Kuyruklu Yalanlar
“Uyuşamayız, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, bense sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.”
Şiir de nereden çıktı, ne alaka dediğinizi duyar gibiyim. Sabırlı olun, anlatacağım. Orhan Veli’nin Kuyruklu Şiir’ini bilmeyeniniz, duymayanınız var mı? Hele benim öğrencilerim arasında benden dinlemeyen yoktur diyebilirim. Bu şiiri okur, sonra da şöyle bir soru sorardım:
“Siz ciğercinin kedisi mi olmak istersiniz, sokak kedisi mi?”
Sınıfın neredeyse tamamı ciğercinin kedisi olmaktan yana parmak kaldırırdı. Çocuklar, Adana’da her köşe başındaki kebapçının çevresindeki kedileri de görüyordu, çöp konteynerinden fırlayan kedileri de... Müşterinin merhametine sığınan ve her türlü kötü muameleye katlanan ciğercinin yalaka kedilerini de biliyordu, açık pencereden içeri dalan gözü kara kedileri de…
Ciğercinin kedisiyle sokak kedisinin yaşam biçimi ve bu yaşam biçiminin onların karakterleri üzerindeki etkilerine yönelik sorulardan ve yanıtlardan sonra öğrencilerin tercihleri değişirdi.
Ciğercinin kedisi çıkarcıdır, boyun eğer, dik duramaz. Korkak ve teslimiyetçidir.
Sokak kedisi ise başına buyruktur, özgürlüğüne düşkündür. Kimseye eyvallahı yoktur. Dirençli ve cesurdur.
Peki şimdi soru size geliyor:
Hükümetimiz, İsrail’e karşı nasıl bir politika izliyor?
Ciğercinin kedisi gibi mi yoksa sokak kedisi gibi mi davranıyor?
İsrail sadece İsrail midir?
İsrail kimden cesaret alıyor?
Siz düşünedurun, ben fikrimi söyleyeyim:
Hükümetimiz bu konuda çok uyanık davranıyor. Halkımızın, mağdur olan ve aynı zamanda din kardeşi olarak gördüğü Filistin halkına karşı ilgisini bildiği için kurnazlık yapıyor. İçeride İsrail’e söylemediğini bırakmıyor, dışarıda ise çizmeyi aşmıyor. İçeride İsrail mallarını boykot ediyor, dışarıda ticarete devam ediyor. İsrail’i de sadece İsrail olarak görüyor, arkasındaki büyük gücü biliyor ve kızdırmak istemiyor.
İsrail sadece Orta Doğu’da küçük bir devlet değildir. Arkasında süper bir güç olan ABD vardır. Dolayısıyla İsrail piyondur. Satrancı kuran ve oynayan ise ABD’dir, Trump’tır. Cumhurbaşkanımızın da Trump’a küçük bir eleştiri yaptığını duyanınız, bileniniz var mı? Bir ara söyler gibi olmuştu da Trump’tan “Akıllı ol!” uyarısı gelmiş, Cumhurbaşkanımız da akıllı davranmış, bir daha böyle bir hata(!) yapmamıştı.
İsrail yıllar önce Suriye sınırındaki mayınları nedense ücretsiz temizlemiş, Avrupa Birliği de bu projeyi desteklemişti. O zaman sınırdaki mayınların temizlenmesindeki kazancımızı halka allayıp pullayıp sunanlar, bugün ne diyorlar acaba? Bu konuyu Avrupa Birliği neden desteklemişti? Beş altı milyon Suriyeli mültecinin Türkiye’de barındırılmasıyla birlikte düşününce taşlar yerine oturuyor. Taşlar öylesine yerine oturuyor ki artık söküp atmak mümkün olmuyor.
Kafalarında gizli bir plan barındıranların sığındıkları ve güvendikleri bir söz vardır ve bu söz, duyarsız toplumlarda her zaman geçerlidir:
“Hafızayı beşer nisyan ile maluldür.”
Yani, insan hafızasının unutma gibi bir kusuru vardır. Mayınlar temizlenirken neler söylendi, bugün neler gerçekleşti. Anımsayanınız var mı?
Duyarsız toplumlarda aynı zamanda kadercilik de yaygındır. Kurtuluş doğaüstü güçlere ve kadere havale edilir:
“Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste.”
Ya da işi mizaha vuranlar umudu hepten keser:
“Ölme eşeğim ölme! Yaza yonca bitecek...”


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.