1. YAZARLAR

  2. Ebubekir Yıldırım

  3. Pınarhisar’dan Silivri’ye 3Y’nin dönüşümü…
Ebubekir Yıldırım

Ebubekir Yıldırım

Siyasetçi

Pınarhisar’dan Silivri’ye 3Y’nin dönüşümü…

A+A-

Bu toprakların kaderinde sevilmenin ve başarılı olmanın her zaman bir bedeli olmuştur. Milletin gönlünde yer edinmenin cilvesi, çoğu zaman dönemin hâkim gücünün hışmına uğramaktır.

1990’lı yıllarda Refah Partisi’nin hızlı yükselişi sürerken, özellikle Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki belediye başkanları Türkiye siyasetinin radarına girmişti. İstanbul’da, o dönemin Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan alışılagelmişin dışında bir duruş sergiliyor, halka yönelik samimi ve doğrudan bir siyaset diliyle öne çıkıyordu. Nitekim bu halkçı ve başarılı çizgi, onu bir yandan Pınarhisar Cezaevi’ne götürürken, öte yandan milletin kalbinde sağlam bir yer edinmesini sağladı.

2000’li yılların başında ekonomik ve sosyal çöküşün kıyısında duran halk, iradesini yeniden ifade ederek adalet ve liyakat talebini güçlü şekilde ortaya koymak istedi. İşte tam bu noktada, vizyonlu bir hareket olarak AK Parti ile yollar kesişti. Çünkü yoksullukla, yasaklarla ve yolsuzlukla mücadele vaadi halk nezdinde büyük bir karşılık buldu. “3Y” ile mücadele, adeta ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaçtı.

Evet, yıllar içinde birçok başarıya da imza atıldı. Fakat ne yazık ki son dönemlerdeki yanlışlar, hatalar ve açık hukuksuzluklar, geçmişteki tüm kazanımları silip süpürdü. Kaderin cilvesine bakın ki, bir zamanlar kendisine yapılanları anlatan ve bu yüzden milletin sevgisini kazanan bir hareket, bugün eline geçirdiği güçle benzer yöntemleri siyasi rakiplerine karşı kullanır hale geldi.

Dedim ya… Bu topraklarda sevilmenin bir bedeli vardır.

Sesini yükseltenlerin kaderi ya cezaevi avlularını adımlamak, ya da dijital karanlığa hapsedilmektir. Bugün tam da bunu yaşıyoruz. Ekrem İmamoğlu’nun sosyal medya hesabına getirilen erişim engeli yalnızca bir siyasi figürün susturulması değildir. Bu, hak arayışlarının dijital çağdaki alanlarını daraltma çabasıdır. Adalet talebinin bastırıldığı, bireysel özgürlüklerin karartmalarla susturulduğu bir dönemin içindeyiz.

Ama biliyoruz ki tarih , susmayanların hikâyesini yazar. Ve her yasak, kendi içinde bir çıkış yolu doğurur.

Bugünün portresi bir kişi değil, bir tavırdır. Konuşma hakkını savunan herkesi sansürlemek mi gerçekten bulunan çözüm?

Ebubekir Yıldırım

Önceki ve Sonraki Yazılar