Ömer Faruk Sakarya’dan bize ne kaldı ? 
Kurum yaratmak, teammül oluşturmak, gelenek var etmek.

Son 25 yıl içerisinde, yaşadığımız çerçevede; siyasal, toplumsal, kültürel bir çok konuda yapacağımız eleştiriler kesinlikle vardır ama benim gözlemlediğim yegane arızaların başlıklarından üç tanesini bir önceki paragrafta yazdım. Bunun içerisine bir başlık daha ekle derseniz, yeni ortaya çıkan zengin tayfasının görgüsüzlüğü ve burjuva kültürün eksikliğidir derim.

Adana’da yaşadığım için bunun bariz etkilerini kendi şehrimde görürken, gezmelerim ve iletişim kanalları aracılığıyla Türkiye genelinde de bu durumu görüyorum.

Kültürel etkinlikleri aşağılayan, sanatsal faaliyetleri züppelik olarak gören, kabalığı açık sözlülük ve mertlik olarak tanımlayan, dünle hiçbir irtibatı olmayan, gelecek tasavvuru da bulunmayan nevzuhur bir tipten bahsediyorum. Tablo karamsar.

Tüm bu olumsuz hava içerisinde kendi şehrim özelinde baktığım zaman-başka başka insanlar muhakkak vardır, unuttuğum kurumlar varsa beni bağışlasınlar- bu havayı bozan yegane kurum ÇUGİAD, yegane kişiliklerden bir tanesi de kurumun başkanı Ömer Faruk Sakarya olmuştur.

Çukurova Genç İşadamları Derneği’nin, Ömer Bey Başkanlığında yapıp ettiklerini buraya yazmaya kalksam bir makale boyutunu aşar. Kısa bir Google taraması yaptığınız zaman neler yapıldığını göreceksiniz.

Ömer Faruk Sakarya, ÇUGİAD çatısı altında; konferanslar, kitap çalışmaları, organizasyonlar, siyasetçilere tavsiyeler, paneller, çalıştaylar dışında, kendi alanında yetkin isimlerin şehrimize gelmesini sağlayarak, ulusal ve uluslararası basının dikkatini Adana’ya çekecek etkinliklerin yapılması konusunda, herhalde diğer iş insanları dernekleri ile kıyaslanmayacak bir bakiyeyi bize bıraktı. 

Şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim; Adana’da SİAD sınıfına giren tüm kuruluşlar ve diğer tüm STK’ları işin içine katarak, onların yapıp ettikleri ile, ÇUGİAD çatısı altında Ömer Faruk Sakarya’nın yapıp ettiklerini terazinin iki kefesine koyduğumuz zaman, Ömer Faruk Bey’in yaptıklarının ağır basacağı kanaatindeyim desem her halde haksızlık yapmamış olurum. 

Geçen haftalarda, değerli büyüğümüz Sedat Memili, Ömer Faruk Sakarya ile alakalı yaptığı değerlendirmede, entellektüel bir çerçeve çizip meseleyi Osmanlı’dan alıp bugüne getirmişti. Yazı ile alakalı yorumlara baktığım zaman ve bana ulaşanlarların yorumlarını takip ettiğim vakit, Sedat Ağabey'in değerlendirmesini abartılı bulanlar da oldu. Ben, Sedat Ağabey’i abartılı bulanların tahlil noktasında yeterli enerjiyi sarf etmediklerini söylemekle yetineyim.

Bugün ÇUGİAD, Adana’nın STK aleminde önemli bir kurumu haline gelmiştir. ÇUGİAD artık bir kurumdur, kurum var etmek kolay bir hadise midir?
 Türkiye’nin son 25 yılına bir bakın.Bugün Devlet dediğimiz devasa organizasyonun, herkes tarafından saygı gören ve güvenilen bir kurum yaratmada mahareti nedir? Bir kurum ortaya çıkarılmış mıdır ? Bu soruya keşke evet diyebilseydim. 
Bu yorumumu abartılı bulanlara, güvenilir anket firmalarının vatandaşlara  “Kimlere güveniyorsunuz?” sorusuna verdiği cevaplara bakmalarını isterim. Maalesef bugün bireyler, kurumlara, Haluk Levent kadar güvenmiyor.

Aynı değerlendirmeyi sivil alanda da yapabiliriz. Türkiye’de, genel ekseriyetin itimat ettiği, güvendiği, sığındığı ve inandığı sivil insiyatif şu anda var mıdır? Aynı değerlendirmeyi Adana içinde yapıyorum. Maalesef son yıllarda kurum ve  STK yaratamadık. ÇUGİAD’ı bu fotoğraftan ayrı tutmak her halde hakkaniyetin gereğidir.

Siyasetin bu kadar etkin, baskıcı ve sirayet etme özelliği olduğu bir dönemde, bir kurumu siyasetin gölgesinden haricen var etmekte kolay bir durum değildir.
ÇUGİAD bugün hangi partiye yakındır, hangi dinsel cemaatin müzahiridir, bu sorulara verilecek cevap “hiçbirisi” olacaktır. 

Anlatmak istediğim buydu; bir kurum yaratmak, bir gelenek oluşturmak, siyasetten bağımsız bir varlık ortaya çıkarmak, bugünün Türkiyesi’nde bugünün Adana’sında çok başarılı bir iştir.

Edebiyatçı Aka Gündüz’ün “Geri bir kafayla ileriye gidenlerden korkarım” diye tabir ettiği yeni zengin tipinden bağımsız bir portre çizmeyi de Ömer Faruk bey başarmıştır, burjuva kültürü dediğim husus da zaten budur.

ÇUGİAD, artık bizlerin ,Adana’nın kurumudur. Ömer Faruk Sakarya’da, bu kadar umutsuz ve mutsuz olduğumuz bir dönemde; gelenek yaratan, teamül oluşturan, kurum vareden, görgülü, sanatla içiçe olmayı başarabilen bir zengin tipi olarak, ideal bir tipolojiyi bize sunmuştur.
Benim söyleyeceğim hülasa söz;
Teşekkür ederim Ömer Faruk Sakarya…