüğüm, fark ettiğim en önemli değişikliklerden bir tanesi kitapçı sayısının azalması. Amatör ruhlu kitapçılar o kadar az kaldı ki...

Kitapta artık bir ürüne diğerlerinden farkı olmayan herhangi bir ürüne dönüştü; pazarı oluştu, marketing hale geldi ve kitapevlerinde oluşturulan kamusallık ortadan kalktı. Kitap almak geçmişte herhangi bir ürünü almaktan farklıydı, müdavimine bir yüz yüze ilişki olanağı sunar, insani bir deneyime alan açar ve koyu muhabbetlerin gelişmesine fırsat sunardı. İyi okur, düşünen insan, kitaplar üzerinden tanışıklıklar ve dostluklar kurmak isteyenler açısından kitapçılar kamusallığın önemli mekanlarıydı. Kamusallığın çöküşü, piyasa tarafından kuşatılması kitapçıları marketlere dönüştürdü. İnsani deneyime açılmayan, ürünün alınıp hızla çıkıldığı, girdiğiniz anda size müşteri nazarıyla bakılan yerler şimdinin kitapçıları. Çalışanlarda öyle yaptığı işi diğer işlerden farklı görmeyen, yoğun emek sömürüsüne uğradıkları her hallerinden belli olan insanlar çalışıyor artık buralarda. Kitap bilgileri sınırlı, onu herhangi bir üründen farksız gören, istediğiniz kitabın temel bilgilerinden yoksun insanlar.

Kitap bilginin kaynağı, bilgide “ değerli “ bir şey olduğundan kitap neticede mübadele değeri olan bir meta olsa da okur ve kitapçı açısından kullanım değeri daha öne çıkan bir varlıktı. Okumanın ve yazmanın geçirdiği ciddi dönüşümle kitap artık sadece ve sadece mübadele değeri tarafından belirlenmiş saf bir meta. Bilgiye ulaşmak da uzun çabalar gerektirmiyor, ihtiyaca, kullanıma dönük bilgi elinizin altında. Peki bilgiye rahat ulaşmak, bilginin bir nevi demokratikleşmesi aydınlanmacı ideallerin bilgiye yüklediği dönüşümleri sağladı mı , zannetmiyorum.

Bilgi insanı özerk bir varlık kılamıyorsa, Kantçı anlamda mümeyyiz bir şahsiyet haline getiremiyorsa sadece faydaya dönük bir işlevle yüklüyse bilginin çoğalması bilginin değersizleşmesini de peşi sıra getiriyor. Bu da insan bir deneyime alan açmayan, özerk ilişkilere dönüşmeyen bir vasatlık tarafından kuşatılmaya mahkum ediyor bizleri.

Önceki ve Sonraki Yazılar