Seçim mi? Transfer mi?
Hiçbir etik kural, iktidar partisinin umurunda değil.
“Siz benim adayımı seçmezseniz seçmeyin! Ben sizin seçtiğiniz başkanı almasını, partimin rozetini takmasını çok iyi bilirim.” diyor.
Nasıl mı? Aha Aydın, Söke, Sultanhisar, Yenipazar, Şehitkâmil, Altınova, Saimbeyli ve Feke örneklerinde olduğu gibi… Seçimle kazanamadığı irili ufaklı tam 56 belediye başkanını transfer ederek partisine katıyor.
Rozet takamadıkları mı? Onun da kolayı var. Kayyımlar ne güne duruyor?
“Bana tepki gösterenin, beni eleştirenin vay haline!.. Soluğu nerede alacağına kendisi karar versin.” diyerek yargı sopasıyla rakiplerine korku salıyor. 
Milletvekillerinde de durum farksız. Yirmi üç yıllık iktidar,
“Siz benim gösterdiğim milletvekili adayını seçmezsiniz ha! Ben de hangi partiden olursa olsun, sizi değil de önce kendini düşünen milletvekillerini transfer ederim.” diyor.
Mübarek, sanki futbolcu transfer ediyor. Kim bilir hangi vaatlerle alıyor belediye başkanını ya da milletvekilini. Yaşananlara futbol terimiyle transfer diyorsak, transfer kurallarına da uyulmalıdır. Yani, transferleri KAP’a (Kamuyu Aydınlatma Platformu) bildirmelidir. Kiminle görüşmeye başladığını, transfer bedelinin ne olduğunu açıklamalı, her şey şeffaf olmalıdır. Fakat bu işte bir tuhaflık var. Transfer dönemi hiç bitmiyor ve transfer bedelleri açıklanmıyor. En önemlisi de transferleri sadece tek parti yapıyor. O da seçimlerde hüsrana uğramış olan iktidar partisi.
Seçmen gelişmeleri şaşkınlıkla izliyor. İradesine ipotek konulmasına haklı olarak tepki gösteriyor. Bir an önce seçime gidilmesini istiyor ve gereken cevabı sandıkta vereceğini alanlarda haykırıyor.
Bu tür olayların yaşanmaması ve siyasete, adalete güvenin yerlerde sürünmemesi için partiler arası transferlerin yasaklanması gerekir. İstifa bir haktır ama seçmenin istemediği bir partiye geçmek etik değildir. Bağımsız kalmak da bir çözüm yoludur ama getirisi yoktur.


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.