1. YAZARLAR

  2. Hacı Hüseyin Kılınç

  3. CHP'nin İmralı Sınavı
Hacı Hüseyin Kılınç

Hacı Hüseyin Kılınç

Avukat

CHP'nin İmralı Sınavı

A+A-

Erdoğan bugün grup toplantısında doğrudan bir pozisyon almayarak, ancak İmralı'ya gidişin önünü de kapatmayarak idare-i maslahatçı bir tavır aldı. Ancak Erdoğan ne yaparsa yapsın sürecin dışında kalamaz, isterse idare-i maslahatçılığın kitabını yazsın geçmişte olduğu gibi canının çektiği an masayı tekmeleyemez. Çünkü Öcalan'ın 'norm devlet' dediği ve Bahçeli'yi de işlevselleştiren güçler meseleyi bir varlık yokluk düzeyinde kavrıyor. Bu kavrayış elbette ne Kürt istekleri ile tam örtüşecek ne de devletin despotik yapısını sona erdirecek. Bahçeli'nin derdi Kürtlere haklarını teslim etmek olmadığı gibi 'norm devlet'in arzusu da barışı demokrasi ile tamamlamak değil. Silahların yakılması, şiddetin sona ermesi ve devlet söylemindeki değişim yalnızca siyasal havayı değiştirecek. Kendini dönüştüren, hazırlıklarını iyi yapanlar koşullara uyum sağlayacak ve öne atılacak.

Erdoğan yükü komisyona atarak işin içinden sıyrılma kurnazlığı gösteriyor. Meclis Başkanı teklifi getirecek, AKP'liler el kaldıracak, Bahçeli adeta bir kar küreme makinası gibi sürecin önüne çıkan engelleri temizleyecek ve Erdoğan son tahlilde herşeye karar vermesine rağmen kendini işin dışında bırakacak. Burada aslında aklınca CHP'ye bir tuzakta kuruyor. CHP ilk defa gerçek bir sınama ile karşılaşacak. Ya İmralı'ya gitmeyerek elinde devlete ilişkin tek bağlantı noktası olan 'norm devlet' ile de köprüleri atacak ve süreç karşıtı marjinal milliyetçi partilerin yanına savrulacak ya da kendine yakın kanallarda hergün her saat seslendirilen süreç karşıtı propagandanın menziline girecek. CHP bu konuda başını kuma gömmenin kefaretini ödüyor.

CHP biliyorki bu süreç devletin başlattığı ve ardında durduğu bir süreç. Devlet bu işin içinde olmasaydı CHP ne komisyona girerdi ne de onca eleştiriyi göğüsleyip kalmaya devam ederdi. CHP muhtemeldirki Erdoğan'ın ikircikli tavrını ve tuzaklarını da görüyor. Erdoğan'ın en sevineceği şey CHP'nin komisyonu terk etmesi olurdu. Çünkü bu tavır Erdoğan'ı asıl amacına muhalefeti dağıtma hedefine ulaştırmış olacaktı. Özel bunu gördüğü için dirayetli durdu ve Erdoğan'ın tuzaklarına düşmedi. Ama şimdi yeni bir sınama ile karşı karşıya.

CHP Erdoğan karşısındaki en güçlü seçenek olduğundan neredeyse tüm laik ve ulusalcı seçmeni etrafında bütünleştirdi. Altılı masa benzeri birşey kurulmadan CHP'ye yapılan baskılar, hukuksuzluklar ve haksızlıklar seçmen konsolidasyonunu sağladı. Ancak bu bütünleşme CHP'yi birinci parti yapsada çoğunlukçu seçim yarışında çoğunluğu bulabilmesi için yeterli değil. Kürt oylarının ve desteğinin ise Cumhurbaşkanlığı yarışında asıl kritik rolü oynayacağı ise malum. Erdoğan sadece silahları susturmanın, şiddeti sona erdirmenin Kürtleri kazanmak için yeterli olmadığını gerçek bir barışa ulaşılmadıkça Kürtlerin desteğini almasının zor olduğunu biliyor. Onun derdi muhalefetin kısaca CHP'nin hata yapması ve Kürtleri kendinden uzaklaştırması. Kürtler ne kendine ne de muhalefet adayına yüzünü dönmediğinde kazanma ihtimalinin yükseleceğini biliyor.

O nedenle CHP'nin İmralı'ya gitmiyorum diyerek mızıkçılık yapması Erdoğan'ın dört gözle beklediği bir tavır olacaktır. Bahçeli Kürtleri Öcalan üzerinden yeni dönemin kurucu ortağı haline getirirken ve Kürtlerin büyük bölümü ihtiyatlı bir iyimserlik içinde gelişmeleri izlerken CHP'nin İmralı'ya gitmiyorum tavrı Kürtlerdeki tarihsel CHP algısını yeniden hortlatacak ve muhalefet güçleri arasına bir kama gibi girecektir. Türkiye'nin Erdoğan karşıtı güçleri ki bunun çoğunluğunu laik ve ulusalcı hassasiyeti olan çevreler oluşturur bu oyunu, tuzağı görmeli ve uyanık olmalıdır. Ama eğer Kürt karşıtlıkları Erdoğan alerjisinin ilerisinde ise yapacak birşey yok. Bu durumda Erdoğan yönetimi altında yaşamaktanda şikayetçi olmasınlar. Politika bir imkanlar ve ittifaklar sanatıdır. Kürtler Erdoğan'ı sevmez, onlara bu kadar kötülük yaptı diyerek kendilerini avutmasınlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar