Orhan Pamuk, “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” diye başlar Yeni Hayat adlı romanına. Ben de bir fotoğraf sergisine gittim, aklım karıştı. Bu dönemde okullarımızda bu tür etkinliklere hasret kaldığımız için hem şaşırdım hem sevindim.

Hasan Hüseyin Korkmazgil de bir şiirinin başında Karacaoğlan’ı övüyor mu gömüyor mu diye kuşkuya düşürmüştü beni ama şiirin sonunda meramını anlayabilmiştim:

“ne göz kalmış bakılmadık, feleksiz!
ne döş kalmış öpülmedik, kitapsız!
mor dağların yeli m’oldun esersin
haziranın gülü m’oldun tütersin
gurbet ilin yolu m’oldun muratsız
sıla sıla özlem özlem gezersin
ulan insaf bre hey!

geldi artık buramıza, feleksiz!
bırak artık yakamızı, kitapsız!
yeter artık dilediğin, muratsız!
al sazını çık aradan, bacanak!
hele bırak
azıcık da biz yanak
ulan insaf bre hey!”

Hasan Hüseyin her kadında Karacaoğlan’ın izini görüyor, ona sitem ediyormuş gibi bir duygu yansıtıyor olsa da aslında ironi yapıyor. Bacanak olarak nitelediği Karacaoğlan’a kızıyormuş gibi görünse de aslında hayranlığını sezdiriyor.

Can Yücel de Mare Nostrum (Bizim Deniz) şiirinde Deniz Gezmiş’e yönelik sevgisini, övgüsünü benzer bir yolla yansıtmıştı:

“Acıyorsam sana anam avradım olsun,

Ama aşk olsun sana çocuk, Aşk olsun!..”

Son günlerde sanat alanında hangi taşı kaldırsam altından Güveller çıkıyor. Maşallah, Kadirli’nin bu geniş sülalesinde sanatla uğraşmayan yok gibi!.. 

17 Kasım Pazartesi günü Kız Lisesinde, Sezgin Güvel’in “Analog Öyküler” fotoğraf sergisinde bu kanıya vardım.

Tanıdığım hekimler, “Tıp fakültesinden her şey çıkar, arada bir de doktor çıkar!” diyen Cenap Şahabettin’i haklı çıkarırcasına sanat dalının değişik alanlarında parmak ısırtacak başarılara imza atıyorlar. AFAD (Adana Fotoğraf Amatörleri Derneği) üyesi olan oğluma, sergiden görüntüleri gösterdiğimde çok beğendi. Fotoğraflarla ilgili derin analizler, olumlu yorumlar yaptı.

 Doktorların sanata, özellikle de sekizinci sanat olan fotoğrafa (resim, müzik, edebiyat, heykel, mimarlık, bale, sinema, fotoğrafçılık) ilgi duymasını bir doktor arkadaşıma sormuştum. Yanıtı ilgimi çekmişti: 

“Bir doktor kırk yaşına kadar kariyer yapmakla uğraşır. Kırkından sonra para kazanmaya başlar. Yoğun tempoda geçen iş hayatının stresini atmak için farklı alanlara ilgi duyar. Kimi spora kimi edebiyata ve müziğe yönelirken kimi de fotoğrafa yönelir. Gezmek, doğayla iç içe olmak, temiz havada doğayı yakından incelemek, yeni yerler görmek ve gezdiği yerleri kayıt altına almak onları rahatlatır.” 

Aklıma fotoğrafla ilgilenen diğer doktorlar geldi: Haluk Uygur, Selman Vefa Yıldırım, Selahattin Menteş… Bu isimlerden bazıları fotoğraf çekmekle kalmıyor, fotoğraf altı yazılarıyla da parmak ısırtıyorlar. Özellikle de Selman Vefa Yıldırım’ın fotoğraf altı yazıları, fotoğraftan daha çok ilgimi çekiyor. ZeplinArt adlı kültür ve sanat dergisinde Anavarza görüntülerini ve yazısını ya da Uzak Ülke fotoğraf gösterisini ve fotoğraf altı yazılarını birinci sınıf çalışmalar olarak değerlendirmek, hiç de abartılı olmayacak.

Sezgin Güvel de bir tıp doktoru. Başkent Hastanesinde ürolog. Fotoğrafçılık sevdası 1990’lara dayanıyor. Onun fotoğraflarının da çağrıştırdığı öyküler var. Fakat Sezgin Bey daha ilginç bir şey yapmış. Bu öyküleri oluşturan cümlelerin en çarpıcı olanını öne çıkarmış ve öyküyü bir cümleye sıkıştırmış,  tek cümlelik minimal (küçürek) bir öyküye dönüştürmüş. Bunu yapmakla da kalmamış, gençlerin sanata yönelmesine destek olmuş ve bu sergiden hareketle öğrenciler arasında bir de öykü yarışması düzenlemişler. Her fotoğraftan süzülen cümlelerin çağrışımıyla bir öykü yazma çalışması... Bu güzelim fotoğraflardan ve küçürek öykü tadındaki konulardan ne güzel öyküler yazılacak, nice yetenekler çıkacaktır.

Sergi, kalabalık bir öğrenci grubu ve davetlilerin doldurduğu okulun geniş toplantı salonunda tanıtıldı. Okul Müdürü Fatma Yılmaz, serginin amacı ve öykü yarışması hakkında bilgi verdi. Fatma Hanım’ın edebiyat öğretmeni olması, böyle güzel bir etkinliğin yolunu aydınlatmıştır, diye düşündüm. Sonra Sezgin Bey söz aldı. Merak edilen sorulara ayrıntılı ve doyurucu yanıtlar verdi. Öğrencilerden çok sayıda soru gelmesi sevindiriciydi. 

Serginin açılışı sonrası fotoğrafları yakından inceleme fırsatımız oldu. Okullarımızda böyle ufuk açıcı, yol gösterici, teşvik edici sanat etkinliklerinin yapılmasını görmekten çok mutlu oldum. Etkinliği gerçekleştirenlere, okul müdürü Fatma Yılmaz’a, Dr. Sezgin Güvel’e, emekli öğretmen Ecdet Güvel’e teşekkür ederek okuldan ayrıldık. Darısı diğer okullarımızın başına diyelim… 

Not: Fotoğraflar Prof. Dr. Sezgin Güvel’e aittir.