1. YAZARLAR

  2. Yaşar Erkmen

  3. Bu nasıl bir rekabet?
Yaşar Erkmen

Yaşar Erkmen

Bu nasıl bir rekabet?

A+A-

Rekabet sözcüğü dilimize Arapçadan girmiştir. Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma demektir. Hayatın her alanında olur. Eğitimde, ticarette, sporda, siyasette…

Sınıfta öğrenciler arasında daha iyi olma yarışı başarıyı artırırken, sınıflar arası ve okullar arası rekabet de kıyasıya sürer.

Ticarette markalaşmak, yani en bilinen, en çok tercih edilen marka olma çabası hiç bitmez.

Sporda Fenerbahçe ile Galatasaray arasındaki ezelî rekabeti bilmeyen var mıdır? Futbolcular derbilerde ekstra bir motivasyonla oynarlar.

Rekabet aynı zamanda kaliteyi de artırır. Çünkü daha iyi olma, daha çok sevilme, beğenilme ve tercih edilme amacı vardır. Kurallar çerçevesinde bir şekilde rakibine üstünlük sağlayacaksın.

Hile, şike, desise geçici başarılar getirse de sonu hüsranla biter. Topluma, yeni kuşaklara kötü örnek olur.

Rekabette rakibe saygı vardır. Aynı koşullarda, aynı kurallarla adil ve centilmence bir yarış olmalıdır. Kaybedenin de kazananı kutladığı; kuralların, hakemlerin, sonuçların tartışılmadığı bir yarış.

Siyasette de durum farklı değildir. Ticaretin nasıl etik kuralların yanı sıra yasal kuralları varsa, siyasetin de kuralları vardır. Bu kurallardan sapma başladı mı siyaset de siyasetçi de saygınlığını ve güvenilirliğini yitirir. Saygınlık ve güven bir kez zedelenirse yenilemek, onarmak kolay olmaz. Yasa tanımazlık ve keyfi yönetim alır başını gider, ülkenin çivisi çıkar.

Son günlerde ülkemiz siyasetinde yaşananları takip etmekte zorlanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz yıllık tarihinde muhalefeti bölmek, parçalamak ve yönetmek için böylesi operasyonlar hiç yaşanmamıştır. 

Ülkemiz darbeler ülkesi olarak bilinse de şu anda sivil bir yönetim iktidardadır. Bu yönetim, bir cunta yönetimi gibi muhalefete yaşam hakkı tanımıyor. Rakibini bölmeye, parçalamaya, yönetmeye çalışıyor. Her hafta sonu muhalefetin bir belediyesine yapılan operasyon haberlerini kanıksamaya başladık artık. Vatandaşın seçtiği, o güne kadar saygın olarak bilinen kişileri itibarsızlaştıran kelepçeli görüntüleri medyaya servis ediliyor. İktidar bu konuda hiç de adil ve etik davranmıyor, muhalefeti bir yandan yargı sopasıyla, diğer yandan transferlerle “hizaya getirmeye” çalışıyor.

Muhalefet erken seçim diye bas bas bağırıp yeri göğü inletse de onu umursayan yok. İktidar şu anda çok meşgul. Erken seçimle uğraşacak ne zamanı ne de niyeti var. Hem 2028’e kadar zaman ve destek sorunu da yok. MHP iktidara nedense hep destek, tam destek vermeyi sürdürüyor. Kim ne diyebilir?

Enflasyon yüksekmiş, ekonomi bozukmuş, emekli, dar gelirli perişanmış kimin umurunda? TÜİK’e, OVP’ye (Orta Vadeli Program), gelecekle ilgili beklentilere, kâğıt üstündeki planlara ve verilere göre her şey iyi gidiyor. Ama her yıl iktidarın diline pelesenk ettiği, enflasyon tek haneye düşecek vaatleri bir türlü gerçekleşmiyor. Öyle üç beş puanlık bir sapma da değil, altmış-altmış beş puanlık devasa bir yanılma. 

Önceki OVP'de yüzde 17,52 olarak belirlenen 2025 yılı enflasyon hedefi yüzde 28,5'e, 2026 yılı hedefi ise yüzde 9,7'den yüzde 16'ya çıkarıldı. Böylece 2025 enflasyon hedefi yüzde 62,7, 2026 hedefi ise yüzde 64,9 oranında sapmış oldu.

         

  whatsapp-image-2025-09-22-at-14-22-52.jpeg

Ekonomideki bütün bu olumsuz duruma karşı iktidar en iyi bildiği işi yapıyor. Her zamanki gibi umut dağıtıyor, sabır istiyor. Tekerleme aynı: Seneye daha iyi olacak, iyileşmeler başladı, işsizlik düştü, enflasyon hız kesti…

Garibim vatandaşım da çarşı pazardaki yangına bakıp bakıp Nasrettin Hoca’yı anımsıyor, kendi kendine söyleniyor:

“Ölme eşeğim, ölme; yaza yonca bitecek!”  

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.