''Öyküleriyle Türküler''
“Ah bu türküler
Türkülerimiz
Ana sütü gibi candan
Ana sütü gibi temiz
Türkülerde tüter dağ dağ, yayla yayla
Köyümüz, köylümüz, memleketimiz.”
Bir koltukta üç karpuz taşıyan, ressamımız, yazarımız, şairimiz Bedri Rahmi Eyüboğlu, köy türkülerine olan hayranlığını “Türküler Dolusu” şiirinde bu dizelerle dile getirmişti. Eyüboğlu, iflah olmaz bir halk hayranıydı. Özellikle de taşrada, köylerde yaşayan insanların yaptıklarını çok beğenir, onları göklere çıkarırdı.
Kültür, binlerce yıllık tutum ve davranışların sonucunda oluşur. Her insan, yetiştiği kültürün etkisinde kalır. Bırakın canına ciğerine dek işlemesini, genlerine bile işler. Kültür insanın aynasıdır. Giyimini, konuşmasını, davranışını; kısacası tüm yaşamını etkiler.
Halkımız acısını, sevincini türkülerde, ağıtlarda dile getirmiştir. Kimi Yunus gibi ilahi aşkı aramış, kimi de Karacaoğlan gibi dünyevi aşkın peşinde koşmuştur. Halk edebiyatımız sözlüdür. Bir avuç okur yazar daha çok saray çevresinde konumlandıkları için halkın duygularını, halkın diliyle anlatan âşıklık geleneği de Anadolu’da, taşrada gelişmiştir. Türküler, ağıtlar, masallar genellikle sözlü olarak dile getirildiğinden bu kültürel zenginliğimizin çoğu unutulmuş, yok olmuştur. Bir kısmı da araştırmacıların gayretiyle yazıya geçirilerek ölümsüzleştirilmiştir. Çünkü söz uçar, yazı kalır.

Size halk bilimi (folklor) alanında farklı bir çalışmaya imza atmış, bizden birinden, Yaşar Özürküt’ten söz edeceğim.
Yaşar Özürküt, TRT’deki prodüktörlük yıllarında yaptığı araştırmaları “Öyküleriyle Türküler” başlığıyla kitaplaştırdı. Hiçbir şey yoktan var olmuyor. Her türkünün yazılmasına neden olan bir olay vardır. İşte sevincimizi, kederimizi dile getiren türkülerimizin öykülerini; neden ve nasıl yazıldığını yaşayan kahramanlarıyla ortaya koyan bir çalışma. Emekle, sabırla, özveriyle ortaya çıkarılan bir araştırma yapıtı. Dillerden düşmeyen, bilinen türkülerimizin öykülerini öğrenince daha bir hüzünleniyor insan.
Böyle bir çalışmayı yıllar önce duymuş, Yaşar abimizin elinden imzalı olarak alma onurunu yaşamıştım. 2017 yılında DSİ Baraj Ortaokulundaki bir kültür-sanat etkinliğinde öğrencilerimle birlikte tanıtımını yapmıştık. Şimdi o dört ciltlik kitap, İletişim Yayınları’ndan tek kitap olarak çıktı.
Yaşar Özürküt, yöremizin insanı. Ceyhan’ın Mercimek köyünden. Geniş ailesinin büyük bir kısmı Mercimek köyünde yaşamlarını sürdürüyorlar. Şimdi 80’li yaşlarda olsa da ruhu genç, zihni berrak bir ağabeyimiz. Köyün ilk üniversite mezunlarından.
Çukurova’mızı en iyi şekilde temsil eden, köylüsüne her yerde sahip çıkan, gençlere yol gösteren bir kişi olarak tanıdım onu. Ankara’da okuyan 78 kuşağından arkadaşlarımın hayatına bir şekilde dokunmuştur. Sağ-sol çatışmalarının yoğun olarak yaşandığı o yıllarda, üniversitelere kayıt için öğrencinin puanından çok, siyasi görüşüne bakılıyordu.
Ama Ankara’da hâkimler gibi demokrat insanlar da vardı. Bunlardan biri de TRT’de prodüktörlük yapan Yaşar Özürküt idi. “Okumak isteyen kim varsa, Ankara’ya gelsin.” diye bir haberle çalkalandı köy kahvesi. Haberi duyan üniversite adayları yola çıktı. Gidenlerin siyasetine, ailesine bakmadı. Köyünden gelen gençlere sahip çıktı, destek oldu.
Aradan yıllar geçti. O yıllarda Ankara’da okuyup hayata atılanlar, bugün emekli oldular. Yaşar abimiz de nice badireler atlattıktan sonra düze çıkabildi.
Yazdığı “Öyküleriyle Türküler” adlı kitabının tanıtımı için 5 Kasım’da Adana’da olacak. Yazarlarevi’ndeki söyleşi ve imza etkinliği saat 18.30’da başlayacak. 1980’e kadar TRT’de yapımcı olarak kültürümüze katkıda bulunan Yaşar Özürküt, araştırmalarını bu kitaba aktararak zevkle dinlediğimiz türkülerin öykülerini de bizlere sunuyor.

Çukurova Sanat Girişimi’nin daveti üzerine İstanbul’dan gelecek olan Yaşar Özürküt’e destek olmalıyız. Hemşehrileri ve dostları olarak ona değer verdiğimizi göstermeliyiz.


YAZIYA YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.