1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. Ulusal Çıkar mı Dediniz!
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

Ulusal Çıkar mı Dediniz!

A+A-

Türkiye oyunun sonuna geldi. Trump'ın Erdoğan'ın önüne koyduğu ev ödevi bunu gösteriyor. Trump Erdoğan'a diyor ki iktidarını ancak bize kayıtsız koşulsuz teslim olduğunda garanti altına alabilirsin. Teklif çok net. Diğer herşey ayrıntıdan ibaret. İktidarını ayakta tutma dışında hiçbir önceliği olmayan Erdoğan için bu teklif reddedilebilecek bir teklif değil.

Dünya giderek daha kutuplaşmış bir yere doğru sürükleniyor. Ve ülkeler için nereye yönelecekleri ve kiminle iş tutacakları netleşmek zorunda. Bloklar arasında hareket ve bloklar arasındaki çelişkilerden ulusal çıkarlar adına yararlanma ülkelerin dünya sistemindeki güç ve kapasitesine bağlı. Türkiye jeostratejik konumu itibarıyla hiyerarşinin zirvelerinde yer almasa da gözden çıkarılabilecek bir yerde de değil. Ama dünya sistemindeki yerimiz bir Brezilya, bir Hindistan ayarında değil.

Jeostratejik değeriniz ancak bağımlılık ilişkilerini mümkün mertebe azalttığınız taktirde artış gösterebilir. Halbuki Türkiye böyle bir güç ve kapasiteden yoksun. Dünya sistemi giderek daha kuralsız ve daha kaotik bir yere doğru giderken hiçbir ülkenin dokunulmazlığı olmadığı gibi herşey bir anda altüst olabilir. Türkiye'nin NATO üyeliği veya AB adaylığı gelecekte karşısına çıkabilecek sınamalar karşısında bir garanti sunmuyor. İçeride ise halk indindeki meşruiyetini kaybetmiş ve yönetememe krizi yaşayan bir iktidar karşısında ülkenin bu sınamalarla baş edebilmesi ve ulusal çıkarlarını doğru tarif edip hayata geçirebilmesi neredeyse imkansızlaşıyor.

İktidar Türkiye'nin jeostratejik gücünü, ulusal yeteneklerini ve devlet kapasitesini dünya sisteminde ülkeyi hiyerarşinin daha yukarılarına taşımak yerine iktidarını sağlama almak için kullanmayı tercih ediyor. İçeride meşruiyetlerini yitiren, halktan aldığı destek azalan ve rıza üretme yetenekleri kaybolan iktidarlar meşruiyeti dışarıda aramaya ve oralardan aldığı destekle ayakta kalmayı tercih ediyor. Bu tavır ise gerçek ulusal çıkarları aşındırıyor, dünya her geçen gün daha kaotik bir yere dönüşürken ülkemizi risklere daha açık hale getiriyor. İktidar içeride yaşadığı rıza krizini dışarıda ulusal çıkanlardan verdiği ödünlerle dengelemeye çalışırken Türkiye küresel güçlerin çıkar savaşlarının av sahası haline geliyor. Muhalefet ise geleneksel alışkanlıklara sığınarak duruma kayıtsız kalıyor ve halkı bu konularda bilgilendirmiyor.

Siyaset enternasyonalleşiyor. Modern siyaset ölçek olarak ulus devleti temel alır ve iktidar mücadelesini bu ölçekle sınırlardı. Kapitalist dünya sisteminin sermaye düzeyindeki işleyişi küreselleşirken ve bu daha doğuşunda böyle iken siyasal mücadeleler ulus devlet ölçeğinde verilirdi. Ancak sermaye enternasyonalleşirken siyaset de her geçen gün buna daha fazla ayak uyduruyor. Dünyanın dört bir yanında proto-faşist, neo-faşist partiler arasındaki işbirliği ister iktidarda isterse muhalefet de olsunlar artıyor ve sermayenin krizine bir ortak davranış geliştirerek yanıt veriyorlar. Birbirlerine deneyim aktarıyor, birbirlerinden öğreniyorlar. Dolayısıyla ulusal çıkar lafı hem sermaye hem de siyasi temsilcilerinin çok da umurunda değil. Türkiye'de muhalefet ulusal çıkarı özelleştirme, ulusal çıkarı kendi iktidarını sürdürmek için bir enstrümana dönüştürmüş iktidar karşısında kendi ayağına prangayı kendisi takıyor.

Türkiye gibi ülkelerde emekçi sınıflara dayalı, halk sınıflarını iktidar süreçlerine dahil eden bir yöneliş yaşanmadığı sürece hangi iktidar gelirse gelsin bağımlılık ilişkileri sona ermeyecek. Bugün iktidarı ve muhalefeti ile Türkiye siyaseti çözümü içeride değil dışarıda arıyor. Bunun nedeni halk sınıflarının siyaseten dışlanmışlığında yatıyor. Küresel büyük güçler Türkiye siyasetine her yönüyle el atmış durumda. Kendi aralarındaki mücadelede Türkiye önemli bir yer tutuyor. Siyaset sınıfı iktidar meselesini buralardan aldığı güçle yoluna koymak ve halkı da el birliği ile sürecin pasif bir sujesi yapmak istiyor. Rusya'nın, Çin'in kimi desteklediğini bilemeyiz, ama bizzat emperyalistlerin kimlere ayrı ayrı destek verdiğini biliyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar